neyzen tevfik

entry668 galeri28 video2
    72.
  1. sikeyim kalp dinini kahpe gavur avrupanın
    onu ıslah-ı adalet diye hakim yapanın
    vatikan'daöperken götünü kart papanın
    ararım aslını incil'e gönülden tapanın.. **
    8 ...
  2. 73.
  3. rakı içilesi insan.
    yanılmıyorsam mezarı da kartaldadır.
    5 ...
  4. 74.
  5. vakti zamanında Mehmet Akif Ersoy ile sıkı dost olan, tasavvuf ehlinden meyhane ehline yatay geçiş yapmış alkolik insan.
    3 ...
  6. 75.
  7. zamanın başbakanına

    ey peker ey peker
    beş lira oldu kesme şeker
    bu işler böyle giderse
    tarrak döner bu teker

    şeklinde giydirmiş büyük adam. ağzında küfürün çok yakışıklı durduğu şair baba.
    10 ...
  8. 76.
  9. "türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti.
    yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti."
    3 ...
  10. 77.
  11. "türk milleti gariptir, her lafı kaldırmaz
    ibne dersin kızar da sikersin aldırmaz." dizelerinin sahibi.
    *
    6 ...
  12. 78.
  13. rakıyı sevdiren şairimizdir. nüktedan şiirlerde üstüne bir usta daha gelmemiştir.
    3 ...
  14. 79.
  15. hemşerimiz olur kendisi. bafra kolaylı olduğunu duymuştum.
    3 ...
  16. 80.
  17. bir gün camide vaazını dinlediği hoca cemaate şöyle der:
    -cennette çok güzel huriler olacak istediğinizi yapabileceğiniz.
    üstad hemen sorar:
    -peki şarap da olacak mı cennette?
    hoca sinirlenir:
    -bre zındık. sen cenneti meyhane mi sandın?
    ve ayar gelir:
    -ee az önce sen kerhane yaptın*.
    39 ...
  18. 81.
  19. 1930'larda istanbul Belediye'sinin bağladığı yardım aylığını saymazsak Neyzen'in düzenli bir geliri hiç olmaz. Neyzen Tevfik'in söylenceleşen yaşamı 28 Ocak 1953'te son bulur. Cenaze namazı Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camii'nde kılınır. Caminin avlusundan taşan kalabalık; ana caddeleri, kahveleri, yolun karşısında ki Barbaros Bulvarını doldurur. Memurların, profesörlerin, ileri gelenlerin yanı sıra kılıklarına çeki düzen vermeye çalışmış sarhoşlar, sokak serserileri ve bin bir çeşit insan bir arada uğurlarlar Neyzen'i bilinmeyene. Kim bilir belki de hiçlikten hepliğe..

    Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
    Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
    Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca,
    Kürsî-i liyakat pezevenk, puşt olanandır!

    ****

    Gözünü aç daha meydan var iken,
    Dizginin canbaz elinde Neyzen!
    Girmedim ya kapısından baktım,
    Cennet'i at pazari sandim ben.

    VARLIĞIM

    Ruhuma sunduğun mukaddes günâh,
    Kanımda ateşten bir şarab oldu.
    Sevdânın şimşeği çakınca gönlüm,
    Nağmesi alevden bir rebab oldu.

    Gökyüzü yıkıldı, yıldızlar söndü.
    Güneş hiç doğmadı, ay geri döndü,
    Kâinat kayboldu hiçe büründü.
    Aşkınla başkası hep harab oldu.

    O hırçın hayâlin ey sarhoş melek,
    Serencâm besteler bana gülerek,
    Son gece verdiğin zehirli çiçek,
    Hicrânlar şerheden bir kitab oldu.

    Vefâsız tali'im bir kara kaya,
    Yalvardım, söylettim bu sırrı naya,
    Varlığım yok oldu gün saya saya,
    içinden çıkılmaz bir hesab oldu.

    GELDiM

    Dudağında yangın varmış dediler,
    Tâ ezelden yayan koşarak geldim.
    Alev yanaklarını sarmış dediler,
    Sevda seli oldum, taşarak geldim.

