neşet ertaş

entry1910 galeri168 video53
    1.
  1. bozkırın tezenesi...
    cahildim dünyanın rengine kandım
    hayale aldandım boşuna yandım
    seni ilelebet benimsin sandım

    ölürüm sevdiğim zehirim sensin
    evvelim sen oldun ahirim sensin

    sözüm yok şu benden kırıldığına
    Gidip başka dala sarıldığıma
    gönülüm inanmıyor ayrıldığına

    gözyaşım sen oldun kahirim sensin
    evvelim sen oldun ahirim sensin

    garibim can yıkıp gönül kırmadım
    senden ayrı ben bir mekan kurmadım
    daha bir gönüle ikrar vermedim

    batınım sen oldun zahirim sensin
    evvelim sen oldun ahirim sensin
    Bu sözleri yazan bir insan evladı olamaz dedirtecek kadar hisli, bir o kadar da mütevazi bir insan...
    41 ...
  2. 2.
  3. ayrı coğrafyaların insanıyız. ama onun anlatmak istediklerini ne kadar da güzel anlıyorum ve o benim duygularımı ne kadar da güzel anlatıyor. sanatçılık budur işte... seviyoruz neşet ertaş'ı...
    18 ...
  4. 3.
  5. türküleriyle hiç bir zaman unutulmayacak sanatçı.
    15 ...
  6. 4.
  7. türkiye'nin sağ kalan en büyük "türkü yazılım sistemi."
    32 ...
  8. 5.
  9. KENDi ŞARKISINI CANLI OKURKEN KESiNLiKLE FARKLI BiR MELODiYLE OKUR. YANi KASETTEN DiNLENMESi iNSANA DAHA ÇOK ZEVK VERiR.
    11 ...
  10. 6.
  11. ünlü abdal muharrem ertaşın oğlu. sarkılarının tamamındada garip lafını söyler garip onun imzasıdır...
    8 ...
  12. 7.
  13. en iyi dinleme metodu olarak,
    hafif moralsizken ve diğer müzik türlerinden gına gelmişken, sessiz bir ortamda, orta seste ve ilk dinliyorsanız eleştirel yaklaşımlardan kaçılarak dinleme önerilebilir.

    her albumde olduğu gibi neşet ertaşın albümlerinde de hızlı gecilmesi gereken yerler olabilir. buralarda gereken işlem yapılır; ama albumun tümü bitirilmelidir.

    duygularınız bir ara mızrapla hareket ediyormuş gibi gelebilir yada enstrumanın içindeymiş hissine kapılabilirsiniz. telaşa mahal yoktur.
    12 ...
  14. 8.
  15. an itibarıyla cnn de tarafsız bölge de konuk olan sanatçı.
    7 ...
  16. 9.
  17. bu topraklarin yetistirdigi en buyuk ozanlardan biridir ve sag olan en buyugudur kanimca. 2000 den fazla turkusu vardir. kirsehirlidir. yasar kemal kendisine bozkirin tezenesi demistir. ic anadolu bolgemizin ve türkmen geleneginin temsili olan bozlak kulturunun en önemli temsilcilerinden biridir. digerleri icin;
    (bkz: muharrem ertas)
    (bkz: cekic ali)
    (bkz: haci tasan)
    8 ...
  18. 9.
  19. -göğnümüzüng ozanı
    -gara çocuk
    -bi yılbaşı gecesi zaplarken trt de tıkanıp kalmıştım,ya konuşturuo resmen sazı
    -oyun havalarının tek üstadı o(ankaralı tayfası gibi güzel sosyal mesajlar vermesede)
    8 ...
  20. 10.
  21. birçok ozan gibi eserlerinin son kıtasında kendi soyadını ya da adını kullanmak yerine "garip" mahlasını kullanır.
    12 ...
  22. 11.
  23. kelimelerin anlatmakla yetersiz kaldığı bi sanatçı...saz öldürebilen insan...allah uzun ömür verse de bi konserine gidebilsem dediğim büyük üstad...
    3 ...
  24. 12.
  25. gercek anlamda baglama virtüözü,ilerleyen yasına ragmen performansı parmak ısırttırır adama.
    4 ...
  26. 13.
  27. her dinlediğimde yüreğimde fırtınalar kopartan zahidem ve evvelim sen oldun şarkılarının sahibi. eşine az rastlanan halk ozanlarımızdandır. sevilesi saygı duyulası ellerinden öpülesi zat

