simultane olarak çevirdiğimizde 'gözden ıraksın ey mest eden söz' anlamına gelen dizeyle başlayan sahibi ve makamı yukarıda belirtilmiş tsm eseri. Bunun bir de erkin koray tarafından cover yapılmış, yeraltı kasedinde yer alan bir versiyonu mevcuttur ki en az bunun kadar o da dinlenesi güzelliktedir.
eğer geceden kalmaysanız, sabaha karşı -hatta sabahın ilk ışıklarında- dinlemesi ayrı bir keyif veren ölümsüz tsm eseri, sanat güneşimiz'den geliyor, buyrun...
sabahları erkinden akşamları hamiyet ve zeki mürenden dinlediğim bülent ersoy'un eskiden çarkı-felek'te yine herkesi ayaküstü tokatladığı efsanelerden. sözleri derin anlamlar içerir.
her ne kadar nostaljik, masum, uhrevi ve bi yanıyla bize o eski bayramları, sevgileri, dostlukları, nasıl desek vefa, edep, haya gibi kavramları hatırlatan samimi bi dilek gibi görünse de, günümüzdeki postmodern versiyonuyla bambaşka noktaları işaret eden bi günah açacağı, kışkırtıcı bi etek altı traşı, daha doğru bi ifadeyle söylecek olursak yemek kitabı arasına saklanan seks romanı çığırtkanlığı.
kaşıktan jokey pozisyonuna geçerken ara name olarak dinlediğim bi müzik. partnerimle birebir
uyum sağladığımızdan postalar arasındaki evreleri traditonal bi havada geçeriz. bu tahrik
düzeyimizi artırır, ezginin ve melodinin verdiği iç huzur, manevi duygular, dinginlik, ikimizin de
tekrardan şeytani havaya girmesini, seks, şiddet, ahlaksızlık gibi zıt kavramların böyle bi
atmosferde çok daha canlı kalarak uyarılma süremizi uzatmasını "ohhh işte bu. asians. adults.
heyy give me five" gibi anlamsız orgazm sesleriyle kutlar, boşaldıkça büyür, büyüdükçe çoğalır, çoğaldıkça terleriz. sonra birbirimizin terlerini göbek deliklerimizde lifle toplayarak yalarız. timur selçuk da dinleriz bazen.