nişanlılık biter evlilik başlar, evlilik devam ederken birden alışkanlık özlemi başlar.
nişanlılık dönemi öncesinden kalan o günlerin özlemi başka bir şey yok .
uzun tutulmalıdır. özellikle kız tarafından baskı gelir hadi evlenin diye. ancak kadındaki süpersonik değişimler en net olarak evlilik öncesi burada görülür.
köprüden önceki son çıkış gibidir bu süre. iyice tartıp biçmek lazım. o canım cicim diyen kadın bir anda seni siklemeyen bir gorile dönüşebilir.
he bunları nereden mi biliyorum? eğer 17 yaşındaysanız ve istanbul'da yaşıyorsanız bunları öğrenmek çok kolay.
2 aydan önce olup oldu bitti evlenildiğinde akraba ve komşular arasında dedikodular çıkması muhtemeldir acaba neden erken evleniyorlar birşeymi oldu diye.
5 aydan fazla kalmasıda tehlikelidir buda kız tarafının mezhep genişliğine delalet eder çünkü askerlik olur cezaevi olur hastalık olur vs.. bir engel olursa beklenebilir yoksa maddi sıkıntıları aşıp evleneli demek saçmalıktır o zaman neden nişanladın be yavrucum söylerler.
ve kötü sonuçlarada neden olur kız-erkek arasında saygı kalmaz tartışma olur bin kişi araya girer yok aldıkalrı koltuk takımının rengi neden öyle gibi nedensiz kavgalara neden olacagı gibi cinsel yakınlaşmalara da neden olabilir.
kısacası uzun nişanlılıklar %80 nişanın bozulmasına sebep olur.
bir ömür boyu sürecek gibi gelen beyaz eşya taksitlerini ödeme sürecinin başlangıcıdır.Beyaz eşyaların bir kısmı tam bu dönemde alınır ve evliliğe doğru artarak devam eder.damatların çoğu bu dönemde kel olmaya başlar. hiç evlenmedim ama evlenerek kendini mahveden çok insan gördüm şu hayatta.tam bu geçiş süreci mahvoluşta önemli bir noktadadır.
bu sürede insan karşı tarafı göremediği bir köprünün tam ortasında hisseder kendini ve karşı tarafa geçmeyi her düşündüğünde iyi sonuçlardan çok kötü sonuçları düşünüp vazgeçmek ister.
şöyle ki...
bulunduğunuz taraf yani bekarlık, sevgililik vs. bu tarafı biliyorsunuzdur kötü yanı ve iyi yanını biliyorsunuz bu yüzden korkularınız da üzüntüleriniz de belli o yüzden çekincelerinizi "en fazla şöyle olabilir, en kötü ayrılırız" diyerek bastırabiliyorsunuz.
amaaaa ya karşı taraf, karşı tarafı bilemiyorsunuz, insan doğası gereği tanımadığı, bilmediği, görmediği şeyden daha fazla korkar hele ki böyle önemli kararlarda, işte karşı taraf ne olduğunu, ne olacağını bilmediğiniz bir yer bu yüzden oraya geçmek insana korku veriyor.
bu sürede hep kötü şeyleri görmeye başlıyorsunuz dedik ya, birlikte yol aldığınız o köprüde yanınızda bulunan sevdiğinizin hep kötü yönlerini görmeye başlıyorsunuz anlamına geliyor bu, köprüye gelmeden önce kötü yönleri olmayan veya az olan insan, köprünün ortasında birden bire hiç size göre olmayan zıt bir karakter olup çıkıveriyor bu sürede.
sonra karşıya dair sorular beliriyor kafanızda "ya karşıya geçtiğimizde bu kötü huyları çoğalırsa, ya daha büyük kavgalar yaşarsak, ya mutsuz olursak" gibi kahinliğe soyunmaya başlıyorsunuz ve köprüye geçmeden önce cevapları hep olumlu ve mutluluk veren sorular artık hep olumsuz ve mutsuzluk vermeye başlıyor.
ardından yaşananlar sizi şu değişmez sonuca çıkartıyor "eskiden böyle değildik" evet işte sihirli kelime bu "eskiden böyle değildin, eskiden bunu yapmazdın, eskiden bunu söylemezdin" sizi karamsarlığa ve köprünün karşısına geçme isteğinize balta vuran en büyük darbe bu oluyor.
sonra bir bakıyorsunuz birlikte koşarak girdiğiniz o köprüde zaman geçtikçe adımlarınız yavaşlamaya başlıyor, zaman zaman bildiğiniz tanıdığınız tarafa doğru yani arkaya doğru bakmaya başlıyorsunuz, "aslında o taraf iyiydi neden kaşıya geçiyorum ki, neden böyle risk alıyorum ki" diye sorgular halde buluyorsunuz kendinizi.
sonra yanınızda ki insana baktığınız da eskiden hep sevinç, heyecan ve mutluluk gördüğünüz gözlerde artık sizin kafanızdakine benzer soruları, sorunları ve çekinceleri görmeye başladığınız da artık köprüde ki yolculuğunuzun sonu geliyor demektir.
artık ilk fırsatta köprüden atlamak üzere kendinizi şartlandırıyorsunuz zaten tüm altyapı oluştuğu için size sadece kendinizi boşluğa bırakmak kalıyor ve iki farklı tarafa gitmiş hayatlar.
bu köprüye elele giren her çiftin köprüyü birlikte ve mutlu bir şekilde geçebilmesi dileğiyle.
bol kavgalı geçtiği söylenir... evlilik hazırlığı, aileler, her kafadan çıkan fikirler, yavaş yavaş nasıl bir yere doğru gittiğini fark etmeler... göze alabilene ve bu süreci başarılı bir şekilde atlatabilene bravo!...
evlilik yoluna giren çiftlerin yaşadığı en kritik sürelerden biridir. sanki bir taraf bekarlık, karşı taraf evlilikse; ortada kalan kısım yani dere olan bölge nişanlılıktır. orayı da sağlam bir şekilde atlatırsanız, karşıdaki hayata adım atabilirsiniz işte. o dereden neler neler akıp gitmiyordur ki.. sahip olunan işin kaybedilmemesi umudu başta olmak üzere, umut, para, stres, heyecan, ev döşeme telaşı, aileler arasındaki dengeyi iyi ayarlama gayreti ve daha neler neler. işte bu safhadan sonra, bir de nikah ve düğün de kazasız belasız atlatılırsa, e bir de balayına çıkılırsa, sizden huzurlusu yoktur artık.