    özgeçmişi

    Neşet Ertaş, 1938 yılında Kırtıllar Köyü'nde Döne'den doğma Muharrem Ertaş'ın oğludur. Kırşehir, Yozgat ve Keskin'in çeşitli köylerinde çocukluk ve ilk gençlik yılları geçmiştir. 15 yasında çıktığı gurbet hayatinin hala devam etmektedir.
    Neşet Ertaş'i tanımak, asıl onun ruh ve gönül macerasını bilmeyi gerektirir ki burada hemen karsımıza, Neşet Ertaş'la en rafine üslubuna kavuşan Orta Anadolu Abdal Müziği geleneğinin gelmiş geçmiş en büyük ustalarından olan babası Muharrem Ertaş karsımıza çıkar.

    iste Neşet Ertaş, babası Muharrem Usta ile adeta Anadolu'daki en olgun seviyesine erisen bu Türkmen/Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusudur. Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasını sağlamıştır.

    1960'lardan itibaren binlerce yıllık sazımız bağlama ile birlikte anılan; sadece geniş halk kesimlerinde değil, ciddi musiki çevrelerinin ve gerçek türkü dostlarının da gündeminden hiç düşmeyen Neşet Ertaş'i farklı bir bağlamda değerlendirmek gerekiyor- Çünkü o aslında bir anlamda tam bir yöre sanatçısı olmasına rağmen yaygın şöhreti ve söylediği türkülerin popülaritesi ile ülke genelinde tanınan biri olarak, hem babası Muharrem Ertaş'tan, hem de bu geleneğin diğer usta isimleri olan Hacı Tasan ve Çekiç Ali'den de ayrılır. Bir başka söyleyişle onun sanatı için, basta Muharrem Usta olmak üzere. Hacı Tasan, Çekiç Ali ve Abdal/Türkmen Müziği geleneğinin çeşitli yörelerde farklı tavır ve üsluplarda karsımıza çıkan diğer ustaları da dahil olmak üzere hepsinin üst seviyede bir sentezi ve esrarlı bir bileşkesi denilebilir.

    Sarısözen'in tabiri ile bir zamanlar sadece ve sadece "Kırşehirli Mahalli Sanatçı" olarak bilinen Neşet Ertaş'ı binlerce, hatta milyonlarca saz çalıp türkü söyleyen diğerlerinden ayıran nedir? Onun sazının ve sesinin insani büyüleyen sırrı nereden gelmektedir? Neredeyse yarim asra varan bir süreden beri gerçek anlamda gönül telimizi titreten, ruhumuzu ürperten bu esrarlı sesin, sazın ve yorumun arka planında neler ve kimler vardır? Sazı gümbür gümbür ses veren, adeta davula eslik edercesine sazının göğsünde pençesiyle sesler çıkaran, hep samimi ve kendi halinde yüreğinin acılarını ve kendi iç gurbetlerini seslendiren; hiç bir medya tik tutumu olmayan, kalabalıklardan ve şöhretten adeta köse bucak kaçarak pek ortalıklarda görünmeyen; mezhep, parti ve etnik kimlik çağrışımlarına pirim vermeyen, sazından, sözünden ve sesinden gayri hiç bir şeyden medet ummayan bu "Garip" insani tanımak kadar tanımlamak da gerçekten zor.

    Ayaklarının altındaki toprağın renginden, kokusundan haberdar olan, bastıkları yeri az çok tanıyan, yürekleri hep türkülerle birlikte atanlar için Neşet Ertaş, belki de tam bir "yasayan efsane"; meçhul, uzak, esatiri ve sırlarla dolu...

