nihal bengisu karaca

entry195 galeri15
    70.
  1. yazılarını beğenirsiniz, beğenmezsiniz başka, yazılarına bakarak kişiliğini, duruşunu, insanlığını eleştirmek başka şeydir.

    bencileyin esra elönü, hilal kaplan gibilerini toplayıp onla çarpsak nihal bengisu'nun tırnağı etmez.

    dolmabahçe'de dövülen öğrenciler için ortaya koyduğu net tavır şu an bu ülkeyi yönetenlerin bir tanesinde olsa, yumurta atmaya sebep olacak bir şey kalmaz.
    "olayları rövanş, kamplaşma vesaire olarak niteleyenler tarihten hiç ders almamışlar maalesef" diyor kendisi.
    devam ediyor:
    "bu eylemler bir tuzaksa ülkeyi yönetenler çoktan bu tuzağa düşmüştür."
    ve bitiriyor:
    "ülkeyi yönetenler ortamı germek için değil yumuşatmak için var olmalı, işçi eylemlerinden, öğrenci hareketlerine hükümet gerilim politikası izleyerek olayları tırmandırıyor."
    yani kısaca diyor ki; "ortada bir kışkırtma varsa ülkeyi yönetenler bu kışkırtmanın başrol oyuncuları."
    3 ...
  2. 69.
  3. paslı beyinlerin yazdıklarını yorumlamak yerine giyim tarzına ve örtüsüne kafayı taktığı yazardır.insanda beyin olmayınca sonuçları böyle oluyor kuzum.
    1 ...
  4. 68.
  5. ekranda biraz agresif ve heyecanlı tavırlar sergilesede genel kültürü çok iyi olan başarılı bir yazardır.
    1 ...
  6. 67.
  7. işi yazmaktır kameralar onunde konuşunca heyecanlanması normaldir, iyi yazardır.
    1 ...
  8. 66.
  9. türbanlı yazarlar arasında kalemi en iyi olan yazar. fakat halen konuşmayı beceremiyor bu arkadaş. televizyon işini yapamıyor.
    1 ...
  10. 65.
  11. zor anlaşılmak, hatta anlaşılmamak için elinden geleni yapan, hatta ve hatta bu konuda oldukça kaabiliyeti olan, ifade tarzı bakımından benzetmek
    gerekirse, mehmet aslantuğ'un dişisi diyebileceğimiz, çakma retorik ustası. şimdi aşağıda, ısrarla anlaşılmamak için çaba sarfettiği yazısını vereceğim
    daha sonra o yazıyı anlaşılır biçimde sunacağım; dolayısıyla, sarfettiği çabanın büyüklüğünü daha net olarak göreceksiniz.
    (bu arada noktalı virgül kullanmayı bilmiyor. sen bu kadar edebiyat parçala, ahkam kes, üstelik yıllardır yazarlık yap; ya da yazarım diye geçin sonra, noktalı virgül kullanmayı öğrenme.bababababa.)

    BUNLARA iNANIYORSUNUZ DA...

    TSK'nın var oluş sebebine sadık ana omurgasını tenzih ediyorum. Ama içinde her türden bulaşıklığa, kirli uzlaşmalara, tahammülfersa
    fikirlere ve eylem planlarına açık ve hevesli bir grup olduğu algısı ayyuka çıkmış iken, bazı şeyleri ısrarla imkânsız saymanın imkânsızlığına da
    değinmek istiyorum.

    PKK ile ordudaki yapılanma arasındaki olası bağlantıya itirazın asıl nedeni, genelleme yapmanın, bir ya da iki veri üzerinden büyük sonuçlara varmanın,
    birbirinin zıddı olan olguları birbirinin sebebi ve sonucu olarak göstermenin getireceği ahlaki sakıncalar olsa, anlarım. Fakat itirazların sahipleri
    ve taraftarları uzak ve yakın geçmişte, Türkiye'deki cemaatleri ABD'nin yeşil kuşak faaliyetine indirgerken, inançlı insanların ihtiyaçları ile devasa
    projeler arasında bağlantı kurarken hiç zorlanmıyorlardı.

