şimdi türkiye’nin herhangi bir şehirlerarası yolunda 10 araba çevirseler 2-3’ünde neşet’in söylediği ya da yazdığı bir türkü dinleniyordur. Öyle ölümsüz bir sanatçıdır.
90-2000 arasında çocukluğum orta anadolunun kuş uçmaz kervan geçmez aktarma istasyonlarında, köyden bozma hatır için kaza yapılmış ilçelerinde ve ankara banliyölerinde geçti. Müzik şimdiki gibi çabuk tüketilen bir şey değildi-gerçi şimdi her şey öyle-, kaset çıkar, insanlar alır, bozulana kadar dinlenirdi. Dolmuşa bindiğinizde 10 yıl önce çıkmış bi kasetin çaldığı olurdu. Açık konuşmak gerekirse şimdi belgesellerde falan öyle lanse edildiği gibi ben bu bozkır hinterlandında ağam şahım bi neşet ertaş çılgınlığı hatırlamıyorum, tek tük dinleyeni olurdu, ve zaten havaları da pek sarmazdı. insanların bir ton derdi varken baba bir de uzun hava mı, ohoo. O dönemde bozkırda en popüler adam açık ara oğuz yılmazdı. insanlar neşeli müzik dinlerlerdi. Hey gidi günler, 90lar bok gbi yillardı ama kaset işi güzeldi.
tabir-i caiz ise "kol gibi koyan" şarkılardan birine imza atan insan.
gidenlere bakıyorum bir de kalanlara bakıyorum da...
yavşaklara kaldık, biz de yavşamadan bu dünyadan bi'siktirolup gitsek.
Dün, yani 1 saat 10 dakika öncesine kadar, babayı kaybedişimizin 12. yılı dolmuş.
Gördüğüm kadarıyla uludağ sözlükte de, hiçkimse hatırlamamış. Biraz geç kaldım baba, dünya hali bilirsin. Ruhun şad olsun.
kendisine ait türkülerin son kıtasında hep "garip" mahlasını kullanmıştır. sazı ile başka sanatçılara eşlik etmez, tek çalıp söylemeyi tercih etmiştir. belki de böyle yalnız geldik ve yalnız gideriz mesajını vermek istemiştir.
Türkiyenin kültürel çöküşünün bir nişanesi olaraktır belki de ölümüne yakın ve sonrasında yıldızı parlatılmış alt-kültür müzisyeni. Ha türünde iyi midir; Sözü, sazı, sanatı, eyvallah. Ama şunu da söyleyim; çocukluğu bozkır kasabalarında, bozkırın küçük illerinde ve bozkırın babası ankaranın banliyölerinde yani neşet ertaş müziğinin hinterlandında geçmiş bir ferd olarak diyebilirim ki hiç bir zaman popüler olamamış, çok dinlenilmemiştir. En azından 90larin ilk yarısı için böyleydi bu. Hiç bir komşumuzu neşet ertaş kaseti dinlerken görmedim. Belki memleketi istisnadır. Benim doğduğum köylerde, bahsettiğim yıllarda en popüler adam neşet ertaş değil oğuz yılmaZ'dı, oyun havası ve arabesk söylerdi o da. Böyleyken böyle. Ayrıca türkiyenin en çileli yıllarında kendisi yurtdışındaydı ve parçalarında hiç toplumsal olay yoktur. Geçelim.
leyla bir pavyon kadını değil. sevdiği bir kızdı ve evlere temizliğe giderdi. neşet usta'dan ayrıldıktan sonra organizatörler bu kadının eline saz verip gazinolarda türkü söylettiler.
bu doğruları yazmağa kendimi mecbur hissettim . usta'ya olan saygımdan.
bu bilgiler : iş bankası kültür yayınları " bozkırın tezenesi " kitabından alındı.
Hayatını anlatan garip bülbül Neşet Ertaş filmi 23 Aralık'ta vizyona giriyor. Neşet Ertaş'ın filmimi yapmayın diye vasiyeti var, ailesi şiddetle karşı çıkıyor ama film vizyona giriyor. En azından Neşet Ertaş sevenlerin bu filmi izlemek için sinemaya gitmemesi gerekiyor.
Tatlı dile, güler yüze
Doyulur mu, doyulur mu?
Aşkınan bakışan göze
Doyulur mu, doyulur mu?
büyük üstadı saygı, rahmet ve sevgiyle anıyoruz. ışıklar içinde uyusun.