    Neşet Ertaş'in sanatı hayati ile hayati sanatı ile o kadar içice ki, çalıp çığırdığı türkü ve bozlaklarında bütün bir hayat hikayesini bulmak mümkün olduğu gibi, hayatına yakından baktığımızda da o içli türkülerin, acili bozlakların nelerden nasıl doğduğunun ipuçlarını elde ederiz hemen. Onun yokluk, yoksulluk ve acılarla dolu hayatim "Garip" mahlasıyla yazdığı koşma tarzında usta isi şiirlerle anlattığı ozan yönünü yıllarca kimse fark etmedi bile. Babasından tevarüs ettiği geleneksel ve anonim türkülerin, bozlakların dışında, sözleri kendisine ait türküler, bozlaklar söylediğini de fareden olmadı yıllarca. Sözü ve müziği ile, anonim türkülerdeki erişilmez sadeliği ve estetik seviyeyi yakalayan sayısız türkünün, bozlağın altına attığı mütevazı imzasını kimselere söylemedi bile.

    Neşet Ertaş o büyük yaratıcı yeteneği ile okuduğu her eseri yeni bastan öyle bir yorumlar, ona öyle bir ruh ve hava verir ki, adeta yeni bir beste ile karsı karsıya olduğunuzu dahi sanabilirsiniz. Bu durumu, yeteneği, kültürü ve birikimi oldukça sinirli sığ ve sıradan sanatçıların yorum adına yaptıkları "dejenerasyon" ile karıştırmamak gerekir. Çünkü Neşet Ertaş kendisine ait olmayan bir türküyü bi1e öyle bir okur ve yorumlar ki, o türkü o sekliyle yıllar öncesine ait bir Neşet Ertaş türküsü gibidir artık.

    Olağanüstü denilebilecek yeteneği, geleneğe hakimiyeti, gelenekten kopmadan yeniye bağlılığı, yeni zamanların modern zevk ve eğilimlerini gözeten diri ve uyanık tecessüsü ile Neşet Ertaş, hep gündemde kalmış bir sanatçıdır. O, ismi bağlama ile özdeşmiş ve adeta bu dünyaya türkü söylemek için gelmiş gerçek bir türkü ustası... Türküyü bağlamaya, bağlamayı türküye bu kadar yakınlaştıran ve yaklaştıran, adeta birbirlerinin içinde -kendisi ile birlikte- eritip yok eden ikinci bir sanatçı bulmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir.

    Neşet Ertaş'ın sanatı; müziğin özünü, ruhunu kavrayan birinin, hiç bir yapmacıklığa tevessül etmeden, olduğu gibi kendini, kendi özünü ve hissettiklerini saza, söze dökmesidir. (alıntıdır)
    8 ...
  28. 14.
  29. gurbet elde yollarımız bağlandı
    turnalar o yarden bize ne haber
    hasretiyle garip bağrım dağlandı
    turnalar o yarden bize ne haber

    yüce dağlar başı boranmı karmı
    yarden ayrılması size de zormu
    turnalar o yarden bir haber varmı
    turnalar o yarden bize ne haber

    yar zülfünü tel tel edip düzdü mü
    el içinde garip garip gezdi mi
    gizli sırlarını size çözdü mü
    turnalar o yarden bize ne haber

    görüldüğü gibi üstad bütün eserlerinde Türk Halk edebiyatı nazım biçimi türkü'yü kurallarına uygun olarak esastan bozmadan hece ölçüsü ile kullanmaktadır.bu eserinde de 11li hece ölçüsü mevcuttur.
    3 ...
  30. 15.
  31. trt'de kendinden "rahmetli" diye bahsedildigini duyunca bu duruma baya içerleyen degerli usta.
    12 ...
  32. 16.
  33. söylediği her türkü başka bir türküdür. o söylediğinde ''başka'' olmuştur. ondan önce ''türkü'' idi;ondan sonra ''neşetertaştürküsü'' olmuştur.
    6 ...
  34. 17.
  35. kendi hayatını anlattığı şiiri;