    Kapılmışım aşk uğruna bir kere,
    Katlanırım her cefâya ve cevre,
    Uğraya uğraya devirden devre,
    Bütün kâinatı, aşarak geldim.

    Yapmak, yıkmak senin bu gamlı ömrü,
    Ben gönlümü sana verdim götürü.
    Sana meftûn olduğumdan ötürü,
    Sarhoş oldum Neyzen, coşarak geldim.

    BiLiR

    Hakikat çıkmazı şu kahbe dünya,
    Bu çok kısa yoldan dönenler bilir,
    Bu yolun sırrıdır fırsatlar, sevda,
    Tutuşup parlayıp sönenler bilir.

    Aldana aldana gevredi dinim ;
    Kalmadı düşmana, feleğe kinim ;
    Doğruyu söylersem çarpar yeminim ;
    Bu cengi, pusuya sinenler bilir.

    Durma sor halini, hastanın, sağın ;
    Tabii solacak gülleri bağın ;
    Hayatın içini, kara toprağın
    Üstünden altına inenler bilir.

    Geniştir, ölçülemez hayalin çölü ;
    Karşımda her diri söylenen ölü ;
    Çok güçtür geçmesi bu sakar gölü ;
    Dümensiz gemiye binenler bilir.

    ÇOK ŞÜKÜR

    Deli gönül, neyi özler durursun ?
    Acınacak dostun, cânanın mı var ?
    Dünya yansa yorganım yok içinde,
    Harap olmuş evin, dükkânın mı var ?

    Hatır, gönül bulamazsın birinde.
    Dama dedi dişisinde erinde,
    Vatan dedikleri yangın yerinde,
    insanlığa hâlâ imânın mı var ?

    Nene yetmez senin şu kuru kaval
    Pîr aşkına sıkıldıkça durma, çal.
    Maltadaki kurnazlardan ibret al,
    Paran mı var, bağın, bostanın mı var ?

    Sana giren çıkan nedir be dürzü ?
    Be Allahın nümunelik öküzü
    Ben mi yuttum on dört bin okka düzü,
    Bekri Mustafa'dan fermanın mı var ?

    Ne uymazsın zamaneye be domuz ?
    Kırk senedir... ne verdin omuz.
    Nâzır olmuş desem sana istakoz,
    Reddedecek kılıç, kalkanın mı var ?

    Çünkü neden ? Dalyanın yok, ağın yok,
    Bir tek hamsi kızartacak yağın yok.
    Ocağın yok, dalın yok, buğdayın yok,
    Yoksa Gökalp gibi Tûran'ın mı var ?

    Uyanmadın gitti, dalgın uykudan,
    Sana ne be âlemdeki kaygudan ?
    Dem vurursun siyasetten duygudan,
    Beynelmilel bir imtihanın mı var ?

    Feylesof'um dedi herif, pap çıktı,
    Nâzır oldu, saman sattı sap çıktı.
    Reçete şurup yazdı, hap çıktı,
    Yutmayacak yoksa, âyanın mı var ?

    ispermeçet zade (1), Kirpi (2), Pehlivan (3)
    Yanaşması, o bayraklı Kahraman
    Sadrazamlar içinde en düztaban (4)
    imzacılar başı Mervan'ın mı var ?

    Çal nayını, ferahnâkte ver karar,
    sikin nazır taşşakların müsteşar.
    Kumda oyna çöp batmasın âşikâr
    Düşünecek senin zamanın mı var ?

    Kendi cihanında bak sen keyfine,
    Kulak asma halkın hayfa-hayfine.
    Tamburuna, kemânına, define
    Sen de katıl, neyde noksanın mı var ?

    Şu kırk yıldır senin daran alındı.
    Suratına yüz bin kara çalındı.
    Nasıl olsa şu bokluğa dalındı
    Neyzen'den de büyük isyânın mı var ?

