dün hakkında şöyle bir haber izledim; gala olmuş, herkes filmi izlemiş ve galadan sonra ünlülere film hakkında yorumları almak için sorular soruluyo.
film hakkında kimler yorum yapsa beğenirsiniz? gülben ergen -bir bilirkişi edasıyla-, şenay akay -çok anlar ya hanfendi-, özcan deniz -"teknik anlamda müthişti, ama teknik anlamda" dedi bu da- ve daha buna benzer birkaç alakasız isim daha.
tamam ben de film eleştirmeni değilim. bir film hakkında yorum yapabilmek için eleştirmen olmana, sinemadan falan müthiş anlamana luzum yok. herkes fikrini söylemekte özgür.
ama şu var; çok ses getireceğe benzeyen bir film çekilmiş. galası yapılmış. hatta bu gala ana haber bültenlerine kadar konu olmuş. buraya kadar ok.
ama bu noktadan sonra şunu soruyorum; koskoca galada üstte bahsettiğim gudik isimlerden başka kimse yok muydu film hakkında fikir beyan edebilecek? orda kesinkes birkaç yönetmen, bir sürü de sinema sanatçısı vardı. sinema, film ve oyunculuk hakkında ilk söz edebilecek insanlar böyle insanlardır benim bildiğim.
ancak bu zottirik isimler kim oluyor da, galadan sonra ilk bunlara mikrofon uzatılıyor?
bi git işine ya.
hollanda'da 6 sinemada birden gosterime girmistir. Hollanda yapsa yapsa en fazla 3 sinemada vizyona sokar Turk filmlerini en fazla. yani bu bile herseyden once bir basaridir. ha filmi daha izlemedim. onyargili davranmadan gidip pasa pasa izleyecegim sinemada. mahsun kirmizigul'un ilk iki filmini de sinemada izlemis bir insanim. beyaz melek filmini hic begenmeyen, gunesi gordum filmini ise tekrar tekrar izleyen birisi olarak bakalim, izleyelim ve gorelimden baska birsey diyemiyorum su an icin film hakkinda.
eminim ki bol bol fakir fukara edebiyatlı ajıtasyon filmi olacak. burda da güneşi gördüm adlı komedi ile ilgili değerli görüşlerimi siz seçkin uludağ sözlük yazarları ile paylaşmış idim. (#9577979)
allah aşkına yaa, filmin isme bak ya. söyleyecek söz bulamıyorum. kanal 877 vermedikçe izlemem, ne sinema biletine ne de dvd'sine para vermem bu filmin. bak bak bak isme bak. "alaturka ile new york'u birleştirip aklınızı alacağım bir kültür sentezi yarattım" mesajına kanmam ben hafızlar.
new york a mevcut amerikan iktidarının dikeceği her minare, müslüman camia için özellikle sivriltilecektir.
mahsun kırmızıgül ün önü alınamaz yükselişinde bu gerçeğin ne kadar etkisi vardır bilemem ama mahsun un projeleri gerçekten kendisini çoktan aşmış seviyede.
başarılarının devamını içtenlikle dilerken, kendisini yanlış odakların kullanımına açmamasını temenni ediyoruz.
fragmanlardan görülene göre bu sefer olmuş sanırım. konusu, oyuncu kadrosu, görselliği falan bi güzel geldi sanki. neyse izleyip bir de öyle yorum yapayım.
--spoiler--
mustafa sandal'ın ntv'de yekta kopan'a söylediğine göre amerika'nın dünyaya bütün müslümanları terörist gibi göstermisini dozunda eleştiren film.
--spoiler--
şimdi çıktım gece seansından, tek kelimeyle şunu söyleyebilirim ki; muhteşem. filmin sonundaki son kurşun sesi; filmin başındaki araba patlama sesinden daha yüksekti. yaratıcılık ve etki. autroda harika. yiğidi öldür hakkını yeme. bakalım arkadaşlar daha ne eleştriler yazacaklar. şimdiden "olmamış hacı" cümlelerini sezebiliyorum.
mahsun'un önceki filmleri çok güzel olması nedeniyle bu filmede en kısa sürede gitmek istiyorum.hakikaten merak ediyorum filmi.çok güzel diyende var çok kötü diyende.
can alıcı sahneleriyle dikkat çekeceğe benziyor. mahsun'un, son zamanlardaki atılımının başarıya ulaştığının göstergesi bir film. gişe bakımından diğer filmlerle bir yarış içine girecek gibi, fakat bu film biraz daha ağır basıyor. gişe rekortmeni filmleri tahtından edebilir. diğer yapımlarıyla bir test sürüşü yaptı, şimdi de yarışta artık hatırı sayılır bir yere geldi. gitgide çıtayı yükseltiyor. ses getiren oyunculuk performansları ve efektler ile adından söz ettiriyor film. mahsun'un maruz kaldığı eleştirilere kulaklarını tıkaması gerek. zaten o da duruma karışmamak ve olayın dallanıp budaklanmaması için ses seda çıkarmıyor. hakkındaki ''senaryoyu başkasından aldı, daha düne kadar bulaşmazdı bu işlere'' gibi indirgemelere aldırmayıp basamakları atlıyor. film islamofobik konuyu işliyor. bunun beraberinde de inceden inceye mesajlar iletiliyor. çetelesini çıkarmak gerekirse; ustaların döktürmesi, iyi kurgulanmış sahneler ve çıkarımlar.
