insanın içinden bir şeyler koparıp götüren ses. sözcük. boşvermişliğin iletiliş şekli. yapma bunu. yapma be evladım, yapma sevgilim, yapma annem, yapmayın canlarım. neyse demeyin karşınızdakine. "neyse" üzer, gözlere boyun eğdirir. kaldırmalı bunu dilden, sözlükten, kullanımdan..tarihini silmeli, yok etmeli. varlığı inkâr edilmeli. unutulmalı.
Nefret ettiğim bazı kelimeler var. Kullanmaktan ısrarla kaçındığım. Fakat ne kadar kaçınsam da ister istemez hatta bazen sık sık konuşmalarımda yer verdiğim. Belki de bu yüzden sevmiyorum bu kelimeleri. Sevmediğin şeylerden uzak durursun, zamanla unutulur gider. Eğer uzak kalamazsan, dahası her an burnunun dibinde görürsen sevmeme hali nefrete dönüşür, uzak bir ihtimalle de takıntıya. Bunlar genellikle anlamı muğlak olan kelimeler. ifade etmek bir yana bir de karşı taraftan bu sözler gelirse nefret asıl anlamına kavuşuyor. Bu ikisi aynı 5 harf listenin bir numarasında. Bundan daha muğlak bir ifadesi olan başka bir kelime var mıdır acaba? Neyse... Neyse ne? Neyse genel olarak şu 3 şekilde kullanılıyor;
1- Müdahil olamayacağı konudan yan yola sapıp mevzuyu değiştirmek
2- (Bazen olgunluk belirtisi olarak) Affedici anlamlar yüklemek
3- Söyleyeceği sözler olmasına rağmen konuşmayı sonlandırmak
Kabul etmek gerekir ki değil 3, 333 madde bile yazılabilir, e başta dedik kelime muğlak, elden ne gelir, fakat genel hatlar bunlar. Bu 3 maddenin bile birbirine ne kadar da yakın anlamlar içermesidir aslında beni bu kelimeden soğutan.
Aynı başlıkla Haydar Ergülen de bir yazı yazmış zamanında. O yazısında benim 2. maddede belirttiğim anlamına değinmiş.
"'Neyse' demek iyidir, 'bu da geçer' demek gibidir, geçmez, herkes bilir geçmediğini, geçmiş gibi yapılır. Bazen 'gibi yapmak' da iyidir, bazen öyledir, bazen geçer, hiçbir zaman geçmez. insan 'neyse' demeyi hayli geç öğrenir, belki de geç değildir, tam vaktindedir."
Böyle giriş yapmış yazısına. Benimse takıldıklarım 1 ve 3. maddeler. Çünkü birbirleriyle taban tabana zıt anlamlar içermekte. Acaba dile getirmek istediği başka şeyler mi var? Yoksa tamamiyle konuya ilgisizliğinden mi etmiştir bu lafı. Bazense Funda Arar'ın şarkısındaki gibi;
-----------------------------------------
Boşver zaten hayat beni hiç anlamadı ki
Boşver zaten ne söylesem, neyse...
-----------------------------------------
Böylesine her şeyi özetleyen, yerine sayfalarca yazılsa da aynı anlamı vermeye yetmeyecek kadar anlamlı. Aslında karışıklığı meydana getiren bu 5 harf 2 hece'nin yazılı hali. "Neyse" eğer dilden döküldüyse mutlaka mimiklerle de kendini anlatır. "Boşver zaten ne söylesem"den sonra derin bir nefes alınıp, verildikten sonra "Neyse" çıkıverir ağızdan. Budur önemli, anlamlı, "Neyse ne?" sorusuna verecek bir cevabı olan. Bazense sadece zaten gereksiz olan diyaloğu farklı mecrâlara sürükleyip vakit öldürmeye devam etme isteğidir. Yazarsın, yazarsın... Sonunda sorunu sorup karşı taraftan yanıt beklersin. Belki sen açık açık soramadığından, belki de karşıdaki dilin inceliğini, sözlerin alt anlamlarını düşünmediğinden kimine göre alelâde sayılabilecek bir ifade belirir ekranda. Sonrasında imleç boş mesaj kutusunda yanar, söner, yanar, söner... Ne cevap vermelisin? O anda ulvi 5 harf düşer akla, "Neyse". "Neyse, blablabla". Gerisi gerçekten önemli değildir. O "Neyse" ile zaten beklenen cevabın gelmediği, bir önceki satırların zerre kadar öneminin olmadığı, hiç olmadığı kadar açıkça ortaya konmuştur. Kırılma noktası burada olur zaten. Ses yok, mimik yok. Bu "Neyse" hangisi acaba? karşıya hangi anlam iletildi, bunu kestirmek çok zor hatta daha fazla karşıdaki insan ile alakalı. "Neyse..." iç çekişin yazılı hali gibi. Ah bir sorulsa "Hayırdır?" diye, dökülmez mi dilden o ana kadar "Neyse"nin ket vurduğu tüm duygular, tüm düşünceler. Ama genelde olmaz bu. Benzetmede hata var mıdır bilmem ama adeta yaptığınız blöfü görmezler, sizi "Neyse"nin tüm karanlığına sahte geçiştirme isteğinizle birlikte gömerler. "Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil" karmaşasının ilk halkasıdır "Neyse". "Keşke"nin hemen öncesi. Tesiri olsun olmasın, neyse dememek, geçiştirmemek, boş vermemek lazım. Gönül böylesine hakikaten razı olmuyor, olmayacak da...
kanımca zuhal olcay ın daha güzel yorumlamıştır bu şarkıyı. zira bakıldığında şarkı ayakları yere basan bir kadının hikayesini anlatıyor ve zuhal olcay ın kendinden gururlu sesi pek bir yakışmış şarkıya.
"ben büyük aşkların kadınıyım,
kimler geçti ayaktayım, sen de mi duracaktım?
boşver gitsin
artık kurşunlara diziyorum yalan aşk oyununu
duvarlara yazıyorum sonunu bitsin"
Aşk öylece, hazırolda
Durup ne seni ne beni beklemez ki
Biraz yürek biraz çaba
Ve gözün kara olmalı
Bir büyük can pazarı aşk
Sapasağlam çıkmalı
Hiç korkaklık dinlemez ki. fundacığım o kadar anlattın da anlamadı dimi nefesini boşa tükettin neyse. . .