Neyzen Tevfik, Osmanlı'nın çöküş yıllarında nazırların (bakanların) kötü huy ve soylarını hicvettiği için defalarca Saray'a jurnallendi, tutuklandı, takip edildi, bir süre ülkesini terk etmek zorunda bile kaldı.. Örneğin, 1908 yılında bir tiyatro temsilinin yasaklanmasını hiciv yoluyla protesto etmesi de tutuklanma nedenlerinden biriydi...
Neyzen Tevfik, çok içki de içti, çok dağıttığı da oldu ömrü hayatı boyunca. Hatta, Bakırköy Akıl Hastanesi'ne de yattı ama her dönem yazdı, ney üfledi ve üfledikçe ağlattı. Bir filmde rol de aldı, plaklar da yaptı, çokça besteler de üretti. Ve 1953 yılının bir Ocak günü öldüğünde, mezarı başında çoğu öğrencileri olan neyzenler, ellerindeki aleti hüzün ve gözyaşı içinde üflerken, Alman Dresden Radyosu'nda ünlü besteci Kurt Strigler'in onun için bestelediği bir eser çalınıyordu...
Kendini de anlattığı bir şarkının sözleri :
"Gitti gelmez gönül virane kaldı
Ne sabra mecal ne takat kaldı
Yadınla teselli bahane kaldı
Üç beş gün ömür var, daha ne kaldı
Gitti gelmez gönül virane kaldı..
Bana Bekri diyorlar, mestim ezelden
Badeyi doldurup verin tez elden
Anlamam kadından, kızdan, güzelden
Talihime bakar bakar ağlarım.."
"Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus! dediler
Künyeni almak için, partiye ettim telefon;
Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler!"
Üstat maddi olarak çok zor durumda kalmış. Bunu öğrenen varlıklı bir dostu yardım kabul etmediğini iyi bildiği neyzen'in yolunu gözlemiş. Neyzen geçtikten sonra cebinden elli liralık bir banknot çıkartarak arkasından koşup Yetişmiş.
- üstadım az önce yanımdan geçerken bu parayı yere düşürdünüz.
Bir paraya bir de dostuna bakan neyzen parayı yavaşça cebine koyduktan sonra.
+ üzülmeyin sevgili dostum o yere düşen benim param değil sizin altın kalbinizdir.
Devr-i istibdadda söz söylemek memnu idi.
Söyler isen ağlatırlardı ananı.
Şimdi devr-i hürriyetteyiz, kaide değişti.
Önce söyletirler, sonra ağlatırlar ananı.
şu taşlamanın atfedildiği kişilerden biri. diğeri de eşref.
Şana şöhrete, paraya pula tamah etmemiş kimsenin adamı olmamış, zehir gibi dile, kıvrak zekaya, mangal gibi bir yüreğe sahip insanoğlu. Yeri hala dolmamıştır, keşke kendisiyle tanışma şansım olsaydı dediğim nadir insanlardan.
--spoiler--
deli gönül, neyi özler durursun?
Acınacak dostun, cananın mı var?
Dünya yansa yorganın yok içinde,
Harap olmuş evin, dükkânın mı var?
--spoiler--