    islamcı ve mütedeyyin akım ve ekollerin tümü ile "soğuk savaş" stratejisi arasında bağ kurarken, bunun meselenin sadece bir yönü olduğunu
    söylemeyi unutuyorlardı. Bosna'ya mazlumlar için savaşmaya giden ve orada ölen insanlar da döne dolaşa "kukla" zaviyesine indirilmiş, asıl amaçları
    küresel komploların girift ağları arasında eritilmişti nitekim. islamcılar, dindarlar, Müslüman toplumların davranış ve seçimleri ile küresel baronlar
    arasındaki bağlantıları çok çabuk kuranlar, diğer bazı bağlantı olasılıklarına dikkat çekildiğinde vargüçleriyle duygusallaşıyorlar. Sormak gerekmez mi?
    Milyonlarca kişinin sandığa atacağı oyu manipüle etmenin imkânsızlığı ortada olduğu halde, AK Parti'nin ABD eliyle hükümet olduğuna inanıyorsunuz da...
    Neden darbe planları, sivil iradenin üzerinden geçme oyunları, gizli ve kirli işbirlikleri ile militer yapılanmalar arasında gidiş gelişler olacağına
    inanamıyorsunuz? Şiribom kebapçısı ile iran'daki sistem ya da Fizan'daki tarikat arasında bağlantı olduğuna inanabiliyorsunuz da....
    Savaşın bir türlü bitmediği olgusu ile savaşan taraflar arasında kirli pazarlıklara girişmiş bloklar olabileceği ihtimali arasındaki bağlantıyı
    nasıl ıskalıyorsunuz? "Mantık"tan bahsediyorum.israil'in doğal hamisi olan ABD ile Filistin hassasiyeti şüphe götürmez ölçüde ölçüsüz olan islamcılar
    arasında kurulan bağlantılara, kimi pazarlıklara, alışverişlere "mümkündür" gözüyle bakabiliyor, "olayların bu boyutuna" açık kapı bırakabiliyorsanız...
    Siyaset, politika, kaosun dinamiği ve hayatın gerçekleri bunun mümkün olabileceğini göstermişse...
    Erlerini oğlu gibi sahiplenen sağlam ve sebatkâr komutanların yanı sıra, istikbalini, kariyerini, ideolojik angajmanlarını terörün azgınlığından
    temin eden, bu uğurda enteresan uz-laşımlara giden komutanlar olduğu ihtimaline de "mümkündür" diyebilmelisiniz...Hayat öyle bir şey ise
    mantık da böyle bir şey...

    BUNLARA iNANIYORSUNUZ DA..

    tsk'nın içindeki, tahammül edilemez fikir ve eylem planları yapmak isteyen küçük bir grup düşüncesi, ülke sathına yayılmışken, bazı şeylere
    ısrarla imkansız demenin zorluğuna değinmek istiyorum. pkk ile ordudaki yapılanma (oluşum) arasındaki sanılan, bağlantıya itirazların asıl sebebi
    ahlaki sakıncalar olsa anlarım; ancak itiraz edenler daha eskiden ve yakın zamanda türkiye'deki cemaatleri ve inançlı insanları amerika'nın yeşil kuşak
    faaliyetleriyle ilişkilendirirken hiç zorlanmıyorlardı.(ee şimdi konuyla ne ilgisi var? sen de mi zorlama ilişkilendirme yapacaksın?)

    islamcı ve dindar akım ve ekollerin tümü ile "soğuk savaş" stratejisi arasında bağ kurarken, bunun meselenin sadece bir yönü olduğunu
    unutuyorlardı.(işte rezalet burada başlıyor) bosna'ya zulüm görmüşler için savaşmaya giden ve orada ölen insanlar da, bir şekilde kukla seviyesine
    indirilmiş, (ay akıllı olacağım) ve gerçek amaçları, gerçek hayatın çarkları arasında öğütülmüştü.

