genelde ilkokula giden öğrencilerin öğretmene bir şeyler anlatmaya çalışırken sarf ettikleri kelime. heyecanlandıkları için ne söyleyeceklerini unutan bu kardeşlerimiz araya bolca bu kelimeyi serperek hasta ederler adamı.
for example:
öğretmenim ben, neydii, nöbetçiyimde hocam ben soyunma odasında, neydi, soyunma odasının anahtarını alabilir miyim?
varlığı kabul edilse de tam olarak ne olduğu yüreklerde dillenemeyenlerin insanda bıraktığı izlerin sorgusu yapılırken kullanılan kelime.
neydi dersin bir anda yanından geçtiğini sandığın gerçekte hiç mi hiç görmediğin ama varlığını bildiğin karaltıya. neydi? neydi o? cevabı yoktur ama varlığı bilinir işte. aşkın çok daha ötesindeki bir zamana akıp giderken, çevrenizde gördüğünüz ama hiçbirine bakmadığınız insanlarla ilgili sorudur bazen neydi??
herkesten ve her şeyden kaçarak açıldığınız bir açık denizde yüreğinizi size bırakmayan ve elinden de hiçbir zaman kurtulamayacağınızı bildiğiniz bir sihrin adını sormaktır. kendinizi herkeslerden iyi tanıdığınız zamanlarda bile sizi sizden koparan, sizi dağıtan kahreden ama yine de ateşinden vazgeçiremeyen şeyin varlığına sorgudur...
neydi?????
neydi içimizde saklaya saklaya küflendirdiğimiz, ortaya çıktığında da kaçacak yer bulamadığımız usul usul yanan korun adı?
neydi tam bozacakken her şeyi, ani bir sesle duruşunuzun sebebi? neydi bu kadar derinlerden bize ulaşabilen, kendini bileni bile kendine yabancı kılan?
insanı soyup soğana çeviren,insanı çırılçıplak olmaktan bile utandırmayan neydi?
elinizi her uzatışınızda boşluğu yoklamadan yürüyen bir ama gibi hissedişinizin sebebi neydi? arabanıza her binişinizde dikiz aynasından gördüğünüz arka koltuktaki kimdi? bir kere varolup sonrasında yok olan ama sizin bilmediğiniz bir durgunlukla beklediğiniz miydi? neydi insanı kendine getiremeyen ve kendinden alan bu ilaçsız sakinleştiricinin adı?
yolun tamamını belirlemeyip yolun ayrımlarını bize sunan kader miydi? neydi? biz yaşadıklarımızın sahibi değilsek yaptıklarımızdan sorumlu olan kimdi? ne hakimim ne çaresizim dediğimiz bir hayata çeken bizi neydi?
kalbinizi ziyaret etmekle kalmayıp orada ömür boyunca kalmayı kafasına koymuş bir yolcunun yolunu size çevirip size bağlayan kader miydi? neydi başladığınız cümleleri dilinize söyletmeyen, elinize yazdırmayan yüreğinize söz geçirmeyen??
hayat bir kurallar bütünü müydü?insan kuralların dışına çıktığında hep mi taşlanmalıydı? iyi bir yürek de hatalı bir yolda gezinemez miydi? neydi insan yapan bizleri? kurallar mı yoksa yüreğimizde beslememiz yasak da olsa beslediğimiz uçmaya niyetsiz kuşlar mı?????
sorguladığımız, yargıladığımız ve ayıpladığımız her cümlemiz dönüp dolaşıp bize nasıl gelirdi? dilimizin ecrini bize çektiren neydi? yönünü bilmeden yürümek kimlerin işiydi,onlara bu gücü veren neydi?
her başladığımızda yarım bırakıp kaçtığımız en sonunda kaçacak yer kalmayınca yarım olarak yaşamayı kabul ettiğimiz bütünlük neydi?
vakit çok geç olmadan tası tarağı toplayıp gidememek, olduğun yere görülmeyen altın çivilerle çakılmak,durmak, kalmak, sarmak, kıvranmak ve her şeye rağmen kanamadan yaşayabilmenin sırrı neydi???????