annemden bana bulaşan ve burnumu zaman zaman yakan, zaman zaman tıkayan, zaman zaman akıtan hastalık.
sıcak yaz günlerinde iç yakıyor, deli gibi susatıyor namussuz.
Kardeşimden bulaşmış olan hastalık.
Dün 2.günüydü semptomların yani en yoğun olduğu.
Ben sıcak çorba içmek yerine buz gibi biraları içtim gecenin körüne kadar... sigara da içtim tabii boğazım yarrak gibi şuan burnum da sızlıyo.
inşallah bu sabah çorba yapmak yerine votka yapmam...
Offff çok boktan bi virüs bu amk ciddiye alamıyo insan ne ateş var ne bişi. Boş boş burnum akıyo sızlıyo...
Nane, limon kabuğu, bir güzel kaynasın aman,
Ha ha ha ha ha içine hatmi çiçeği, biraz çörek otu katasın aman,
Ha ha ha ha ha hatta biraz tarçın, bir tutam zencefil aman,
Ha ha ha ha ha bin derde deva geliyor biraz daha sabret güzelim.
Ha ha ha ha ha hapşu!
Çok yaşa,
Sende gör,
Rahat ve iyi yaşa.
bi ara düşündüm burnuma bi santral falan mı kursam diye, bu kadar yoğun olunca, sümkürürken çıkacak olan enerjiyi bir şekilde değelendirme fikri geldi aklıma.
burun doğal afeti. sel tüm malları alıp götürdü. beynim yerinde duruyor mu merak ediyorum. acı şeyler yiyince içindeki tüm derdi tasayı döküyor valla. mendil yetmediği için bir rulo temizinden tuvalet kağıdı kullanıyorum. ben bu haldeyken sinüslerim de bayram ediyor tabi. ne tuhaf bir hayat yahu, birilerini ağlatan şey birilerinin mutluluğu oluyor.
Beyninizin varlığını kabul ediyorsunuz. Ama bir yandan keşke olmasaydı da ağrımasa dersiniz. Resmen felaket bir virüs tipi. Bu zamana kadar gormedigim bir tür. Resmen beynime izdrap çektiriyor.
şuan da yakalandığım lanet hastalıktır. burnumdan işiyorum resmen ve burnum kıpkırmızı oldu dokunamıyorum bile. hapşırırken iskeletim dağılacak gibi hissediyorum ne iğrenç bi hastalıksın be. sabahı nasıl edecem onu düşünüyorum.
son 2 günümü rezil eden hastalıkımsı. ayda yılda bir sinemaya gidecektim, film boyunca burun çekmeyeyim diye vazgeçtim ondan da.
işi tuhafı bu kadar sefil bir hastalığın tedavisi yok. ulan yıl oldu 2016 bulun bir tedavi.
baş ağrılı, gözler yaşlı, burun akıntılı, kulaklar tıkalı, ellerim bom boş yüreğimde bir sızı...
etraf tuvalet kağıdı bobini ve kullanılmış peçete kaynıyor. sefalet içerisindeyim.
edit: ulan bir de tam sümkürürken, sağ kulağımda hani balonun ağzını çekersin ya havasını verirken böyle "fffiiiyüüüüvvvvv" diye bir ses gelir, aha aynısını duyuyorum. artık kaç sümkürmeden sonra beyin kulağımdan gelecek yazarım.
Aileden uzakta,bir başına okumaya çalışıyorken başına geldiğinde anne çorbasını,nefret ettiğin o nane limon çayını içmen için ısrar etmesini özleten illet.
bir kaç gün hayattan tad almaya dair hiç bir şey bırakmaz. ne yemek yiyebilirsin ne dışarı çıkabilirsin ne işe gidebilirsin. sürekli uyumak istersin. çaresi olmayan hastalıklar içindedir. öldürmese de bir kaç günlük bitkisel hayata sokar.