'yine niye konuştu bu adam?' denilesi durumdur. adamcağız prim yapmak için vara yoğa karışıyor, konuşup duruyor elini kolunu sallaya sallaya. dediği bi şey de doğru olsa içim yanmaz.
her zamanki gibi tarihi bir laf eder mi diye bekledim. bir ara kalkıştı, ıkındı falan sonra baktı olmayacak, 'sen ne demek istediğimi çok iyi anladın' diyerek geçiştirdi.
ayrıca nohut doğan'ın, bir piyanistin çaldığı enstrumana 'klavye' demesi ona yakışan bir yaklaşım olmuş...
not: köylü ahmet amcasına saygılar* ne reklam yaptı adamı be!
zavallı beyiniyle köyülüere ya da çobanlara hakaret ettiğini sanıyor. insan karsıdakini kendisi gibi sanırmış.
bir de aynı II. dünya savaşı almanyasındaki gibi alt tabakanın (ki buradaki alt tabaka fakir köylü değil, cahil olan kesimdir) bir anda nasyonal sosyalist partiyle yükselmesindeki gibi bir süreç var ortada..
Belli ki nihat doğan kendisinin farkında, asla bir fazıl say olamayacağının farkında ve bunun ezikliğiyle konusuyor.
edit: sonunda kendisi de aynı hakareti ediyor. belli son derece fanatik ve ümmetçi.
güzel ezberleyememiş, arada bi bakıyodu kağıdına.. olmamış, oturtamamış.
ayrıca şu cümle: "Allah'ı bu milletin kalbinden, bu devletin üstünden, her türlü faşizanca uygulamalara rağmen bunu başaramayanların millete olan kinlerini, nefretlerini, öfkelerini arabesk üzerinden legalleştirme yavşaklığından biz utanıyoruz" çok saçma bi cümledir. -Allah'ı- diye başta niye demiş anlamış değilim. demem o ki sayın nihat doğan siyasettende müzikten hatta cümle kurmaktanda uzak olsun..
bende bu nihat doğan nerlerde diyordum, nasıl eksik kaldı, nasıl sustu diye kendimi paralıyordum. neyse nihat doğan ın da bu tartışmaya girmesiyle fazıl say bir adım öne geçmiştir. hatta konuşmasına bile gerek kalmamıştır, ne de olsa karşısında konuştukça batıran bir adam vardır artık.
avam bu adam ya; her zaman kavgaya hasret bir görüntüsü var; fazıl sayın bahsettiği de tam bu tipler zaten, milletin acılarından faydalanan yavşaklar, aslında nihat doğan demiş tam olarak.