    (bu işkenceye, vivaldi'nin yardımıyla katlanabiliyorum.) müslüman toplumların davranış ve seçimleri ile küresel baronlar
    arasındaki bağlantıları çok çabuk kuranlar, pkk ile bağlantı tahminleri dikkat çekildiğinde vargüçleriyle duygusallaşıyorlar.
    Milyonlarca kişinin sandığa atacağı oyu manipüle etmenin imkânsızlığı ortada olduğu halde (yalanların batsın. o milyonlar kemikleşmiş akp oylarıdır.)
    AK Parti'nin ABD eliyle hükümet olduğuna inanıyorsunuz da...neden sivil işbirlikçilerle beraber, pkk ile anlaşma olabileceğine niye inanmıyorsunuz?
    abd ile bazı islamcıların anlaşabileceği tezine açık kapı bırakıyorsunuz da, erlerini oğlu gibi seven komutanlar olduğu gibi terörden
    beslenen komutanlar da olduğuna niye inanmıyorsunuz? hayat öyle bir şey ise mantık da böyle bir şey.
    0 ...
  12. 64.
  13. kendileri bir cümle kurana kadar kabız olabileceğiniz yazar, ama kesinlikle tv programcısı değil.yine geçen prgramına takıldım, konu ve konuk iyi diye izleyeyim dedim; ama dayanamadın sinirlerim bozuldu. kadının konuşamayışı, ıkınıp sıkınışı, sürekli ellerini kollarını sallaması, konuşmasının önüne geçen çırpınışı yüzünden izleyemiyorum bu kadının programını.
    1 ...
  14. 63.
  15. bütün ışıkları kapatıp, ben aydın'ım diyor..
    4 ...
  16. 62.
  17. yazarlığına göre habertürkteki ikide bir programında basitleşmiş yazardır. tv programlarından sonra samimiyetine inanasım gelmedi.
    1 ...
  18. 61.
  19. erdal eren 25 eylül 1964 yılında doğup 13 aralık 1980 tarihinde de idam edildiğinden her hangi bir konuda ayar yememiş olup, ünlü "aptallarla tartışma, diğerleri aranızdaki farkı anlamayabilir." sözünü akla getirendir. diğerleri derken diğer aptallar yani.

    edit: erdal eren'in adı ağzına yakışmasa da bu konuda haklıdır en azından.
    1 ...
  20. 60.
  21. bana hangi gazetede yazdığını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. Habertürk gibi bir gazetede yazan birinden ne kadar ilericilik-aydınlanmacılık bekliyorsak o kada ilerici ve aydınlanmacıdır !

    (bkz: turgay ciner'in memuru.)
    3 ...
  22. 59.
  23. başbakanın idam mahkumu gençten gelen mektubu okuması ile ilgili yazısı okunmalıdır.

    http://www.yazarx.com/FGu...kkdan-gelirse/249754.aspx ]
    1 ...
  24. 58.
  25. en son radyo habertürk'te israilli bir gazeteciye ayar vermeye kalkışırken ayar yerken görülen yandaş candaş...
    bolu tünelinde görenler varmış...
    3 ...
  26. 57.
  27. mehmet sevigen'i ayarlamış ayarlamak ile kalmamış ne adar boş konuştuğunu yüzüne vurmuş, vurabilmiş imam hatip lisesi mezunu habertürk gazetesinin güzide yazarı.

    (bkz: türkiye seninle gurur duyuyor bacım)
    3 ...
  28. 56.
  29. an itibariyle habertürk te millete ayar üzerine ayar veren gazeteci yazar.
    2 ...
  30. 55.
  31. bir millet vekili ile nasıl konuşulacağını dahi bilmeyen boş beleş fikirlei olan ve mahalle karısı edasına sahip kişi.

    (bkz: allahım yarattın bari takip et)
    5 ...
  32. 54.
  33. "sizinki bastırılmış cinsellik sizinki de bastırılmış dinsellik azizim!!!" diyerek ayşe arman ile röportaj yapmış karşı mahalleli. insanları mahallelere ayıran bizzat bu ikisi, yoksa bana her mahalle aynı valla.

    http://www.hurriyet.com.t...r/10795578.asp?yazarid=12
    2 ...
  34. 53.
  35. önceleri kekeme olduğunu düşündüğüm yazar. uzun lafın kısası televizyona çıkmasın yazmaya devam...
    1 ...
  36. 52.
  37. son yazısında imza kampanyasına destek veren kuruluş ve kişilerin farklılığını ortaya koymuştur.

    http://28subat1000yilsuremez.blogspot.com/
    1 ...
  38. 51.
  39. kendini yetiştirmiş bu nedenle de hazmedilemeyen kişilik.
    2 ...
  40. 50.
  41. nasip bugün kendisine iki çift laf söyleyecektim ama artık mail atarız olmadı görürsek yüzüne söyleriz.

    cıksın dallmasını sevmediği için eleştirilen gazeteci. [nasip bende eleştirecektim ama konu başkaydı] eleştirilecek o kadar yönü var ki. cıksın sevmemezliği onun için artı olur.
    0 ...
  42. 49.
  43. demokratik açılım tartışmasının meclis bölümünü akılcı biçimde yorumlamış gazeteci. meselenin kafanın içindeki olduğunun en iyi delili.

    http://www.haberturk.com/...cat=110&dt=2009/11/15
    0 ...
  44. 48.
  45. görüşlerinin karşıtı bile olamadığım insan, zira onunla tanımlanmak istemiyorum.

    aradaki birkaç yazısına aldırış etmez isek düne kadar her ne kadar benimsemem de güzel kurgulanmış köşe yazıları ile kendini okutan, önyargımı hafiften kıran bir yazardı.

