kardeşi sırf kendisinin eski eşiyle evlenmiş diye affetmiyormuş. kardeşi de niye ablasının eski eşiyle evlenmiş o da garip ama ablasının eski kocası ona da aşık olmuş olabilir. keşke ablasına danışsaymış 'abla senin eski kocan bana da aşık oldu, evleneyim mi' diye.
Bariz bir şekilde o zamanlar amerika'ya hakim olan 'disco pop' müziğin etkisi görülüyor. Yani modern talking ve benzerleri. bad boy blue gibi, sandra gibi.
amerika albümünde en sevdiğim şarkı şüphesiz 'akşamlar'.
asıl adı neşecan göktürk olan, 1 nisan, 1947, istanbul doğumlu, bir dönemin en çok dinlenen ses sanatçılarındandır. aranjman, arabesk, türk halk müziği, türk sanat müziği, türk pop müziği gibi türk müziği’ nin hemen hemen her dalında çok başarılı yorumları vardır. türkiye' de sayısız plak, kaset ve uzunçalar çıkardıktan sonra yetmişlerin ortalarında amerika’ ya yerleşip orada da birkaç albüm yapmıştır. yetmişli ve seksenli yılların bazı şarkılarını inanılmaz güzellikte yorumlamıştır, ‘orta şarkın altın bülbülü’ diye de bir lakabı vardır.
Bir başka stilim mi ne, ne karın ağrısıysa ona çıktı cuma akşamı.
Kendisini hiç dinlemem, tarzım değil müziği. Ama sesi olağanüstü. Yalnız ne kadar yaşlanmış, ne hale gelmiş, nasıl çökmüş.
Kendisi de farkında; sanki yıllardır kimse arayıp sormamış da ilk defa bu programa çağırmışlar gibi nasıl da mutlu oldu, nasıl da mütevazi, nasıl da sevindi ya. Resmen gözlerim doldu.
Allahtan sunucu seyircileri gaza getirdi, tanıyan tanımayan herkes ayağa kalktı, tempo tuttu, dans etti, bis falan yaptı; belki ömrünün son günlerinde (bu kadar çökmek hayra alamet değil) çok mutlu bir şekilde evine döndü.
Geçse de gençlik çağım diye bir şarkısını seslendirdi, kim bilir kaç kalbi kırık aşığın marşı olmuştur, ne güzel şarkıdır o öyle.
eşinin kendisini kardeşi gülden karaböcekle aldattığını öğrenince üzüldüğüm sanatçı.artık sevmeyeceğim,yağmur ağlıyor gibi efsane şarkıların sahibi, kulağa naif gelen güzel bir sesi vardır.
zamanında yeri göğü inletiyormuş sesi ile.
şimdilerde pek bir şey yapmıyor.
bi de kızkardeşi, eşi ile evlenmiş galiba. o yüzden hiç konuşmuyorlarmış. normal.