sayıları daha fazla, hem de çok daha fazla olan bir grup vardır. "herhangi bir şeyi protesto etmekten korkanlar grubu"... bunlar her protestoyu "saçma", her protestocuyu da "neyi protesto ettiğini bilmeyen" olarak sınıflandırmaya yatkındır. psikolojik bir hadise. herhangi bir protestoda ilk tepki; "ilgilenmiyorum" olur. bu cevabı verebilecek durumda değilse, herkesin ilgilenmek zorunda olduğu bir konuysa; "neyi protesto ettiğinizi bilmiyorsunuz" der. neyin protesto edildiği ayan beyan ortadaysa; "sanki protestoyla bir şey değişecek" der. protestoyla bir şey değişiyorsa; "benim işim var ya, teyzem öldü" der... hepsi refleks cevaplardır bunların. çünkü korkutulmuştur. yıllardır bu memlekette "oğlum/kızım sen olaylara karışma" refleksiyle büyütülmüştür nesiller. g.tünden korkan, silik, ezik bir gençlikle dolup taşmıştır anfiler, kampüsler, yurtlar, sözlükler...
neyi protesto ettiğini bilmeyen kazma tehlikelidir. ama hiçbir şeyi protesto edemeyen ezik, acınasıdır...
çok boş zamanı olup, sabahları seda sayan'ı, öğlenleri evlendirme programlarını, akşamları da çoğu gerizelılara hitap eden dizileri izleyip, bu adamlar neden isyan ediyolar denmesi normaldir.
neyi mi protesto ediyolar? gününün sadece 20 dakikasını gazetelere, köşe yazılarına üstten bakarsan anlayacağın şeyleri. ama sen yine protesto edemezsin be sallabaş oğlum, wow'a lol'a bakarsın onun yerine.
kendi çağırmadığı adamın okuluna gelmesini protesto ediyor olabilir mesela. zira türkiye de nedense üniversite heyetleri sürekli siyasileri çağırıyor, yahut siyasiler üniversiteleri politik arenanın bir parçası sayarak gövde gösterisinde bulunuyor.
ben de parti ayırt etmeksizin hiçbir siyasiyi kendi üniversitemde istemem, ve taşlı sopalı hareketleri tasvip etmesem de başkalarının da üniversitelerini gövde gösterisi olarak gören siyasileri ya da kendi adlarına onları çağıran yönetimlerini protesto etmelerini gayet iyi anlıyorum.
bunu anlamayana da saygı duyarım elbette; particilik suç değil.