iki yazar tartışıyordu. tartışma birden alevlenip ileri boyutlara gitmeye başladı. küfürler hakaretler havada uçuşuyor, entryler patlatılıyordu. birkaç moderatör girmeye çalıştı araya ama susturmayı başaramadılar, yazıları patlatmakla yetindiler. ortalık iyice kaynayınca birinin çetesi geldi girdi sözlüğe. şaşkınlıkla izliyordum hala. sonra bir de diğer çete yüzünü gösterdi, sözlük sirke döndü. en son silahların çıkıp masaüstülerinin patlatıldığına dair imageshack lere dair duyumlar alınca bu işe el atmanın zamanı geldi işte dedim. ve atladım izlediğim yerden benden başkasının bu işe el atmayacağını anlayarak:
"nooluyo lennn!"
nickimi çıkarıp masaya vurmuştum. ve bir çeliğin bir titanyumla çarpışması gibi bir ses çınladı tüm sözlüğün uludağ radyosunda: "nickimi alıp suratınıza da çarpıp bir çeliğin bir öküzle çarpışması sesini de radyomuza lansetmek istemiyosanız zicktirin gidinnnn!"
anıra anıra kayboldular ortalıktan.
bu da böyle bir anımdır işte.. ürkütücüyüm, o kadaaar..
nick denen şeyin portatif ve somut bir nesne olduğunu öğrenmemize vesile olan eylemdir.
kapıdaki görevli: nickinizi görebilir miyim?
user: üzerimde yok, bi kaç entry versem de beni içeri alsanız?