    bin dokuzyüz otuzsekiz cihana
    kırtıllar köyünde geldin dediler
    babama muharrem, anama döne
    dediysen atayı bildin dediler

    dizinde sızıydı anamın derdi
    tokacı saz yaptı elime verdi
    yeni bitirmiştim üç ile dördü
    baban gibi sazcı oldun dediler

    o zaman babamdan öğrendim sazı
    engin gönül ile hakk'a niyazı
    o yaşımda yaktı bir ahu gözü
    mecnun gibi çölde kaldın dediler

    zalım kader devranını dönderdi
    tuttu bizi ibikli'ye gönderdi
    babam saz çalarken bana zil verdi
    oynadım meydanda köçek dediler

    anam döne ibikli'de ölünce
    tam beş tane öksüz yetim kalınca
    beşimiz de perişan olunca
    babamgile burdan göçek dediler

    yürüdü göçümüz tefleğe doğru
    bu hali görenin yanıyor bağrı
    üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
    bunlara bir ana bulun dediler

    yozgat'ın kırıksoku köyü'ne vardık
    bize ana yok mu diyerek sorduk
    adı arzu dediler bir ana bulduk
    işte bu anadır buldun dediler

    en küçük kardaşı kayıp eyledik
    onun için gizli gizli ağladık
    üstelik babamı asker eyledik
    yine öksüz yetim kaldın dediler

    zalım kader tebdilimi şaşırttı
    heybe verdi dalımıza devşirtti
    yardım etti yerköy'üne göçürttü
    biraz da burada kalın dediler

    yerköy'den kırıkkale'ye geldik
    babam saz çalarken biz çümbüş aldık
    kırşehir'e varınca kemanı çaldık
    aferin arkadaş çaldın dediler

    ankara'da (sünnetçi) veysel usta'yı buldum
    epeyce eğleştim, evinde kaldım
    yüz lirayı verip bir yatak aldım
    etti isen böyle buldun dediler

    bir ev kiraladım münasip yerde
    kaldı kavim kardaş hep kırşehir'de
    bu aşk hançerini vurdu derinde
    çaresini bulmazsan öldün dediler

    yarin aşkı ile döndüm şaşkına
    arada içerdim yarin aşkına
    canan acımaz mı garip dostuna
    bunu da içeriye alın dediler
    6 ...
  36. 17.
  37. türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük ozanı *
    4 ...
  38. 18.
  39. bide gönül yarası filminde söylediği karlı dağlar şarkısı vardır ki insanı damardan vurur..
    6 ...
  40. 19.
  41. babası muharrem ertaş'tır. kırşehir çiçekdağ'da doğmuştur. 33 albümü vardır. tüm türküleri dinlenesidir. çok küçük yaşlarda gurbete gitmiştir ve şimdi türkiye'ye tekrar yerleşmiştir. konserlerine bizzat gtmişliğim vardır.
    4 ...
  42. 20.
  43. namı diğer bozkırın tezenesi, çok sevdiği izleyici kitlesinden yoğun elektirk alabilirse "hepinizin, buraya geldiğiniz için, ayağınızın altını öpüyüm" gibi laflar eder. böyle de alçak gönüllüdür. ayrıca virtüoz ayarında bağlama/saz çalar.
    4 ...
  44. 21.
  45. türkiyenin gerçekten de en büyüğüdür. sazına tamburlama denilen bir düzen vermiştir. ama son bir iki yıldır türkülerin orjinalliğini bozarak okumaktadır ama olsundur yine de seviyoruz kendisini.
    2 ...
  46. 22.
  47. gerçekten eli öpülesi şahsiyet.*
    3 ...
  48. 23.
© 2025 uludağ sözlük