    1921

    (1) Ali Kemal
    (2) Refik Halit Karay
    (3) Kadri
    (4) Damat Ferit Paşa

    BE HEY DÜRZÜ !..

    ne ararsin tanri ile aramda!...
    sen kimsin ki orucumu sorarsin?
    hakikaten gözün yoksa haramda
    basi açiga niye türban sorarsin?

    raki, sarap içiyorsam sana ne.
    yoksa sana bir zararim, içerim.
    ikimiz de gelsek kildan köprüye,
    ben dürüstsem sarhosken de geçerim

    esir iken mümkün müdür ibadet?
    yatip kalkip atatürk'e dua et.
    senin gibi dürzülerin yüzünden,
    dininden de soguyacak bu millet

    isgaldeki hali sakin unutma.
    atatürk'e dil uzatma sebepsiz.
    sen anandan yine çikardin amma
    baban kimdi bilemezdin serefsiz.
    9 ...
  20. 82.
  21. bir rivayete göre bir gün mehmet akif buna zorla söz verdirmiş bir daha meyhaneye adım atmayacağına dair. neyzen de tamam demiş "bir daha meyhaneye adımımı atmayacağım." ve ertesi gün meyhaneye bir hamal tutup, sırtındaki sepete binerek gitmiş. mehmet akif "hani bir daha adım atmayacaktın söz vermiştin deyince de "adım atmayacağıma söz verdim ve de atmadım. bak sepetin içindeyim" demiş.
    8 ...
  22. 83.
  23. Fahreddin Kerim Gökay 'ın arkadaşı.
    2 ...
  24. 84.
  25. bakırköy akıl hastanesinin bir odası onun için ayrılmıştı. istediği zaman gelir kalırdı. ney'le çocukken tanıştı ve ona aşık oldu. yaşadığı kasabada yine çocukken bir gün çalgı sesleri duydu ve sese doğru koştu. isyancı oldukları söylenen kişilerin kesilmiş başları elinde olan kasabalılar yürümekteydi. içinde derin yaralar açan bu olayı hiç unutmadı.
    önce izmir mevlevihanesine girdi sonra istanbul'a geldi. hiç susmadı, eleştirleri nedeniyle defalarca sorgulandı. 1903 yılında istanbul'u terk etti ve mısır'a kaçtı. mısır'da neler yaşadığı ise bir sır olarak kaldı. II meşrutiyetin ilanıyla önce izmir'e oradanda istanbul'a geldi. ölümü ise çoğu kişinin yapamayacağını yaptı. cenaze törenine bilimadamından sarhoşuna, devlet adamından keşlere kadar herkesi buluşturdu.
    3 ...
  26. 85.
  27. dudağında yangın varmış dediler,
    ta ezelden yayan koşarak geldim.
    alev yanaklara sarmış dediler,
    sevda seli oldum; taşarak geldim.

    kapılmışım ak oduna bir kere,
    katlanırım her bir cefaya, cevre
    uğraya uğraya devirden devre
    bütün kainatı aşarak geldim.

    yapmak, yıkmak senin bu gamlı ömrü.
    ben gönlümü sana verdim götürü.
    sana meftun olduğumdan ötürü
    sarhoş oldum Neyzen, coşarak geldim.
    2 ...
  28. 86.
  29. gelmiş geçmiş en iyi alkol tüketicilerinden biridir.
    6 ...
  30. 87.
  31. küfürü sanatsallaştıran insan. "bir küfür ne kadar güzel olabilir ki?" diyenler için bende "neyzen ederse çok güzel olabilir" derim.
    6 ...
  32. 88.
  33. küfürün en çok yakıştığı insan.
    bu kuşaktaki temsilcisi de can yücel'dir.
    10 ...
  34. 89.
  35. turkce rap şarkıcısı ceza'nın en çok okuduğu şairdir kendisi.
    4 ...
  36. 90.
  37. öncelikle: (bkz: okumadan eksi vermek)

    biyoloji bilgisi yetersiz adam. şöyle açıklayalım efendim;

    işgaldeki hali sakın unutma
    atatürk'e dil uzatma sebepsiz
    sen anandan yine çıkardın amma
    baban kimdi bilemezdin şerefsiz.

