Fetö liderinin "Fethullah Gülen hazretleri" olarak adlandırıldığı yıllarda çekilmiş film.
Filmi çok detaylı olmadan şöyle anlatayım;
Filmde,Amerika'da yaşayan dindar bir adam olan Hacı karakteri kökten dinci terör örgütünün lideri olmakla suçlanıp FBI tarafından yakalanıyor sonra da Türkiye'ye getiriliyor.Ama ilerleyen zamanlarda gerçek terör örgütü lideri yakalanıyor ve Hacının masum olduğu ortaya çıkıyor.
Filmde fetö cemaatindeki dinler arası diyalog anlayışı da bol bol filme işlenmiş.
Hocanın abd’de Olması dışında Fethullah ibnesi ile tek bir ortak nokta olmadığı halde fethullah’ın hayatı diye sunulması bir mahsun Kırmızıgül düşmanlığı başka bir şey değil...
kişisel oyunculuklarla sırtlanan filmlerden biridir.
tabii bir türk filminin amerika'da çekilmesi iyi bir olay. fetö muhabbeti hissediliyor. haluk bilginer'in hocaefendi rolü için bile izlenir bu film. o nasıl bir oyunculuk arkadaş?
bu filmin senaristi'nin, bu filme sinema.gov.tr den verilen hibeyi onaylayanın başta haluk bilginer olmak üzere, fetöcü kim varsa hatırlatılması gerektiği bir anda aklıma geldi.
gerçi bu film, bitsin bu sıla hasreti muhabbetiyle aynı döneme denk geliyor neredeyse. bakalım, sıla hasreti bittiğine göre artık, bütün bu yapımda emeği geçenlere ne olacak heyecanla bekliyoruz.
Senaryo çok kötü. O kadar kötü bir senaryo ki tonla gedik, açık, mantık hatası, zırvalık ve kopukluk bulabilirsiniz. Mahsun Kırmızıgül'ün senaryo yazma becerisi 4 yaşında bi çocuğun resim çizme becerisi kadar, bu kadar açık ve net söylüyorum. O değil, insan hiç mi araştırma yapmaz. Bir de o ülkücülerin andının gösterildiği sahneyle bu film ne alaka! Gerçekten anlamadım. Birbiriyle alakasız sahneler, birbirinden eğreti ve kötü diyaloglar...
Sırf göstermiş olmak için göstermek, sırf söyletmiş olmak için söyletmek... işte Mahsun Kırmızıgül'ün sineması bu.
Senaryo kötüde yönetmenlik şahane mi, hayır. Bi kere kamerasının bir dili yok. Her sahne geniş açıyla çekilir mi. Bu filmde çekilmiş. Karakterlerin çoğu iki boyutlu. Hiçbir derinlikleri yok. Hele Robert Partick'in oynadığı karaktere iki boyutlu demeye bile dilim varmıyor. Bildiğin bütün müslümanlardan nefret eden kötü amerikalı. Nedeni de varmış güya! Kardeşi ikiz kulelerde can vermiş. Bu kadar basit ona motivasyon sağlamak için. Danny Glover karakter olarak biraz daha inandırıcıydı. Ama dediğim gibi karakterlerin hiçbir derinliği yok.
Haluk Bilginer'in oyunculuğu yine bildiğimiz kalitede. Zaten filmin (bence) en büyük kozu (Ayrıca benimde filme gitme nedenim). Ama o da nerdeyse her sahnede ağlıyor. Kızını görüyor ağlıyor, bi laf söylüyor ağlıyor. Malum, eğer iyi bir bi din lideri profili çizmişseniz onu her sahnede ağlatmalısınız.
Filmde hoşuma giden iki unsur oldu sadece. ilki filmin başındaki terörist baskını. Birde finaldeki duygusal patlama.. Zaten Mahsun böyle sahneleri iyi çekiyor. Onun haricinde gerçekten tırt bir film. Beş para etmez. Argo dilim için bağışlayın ama ağdalı bir eleştiriye değecek bir film olduğunu dahi düşünmüyorum bu filmin.
Ben Mahsun'un yerinde olsam, hadi oyunculuk neysede hikayelerimi mutlaka profesyonel bir senariste yazdırır, yönetmenliğide yardımcılıktan öte yapmazdım. Bişeyi yapamıyorsan yapmıycaksın.
Daha filmin başında kürt hizbullahı'na yönelik polis baskınında domuz bağıyla bağlanıp betona bırakılmış çıplak bedenli erkekleri görürsünüz. işte o an "ulan bu adam yine pekeke(!) propagandası mı yapıyor " diye düşünebilirsiniz. Hayır. Çünkü bu kez gülen'in propagandasını yapıyor. Filmde gözüken fatih-çarşamba muhiti ve ülkücüler iş birliği içinde. Burası çok alâkasız olmuş. Bre adam o sahneyi çeksen ne oluuur çekmesen ne olur. Maksat; "Bakın bu faşist ülkücüler ile lâiklik düşmanı yobaz islâmcılar işbirliği içinde,bunların hepsi tu kaka" mesajını insanlara vermek. Mesaj vermenin de bir âdabı olur lan. Bok gibi mesaj vermiş. Hele new york'ta çekilen sahneler tam fiyasko. Her sahnede şehrin yukardan görünüşünü gösteriyorlar. Sanki "bakıııınn biz new york'ta film çekiyoruz,çatlayın patlayın" der gibi.
Ayrıca iki istihbarat elemanının emniyetten seçilip Abd'ye gönderilmesi inanılmaz derecede saçma. Askeriyenin olduğu yerde emniyet nerenin boku oluyor amk. Sen emniyetten seçersen o dingiller bir tane züppeye kanıp sokak serserilerinin tuzağına düşerler sonra.
Oyunculuklar sıfır. Bay yönetmen her sahnede polat alemdar bakışlarıyla psikopat polis rolünü oynuyor. Daha doğrusu oynayamıyor. Mustafa sandal tam coni tipli bir pezevenk görüntüsü veriyor. Gerçekte kendisini severim ama bu filmde yeteneksizliğini gösterdi.
Her şeyden önemlisi: haluk bilginer! Reis senin o filmde ne işin var yaaa...