muhteşemdi. neden dinden soğudumu anladım bu filmle. gerçek dindar insanların nasıl yaşadıklarını, ne kadar hoşgörülü olduklarını, allahın tek olduğunu ve her dinin ona ulaşmak için olduğunu, bu yüzden islam dininde asla zorlama olmadığını ve islam dininin din, dil, ırk ayırt etmeksizin herkesi kabul ettiği vurgulanmıştır. fettullah gülen ve muritlerinin caniliklerine parmak basmış. hz. muhammed' in hayatının sadece 2 ayını cihat için savaşarak geçirdiğini, insanları zorla islam dinine yönlenirmenin adının cihat savaşı olmadığı, bu yapılanların asla islam dinine sığmadığını bas bas bağırmıştır.
`hacı( haluk bilginer) baş roldedir ve müslüman terörist bir örgütün başı sanılmaktadır ki bu adamın eşi hristiyandır. hoşgörülü ve sadece allah' tan korkan, karıncayı bile inciltemeyen. tam bir müslümandır.
(bkz: böyle müslümana can kurban)
kaliteye önem vermeyen kişilerin izlemesi gereken bir filmdir. eşkiya dünya ya hükümdar olmaz. bu adam bu zamana kadar ne kadar faydalı olmuş ki ülkesine buradan sonra faydalı olsun ? gerçi tükiye yi ülkesi olarak kabul ediyor mu oda mechul. bırakın arkadaşlar tartışmaya, konuşmaya, yazmaya değmez.
şimdi şöyle söylemek gerekir; aksiyon desen, çekim kalitesi desen, ışık, mekan kullanımı desen tamam. gereksiz hollywood hareketleri desen, oyuncular desen o da tamam. konu desen, kurgu desen hadi ona da tamam -da arkadaş sen bunu çok da güzel işleyememişsin. bir kere isim ile ilgili olan kısma katılıyorum, new york'ta beş minare ile olay nereden bağdaşıyor? new york - bitlis arası geçen bir hikaye diye mi bu isi verdin? hacı'nın new york'ta beş ayrı noktada beklendiği durum hariç olayın beş ile minare ile bir alakasını ben göremedim.
bir de türkçe dublajlı izledim ki allah benim belamı versin. nasıl uyanamadım ben olayın böyle olacağına? berbattı türkçe dublajlı kopya. bir de orjinal altyazılı olanını izlemem gerekecek şimdi.
--spoiler içerebilecek kısımlar--
# david becker ismine hayran kaldım. david beckham'i andırmıyordu. gerçekten yaratıcı. #en kıl olduğum kısım şurası; gerçek deccal'in yakalandığı kısmı neden üç saniyelik bir cümleyle özetlediğini bana anlatır mısın? adam yıllardır teşkilatın aradığı bir kökten dinci terör örgütünün lideri ve sen onun yakalandığını hacı içerdeyken sadece üç saniye ile geçiştirdin. nasıl yakalandı arkadaş bu adam? kim operasyon düzenledi de oldu? elleri kelepçeli emniyet müdürlüğünün önünde tekbir getirirkenki ana ne çabuk geçtin öyle?
#deccal'in kellesini keserek infaz ettiği polis memurunun muhbir olduğu nasıl anlaşıldı? #filmin sonlarına doğru babam ve oğlum sendromu yaratıp milleti ağlama krizine sokmuşken birden güldürmen güzeldi. tabi haluk bilginer'in muhteşem telaffuzunun bunda katkısı çok büyük.
#fırat'ın bitlis'te dedesi ile konuştuğu anda dedenin puştluk yapacağı gün gibi aşikardı. ancak o sessizlik anını işleyişine bayıldığımı söylemek istiyorum. gerçekten hoşuma giden yerlerden biri oldu. #dinlerin kardeşliği konusunu hacı'nın karısının hristiyan olmasıyla çok güzel anlatmışsın. eline sağlık.
-hacı bir şey soracağım, karın hristiyan mı?
-evet
-e nasıl oluyor bu? müslümanlık inancına ters değil mi?
-allah bir değil mi oğlum?
--spoiler içerebilecek kısımlar bitti--
#haluk bilginer'i böyle izlememi sağladığın için çok teşekkür ederim. adamın gözlerinin her doluşunda ben de tribe giriyordum olduğum yerde. #filmde çok konuşmadığın için teşekkür etmek istiyorum. 'bu adam katil, laik türkiye cumhuriyeti devletinin düşmanı' repliğini filmde sarfetmediğin için ayrıca teşekkür ederim. #izlediğim ilk filmin oldu. emeğine sağlık. +rep!
mustafa sandal'ı yadırgadığım filmdir. her an çıkıp oynayıp ''aşka yürek gerek anlasana'' diye şarkı çığıracak falan diye bekledim o derece. ne alaka lan mustafa sandal?