    önyargı malumunuz hep eleştirilen, hep kızılan ama hep sahibini doğrulayan bir şeydir. kimse çıkıp da ben önyargılıyım demez, herkes hoşgörülüdür, empati yapar ve insanları anlamaya çalışır--tabii lafta kalmak üsere.

    ben de içten içe hanfendinin baş takısına olan antipatimden ötürü önyargı ile(caps lock olacak) yaklaşmış, avcumu yalayıp yerime oturmuştum.

    hatta bu beni çoğu açıdan etkiledi. insanları düşüncelerinden ötürü yargılıyor isem ben nasıl bir insanım sorunsalı ile uğraştım.

    benim babam çoğu konuya önyargı ile yaklaşır, kızarım ona. ama hayat kimi doğrular biliyor musunuz? kazanmak - kaybetmek bazında o hep kazanandır. "çünkü" der bana, "bu, önyargı değil, tecrübe".

    işte hal böyle iken nihal hanım beni utandırmış sosyoloji soslu, kentleşme ve popüler kültür bezeli yazıları ile ilginç tespitler yapmakta, logosunu hafiften parlatmaktaydı.

    di'li geçmiş kullanıyorum çünkü yatmadan önce yaptığı üç fırça darbesi ile o da ali bulaç türevlerinden farklı olmadığnı kanıtladı bana.

    baudalaire okumakla insanın değişmeyeceğini gösterdi.

    konuyu biraz dağıtayım. üniversitede diplomat bir aileden gelen aklı başında bir kız arkadaşım vardı. bir gün konu açılınca o kültürlü, efendi kızın yorumu şöyle olmuştu tecavüze uğrayan herhangi bir bayan için:

    "ee haketmiş. dikkat etseymiş, yalnız gezmeseymiş. ben erkek olsam onu almam. n'apayım onun bunun artığını"

    bir an kusacağım hissine kapıldım. düşünün iyi bir aileden gelme, ciltlerce kitap okumuş, marx'ı engels'i yutmuş kızımız böyle söylüyor! abla, ne yaptın sen? allah akıl vermiş sana olanak vermiş, sen sokaktaki, kahvehaneki adamla aynı yorumu yapıyorsun. bu mudur ilerleme? demek ki hiçbirşey öğrenmemişsin.

    nihal hanım da bende bu etkiyi uyandırdı. michael ile yazısını okurken--fanı da değilim-- gördün mü pedofili hastası seni, öbür tarafta zebaniler nasıl deşecek vücudunu, tuu utanmaz arlanmaz dedğini duyar gibi oldum. nihal hanım kendini din konusunda otorite yapmış, şeyhülislam havası ile fetva vermekte. yazının her yerinde o kendini beğenmiş, ben postumu kurtardım, siz münafıklar sizler düşünün, havası seziliyor. 2006 yılında kendisini can dündarın cemaatlerle ilgili programında gördüğümde de aynıydı. aynı kendini beğenmiş, saldırgan üslup. cehalete özgü bir saldırganlık hem de.

    nihal hanım görüyorsunuz insan doğası değişmiyor. belki de bu yüzden önyargılar sabit kalıyor karakterlerimizde. sizde olduğu gibi. bence sosyoloji yerine görüşünüze uygun şeyler okuyun. ali bulaç kesmez sizi yusuf tavaslı daha bir uygun sanki.

    beni üzen sizin böyle düşünmeniz değil, sizin gibi düşünenlerin artarken karşı mahallenin azalmayı sürdürmesi. üstelik bu mahallenin içinde dürüst adamların daha fazla olmasına rağmen.

    siz de kendinizi olduğu gibi gösterin. ya göründüğünüz gibi olun ya da olduğunuz gibi görünün.
    0 ...
  46. 47.
  47. esaslı yazardır, esaslı yazandır...
    2 ...
  48. 46.
  49. eğitimi nedir, ne okumuştur ne yazmıştır bilmem ama, evde kalmış, dantel nakış yapan buldukça gazete okuyan ev kızlarına benziyor. birkaç kez tv de gördüm bir iki yerdede yazısına rastladım. boşbeleşin teki.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük