sevdiğim bir yazardır kendileri, yani yazarlığını sevmem değil de kişiliğini karakterini sevmem burada mevzubahis olan.
sıcak şarap içmişliğimiz, biraz biraz dertleşmişliğimiz vardır.
aklımın bir köşesine not ettim yazarı, şimdi uyumaya gidiyorum. şu ululuğu tartışılır ulusözlük'te okunabilir entryleri olan nadir yazarlardan. benim gibi seküler hümanizm sempatizanı görünüyor. ama herhalde düşünsel hayatı yine benim gibi hızlı-anlık değişimler içerisindedir. yine arada bir hep aynı kaldığını, hiç değişmediğini de düşünüyor olabilir. neyse kendimle fazla özdeşleştirmeyeyim hazine buldum düşüncesiyle. evet, insanın kendisini bulmasından daha değerli bir şey var mı?
14 aralık'ı unutma unutturma sloganları atmamıza sebep olan, özlendiğinde alternatifi olmayan, dert yanmak için buluşulduğunda dertleri gülerek anlatmaya sebep olan, satıcı olurken bile sempatik, akıllara zarar derecede komik, lafları not alınan çeşitli yerlerde yayınlanan, bir durumu tek bir durumla açıklayabilen, insanlara güvenmek isteyen ama hep kazık yiyen, 215i 215 yapan, buaralar matematik çalışan, şizofrenik, aktivist, genç, kemalist, tandığım tek mini etek giyen gazi'li, doğduğu ve tanığıdığım güne şükrettiğim can, dost.
nickimsist diyorsa bir bildiği vardır efendim.
ankara'dan sonra istanbul'da da memleket aşırı gelip bir de ağız tatlandırıcısı ikram eden can bünye. sık sık sigara molası verse de uzaklardan el sallayıp kendini unutturmamıştır efenim. onu götüren otobüsleri sevmiyoruz.
kendinden ağır çantası ile şarkılara seke seke katılmaya çalışan zirve emekçisi. ilk kez tanısmamıza rağmen sevimli ve sıcak yüzünü bizden esirgemediği için teşekkürü bir borç biliriz kendisine.
beklediğimden çok daha sıcakkanlı, cana yakın, düşünceli şirin yazar. allah tez zamanda okulunu bitirmesini nasip etsin. bundan sonra da aramızda görmeyi umudediyoruz.**
ironiden anlamayan, namaz kıldıkları için baleden anlamayanlarla dalga geçen, 'cumhuriyet aydınlarının' asıl yüzlerini görmemekte ısrar etiğini gördüğüm, çağdaş yaşamcı; ölülerle dalga geçtiğimi düşünen halbuki ironiden anlıyor olsa, ölülerle değil ölülerin dünyada yaptıklarıyla, bıraktıkları izlerle(siz bunlara pislikler de diyebilirsiniz) dalga geçtiğimi göresi altıncı nesil bir yazar.