kimi zaman yani o sabahlar önceki sabahların tıpkısının aynısıdır ama mutlusundur çok. sebebini düşünürsün bir süre bulamayınca da koy ver gitsin dersin. aşık mı oldum lan düşünceleri geçer kafadan bazı. tamam o karındaki boşluk gitmiştir. mideye kaçan kelebek pırpırını duymaya çalışırsın. duyamayınca yok bu aşk değil dersin. ulan ne bu o zaman sorularına cevap bulamasan da mutlusundur ya gerisi beyhudedir.
herşeyin yoluna girdiğini düşündüğümüz anda herşey yerle bir olur ve artık dibe vurduğunuzu farkettiğiniz anda dipsiz çukurdan yukarı tırmanacak bir merdiven çıkar karşımıza her zaman; nasıl olsa şuursuzca yaşıyoruz hayatı...
hayatımız bir muzır çocucuğun kuyruğundan bağlayıp kedisiyle oynadığı bir fare misali bir yukarı bir aşağı iniyor... yakalandığımızda yaşadığımızı farkediyoruz ve yaşadığımızı farkettiğimiz an, ölmeden önceki son anlarımız oluyor...
böyle bir durumda "nihayet güzel günlerin gelmesi" diye bir cümle kurmak abuk-subuk, subuk-abuk olur... hatta olmaz...
sonunda bir gün uyanmak, her sabah karın boşluğunda hissedilmeye alışılmış olan boşluk ve siyahlık hissinin artık orada olmadığnı farketmek. Edilen ve edilmeyen tüm duaların gücüne bir kez daha inanmak. Islak, çamurlu, puslu istanbul sabahının 7 sine aşık olmak. insanoğlunun dibe battıktan sonra yeniden dirilme yetisine, bunu mümkün kılan mutlak güce minnetar olmak. içi mutlulukla mutlulukla mutlulukla dolmak...günün tüm mutluları için jason mraz dan i m yours gelsin demek...