nietzsche gerçekten de haklıdır. cahil insanların aklını çelmek, eğitimli insanlarınkine oranla gerçekten de çok daha kolaydır.
- pekiyi! cahil bir toplumu, eğitimli ve bilinçli bir toplum haline getirebilmeyi nasıl başaracağız?
monarşi ile mi? yoksa, militer devlet yönetimi altında mı? o vakit başa geçen, iktidar erkine sahip olan kişilerin, gerçek birer vatansever, kendisini halkının refah ve mutluluğunu sağlamaya adamış olduğunu, onların eğitimi ve bilinçlenmesi için canını dişine takarak gece-gündüz çabaladığını kanıtlayan turnusol kağıdını nasıl bulacağız?
demokrasiden daha güzel bir rejim yok! ya da henüz bulunamadı. bu rejimin şöyle bir özelliği varki, yönetenleri seçen yönetilenlere de ciddi bir sorumluluk yüklüyor. hemen dönelim! hitler almanyası'na ve soralım; hitler'i hitler yapan kimdir? onu seçip başa getiren, alman halkı. yaşanılan onca insanlık dışı muamelelerden kim sorumludur? göz göre-göre, olmayacak bir hayalin peşine takılıp giden ve yüzbinlerce genç evladını ölüme gönderen, alman halkı. sonuç; hüsran! ceremesini çeken; alman halkı.
ülkeyi yönetmesi gerektiği düşünülenler, diğerleri ile aynı koşullara sahip oldukları halde, inandırıcılıkları ve beceri ile iktidara sahip değilseler ve seçmenlerin çoğunluğu olarak bazı şeyleri öngörme yeteneğiniz de yoksa ya da o eğitim ve bilinç düzeyine henüz sahip değilseniz; yaptığınız yanlış seçimin ceremesini, musibeti yaşayarak görür ve gittiğiniz yolun doğru bir yol olmadığını öğrenirsiniz. bu şüphesiz acı veren bir deneyimdir ama asla unutulmaz! amerika'da mavi ve gri savaşının ardından sağlanan toplumsal barış ve birliktelik ruhu bunun en açık örneğidir.
son dönemde halkın iktidarından bahseden, bu iktidarı eleştirmeye meraklı şahısların ağzına fazlasıyla dolanan sözdür. derler ki, efendi-köle mantığı dönem itibariyle toplumumuzda hakim olmuştur. halkın iktidarı, kölelerin iktidarı olmuş, köleler sisteme istedikleri hayat, inanç ve konuşma biçimlerini köle ahlaının efendi üzerine geldiği, bir şekil kendi hayat biçimini, inançlarını dayatmışlardır. efendilerse bu sisteme karşı, bu hınç kültürüne karşı pek bir şey yapamamakta, mevcut düzeni değiştirebilecek gücü bulamamışlardır.
atlanan şudur. nietzsche kölelerden acıyarak bahseder, köleler efendileri yola getiren muhteşem varlıklar değil, tam tersi eski sistemin öteberisini (aslında hiç olmayan bir eşitlik, özgürlük, zorlama bir ahlak anlayışı) yanlarına alan köleler kendi seslerini çıkarabilmek için binlerce yılın çer çöpünü amaçlarına alet etmiş ve bir haklılık anlayışı yaratmışlardır. bu öyle köklü bir sistemdir ki, tek bir efendinin ya da efendilerin kırması mümkün değildir.
üstinsan bu anlamda tek bir insan, tek bir kişi değil, birikmiş özgür bir etik anlayışı, klasik eşitlik özgürlük tartışmalarından sıyrılmış hayata daha realist gözle bakan insanları en çok da toplum baskısı, gereksiz kural ve formalitelerden sıyrılmış bir insanı anlatır.
cahil toplum, cahil seçmen, cahil halk. cabası olarak 'nietzsche de haklıymış' buradan kendini üstün insan(!) sananlara soruyorum. madem biz referandumda evet oyu kullandığımız için cahil, aptal, salağız siz üstün insan olarak bize hayır kullandırmak için neden elinizden gelen çabayı göstermediniz. nietzsche üstün insanın gelişmeyi sağlayan, toplumu sürükleyen insan olduğunu söyler. böylece sözlükteki üstün insanlara biz cahillere doğru yolu gösterme sorumluluğu yükler. ama bu üstün(!) insanlar o kadar üstündürler ki bu işi beceremezler. nietzsche gerçekten haklıymış. ancak yaptığı sınıflandırmaya 'aptal insan' grubunu eklemeyi unutmuş. zira sözlükte bunlardan bol miktarda mevcut. hem de halkı demokratik seçiminden dolayı 'cahil' ilan eden cinslerinden.
cahil bir toplum özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. sadece seçim yaptığını zanneder. cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!*
şu aralar moda tabi marx haklıydıdemek kapitalizmin krizine bakarak. marx haklıydı tartışılmaz bir şekilde elbette ama en azın onun kadar nietzsche de haklıydı; yükselen nihilizmi, çürümeyi, sürü ahlakının ve çileci ideallerin insanı nasıl da esir aldığını görmüş ve bunlara karşı deli ırmakların gürleyen sesiyle bir çığlık atmıştı, elbette ki basel'de bir profesör olmayı tanrı olmaya tercih ederdi ama yazgısı böyle çatılmıştı bir kere, en az iki yüz yıl sonra ne dediği anlaşılacak bir tanrı olmayı seçti, frengiden mülhem bir deliliğin kucağında aklının karanlığı ölümün karanlığıyla buluşmuş olsa da haklıydı; insan, aşılması gereken bir varlıktı.