    işte tam olarak bahsettiğim şey son iki satır için geçerli. bu insan evladı, potansiyel insan yavrularını analarının karnında hazır ve nazır şekilde bekleyen şeyler sanıyor olmalı ki herhangi bir adamla ilişkiye girince pört efekti eşliğinde çıkacak 9 ay 10 gün sonra bu bebek. yani aslında orda ama tek beklediği annesinin bir erkek tarafından mikilmesi mi? şöyle ki kendisinin annesi babasıyla değil de bir başka adamla ilişkiye girmiş olsaydı, doğacak çocuk neyzen tevfik olmayacaktı. başka bir adam/kadın olacaktı. kısacası kendisi benim gözümde sadece bir takım zevata yaranmak peşinde olan şakşakçı tayfasının sadece bir parçası.

    ayrıca eleştirecek başka şeyini bulamadın mı diyenlere peşinen anlatayım ki bu hatasını gördüm bunu eleştirdim. rte'nin matematik bilgisi nasıl eleştiriliyorsa, ben de bu insan evladının biyoloji bilgisini beğenmedim, eleştirdim. son olarak da mevzubahis dörtlüğün ilk iki mısrasına kesinlikle katıldığımızı söylemeye de gerek yok sanırım. ha yok siz neyzen tevfik fanatikleriyseniz eksileyin canlarım. üzülmem yani.

    edit:okusaydın bari be.
    19 ...
  38. 91.
  39. 'memleketin tum i.neleri mekteb-i sultani'ye. ah mudur olsam topunu s..erim tek saniyede' sozunun sahibi buyuk usta.
    8 ...
  40. 92.
  41. samsun bafra'lıdır. soy adı bafra'nın kolay köyünden peydah olmadır. hemşerimdir.
    5 ...
  42. 93.
  43. buradan huseyni taksim'ine ulaşabileceğiniz zat-ı muhterem.


    not:bir yorum bile yazmamışlar.
    edit:Yazmışlar bi tane.
    8 ...
  44. 94.
  45. Neyzen Tevfik bir aralar bitirimhanelerin birine dadanmış..
    Bitirimhane gizlice içki, esrar içilen kumar oynatılan yerlere derler ki komple yiğit yatağıdır..
    Gece yarısından sonra bitirimhaneye gelir, köşeye sarılı postuna oturur ney üflermiş.. Oradaki bitirimler de o ney çaldığında kumarı neyi bırakıp hislenerek dinlerlermiş..
    Üstat yorulduğunda bazıları usulca yanına sokulur, gönlünden kopan ufak bir parayı postunun altına iterlermiş..
    Bir gün bir gariban yanına sokulmuş.. “Neyzen baba..” demiş..
    “Bende para yok ama sana şu biti hediye etmek istiyorum.. Bakıyorum çok kaşınıyorsun.. Bu bit seni rahatlatır..”
    Böylece Yeşil Kâbe Biti’ni usulca Neyzen’in koynuna bırakmış..
    Şair o kadar mutlu olmuş ki o bitirimi her gördüğünde “Allah senden razı olsun..” deyip minnetini göstermiş..

    kaynak:selahattin duman
    6 ...
  46. 95.
  47. hakkında anlatılanlardan biri de şudur :

    neyzen bir gün cebinde yüklü bir miktar para ile yaşadığı sokağa gelir. elinde şarabı köşesinde otururken etrafına toplanan köpeklere dikkatlice bakar. aklına geleni yapmaktan geri kalmaz tabii. hemen uzunca bir ip bulur ve ipi parçalara ayırır. ardından cebinde ki her bir banknotu her bir köpeğin kuyruğuna sıkıca bağlar. sonra oracıkta uyur. sabah uyanınca, parayı gören insanların deli divane köpeklerin peşinden koştuğunu görür. şarabından bir yudum alıp içini çeker: para için itin bile peşinden koşarsınız siz!...
    9 ...
  48. 96.
  49. laf sokacam derken s.çıp sıvamış üstad. üstad, çünkü iyi bir şairmiş(kafiyeli şiirler yazmış). sıçıp sıvamış, çünkü yaptığı şey sadece laf sokmak. elle tutulur bir fikri yok; sadece laf atmış, laf sokmuş, küfür etmiş...
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük