Bir genç ney öğreniyor, gönülleri, ney gibi ateşte yakarak dağlıyordu.
Babası, bir çok kere ona bağırıp çağırmış, hiddetlenerek neyini ateşe atmıştı.
Bir gece, oğlu ney üflerken babası dinlemiş, neyin sesi adamcağıza dokunmuş ve kendinden geçmişti.
Babası, bu hale düşünce şöyle dedi:
Ben, neyi bir çok defa ateşte yaktım, lakin bu sefer, ney beni ateşte yaktı.
bir şiirin fon müziği, mevlana şems hayranlığı ve bir arkadaşımın ısrarları ile başladı ney tutkum. alır almaz üflememek için epey mücadele ettim otobüste denemeyi bile düşündüm. bir an önce eve gidip denemek için nasıl bir koşuşturma içine girdim bilemezsiniz. ney e gönül verene ney de aynı şekilde karşılık veriyor. bir iki üfleme de ses çıkarmakta bana hediyesi oldu. bir aydır uğraşıyorum her yeni seste neye bir kez daha aşık oluyorum. iyi ki hayatıma aldım seni, ey sevgili...
evimde her daim yankılanan dünyanın en güzel sesini çıkaran müzik aleti.. yeri gelir hüzünden hüngür hüngür ağlatır,yeri gelir içinizi huzurla kaplar,bayramda yeni kıyafetlerini giymiş çocuğa dönüştürür.. ney nefes, nefes ise hayattır...
son bir kaç gündür beni etkisi altına alan enstrümanın adı, hatta bir enstrümandan çok daha fazlası sanki o aletten çıkan sadece bir ses değilde ruhunuza dokunan bir el gibi. bu zamana kadar nasıl mahrum kalmışım böyle bir güzellikten diyor ve bu harikulade enstrümana ve onu hakkıyla üfleyenlere saygılarımı gönderiyorum.
babamın neyzen bir arkadaşının şahsıma hediye ettiği enstürman. ancak, bu konuda o kadar yeteneksiz çıktım ki 2 yıldır anlamlı bir ses çıkarmayı başaramamış bulunmaktayım.
alırsın eline ses çıkartmaya çalışırsın, bir süre sonra burnun karıncalanır, göz damarlarındaki zonklamayı hissedersin derken gözlerin kapanır. gözlerini açtığında anneni görürsün seni kendine getirtmiştir. yattığın yerden doğrulursun ve neyini eline alıp tekrar üflemeye başlarsın.
neyin nefesini dinlemek; sizi hüzünlendirebilir, ağlatabilir de, içinizde bir hoşluk oluşturabilir de... fakat ondan bir şey almamız lazım, ondan bir şey algılamamız lazım. hz. mevlana: ''dinle ney'den'' demiş...
ney nefesini duyduğunuz anda ben de üflemek istiyorum dersiniz; fakat göründüğü kadar kolay olmuyor üflemek. hisli olmanız gerekiyor, ney'e gerçekten değer vermeniz gerekiyor. içtenlik burada çok önemli... sabretmek burada çok önemli...
ney'e başlamadan önce üfleyip, nefesi çıkarmak istedim, ''eğer yapamazsam ney alıp da üflemeyeceğim; sadece o muazzam ney nefesini dinlemek ile yetineceğim.'' dedim. ve ırgandı köprüsü'ne doğru yola koyulduk sevgili tıpçıyla. ney'i alacağımız hocanın yanında başladım üflemeye. bir üfledim, iki üfledim, üç üfledim... ağladım, sinirlendim, bir ara ney'i bırakıp gitmek istedim; fakat dışarıda da yağmur yağıyordu... gidemedim, tekrar denedim: bir üfledim, iki üfledim, üç üfledim... yine sonuç yok... ibrahim benlioğlu'na dedim ki:''hocam, acaba ney'de mi bir sorun var?'' hoca güldü tabii, genelde üfleyip de sesi çıkaramayanlar bu bahaneyi uyduruyor... ''acaba ney'de mi sorun var?''
her neyse, fakat ben inatçıydım ve kesinlikle bunu başarmalıydım.
ney nefesini çıkarmıştım; fakat saat beşe geliyordu biz oraya gittiğimizde ise saat birdi. insanlar bir ay boyunca ney nefesini çıkarmak için uğraşıyorlarmış; bazen daha uzunda oluyormuş bu süre... bazı arkadaşlarım da üflemek istediler hatta gidip ney alıp kursa başlamak istediler, özendiler; fakat ben durumu onlara izah ettikten sonra sadece dinlemek ile yetinmek istediklerini dile getirdiler...
işte bir hevesle başladım ney'e sonrası geldi tabii, sadece öylesine bir heves değildi bu... onu özenle koruyup, saklıyorsunuz, değer veriyorsunuz. bir başkası ben de deneyeyim mi deyince yüreğinizde bir burukluk peydah oluyor, onu bir başkasının elinde görmek istemiyorsunuz, bir başkasının nefesinin onun duvarlarına çarpıpta bir başkasının nefesini çıkarmasını istemiyorsunuz... anlayacağınız o sizin en kıymetliniz oluyor.
ve üflerken niyetiniz çok önemli ne niyet ederseniz tecelliyatta o doğrultuda vuku bulacaktır.
ney bir sopa edasıyla tutulmamalı, tutulmaz; bu bir edepsizliktir.
ve ''en önemlisi de ney çalınmaz, üflenir.''
mesela mevleviler eüzü besmele çekip üç sefer öperler. ney'i kendi uzvundan bir uzuvmuş gibi görürler ve hz. ney derler zaten. hz. ney. tabii bunlar toplum içerinde sonradan yanlış anlaşılmaya başlanmış. yani ney'e hazret diyorlar falan demişler. ney'den kasıt mürşidi kamildir. allah'ın veli dostudur. ve her neyzen ney'i üflerken kendisinden üfleyenin üstadı olduğunu düşünür. kendisinden üfleyenin allah olduğunu düşünür. ve üflerken o edeple üfler.
bana göre bir de şu var, ney'i üfleyeceğimiz ortamda çok önemli, insana bir şeyler katmalı; üfleyen kişiyi etkilemeli, duygulandırmalı -ki ney'den çıkan nefeste insanları etkileyebilsin...
çalabileceğimi sanarak 150tl ödeyip aldığım üflemeli saz. 4-5 kere üfledim de olmuyor. yetenek istiyor, sabır istiyor.
ikisi de bende yok.
ha satabilirim de. belli olmaz. alıcı çıkarsa.