köy insanının doğayla mücadelesini, hayvan ve kadın satın almada yaşadığı sorunları, nefes almadığı için gömülen kabile üyeleriyle ilgili törensel davranışları sazla anlatan kır bireyi. temsil ettiği kitleyi modern dünyaya adapte edebilmek en önemli sorunlarımızdan birisi olarak önümüzde duruyor.
elini öpmeye çalışan birine "aynısı sende de var" diyebilecek, ceketini çıkarmak için onu dinlemeye gelenlerden izin isteyecek kadar yüce gönüllü bir adamdır.
hem sanatçı hem de nasıl adam olunuru gösteren büyük üstad. hayatın her alanına giren modernizme inat; yüzyıllarca eskimeyecek tükülerin sebebi... burda ona hürmet etmek yetmez! biz ve bizim gibiler, neşet ertaş gibi ustaları yeni nesillere anlatmalı,onların farkındalıklarını bu yöne doğru kaydırmalıyız.
neşet'i tanıyan sazı tanır, neşet'i tanıyan türküyü tanır, türküyü tanıyan türk'ü tanır...
o gün alnındaki teri silen çocuğu yaşındaki gencin elinden öptü ya milyonların karşısında(gözümden yaş geldi), o gün ne hegel'de ne de kant'da anlayamadığım sanat-ahlak ilişkisini idrak ettim. sen var ol üstat biz ölürüz.