ön yargıyla gidip izlediğim film beni yanıltmadı, beğenmedim. hani bi filmin yada kitabın giriş gelişme sonuç bölümü olur ya. film başladı bitti ben hala filmin gelişme bölümlerini bekliyorum. Birde baktım bitti.
mahsun kırmızıgül'ün oyunculuğu vasat mimikleri hareketleri çok göze batıyor. Bu gittiğim 2. filmi sanırım bir daha gitmeyeceğim filmlerine. halihazırda bir haluk bilginer vardıda izlenilebilir kıldı filmi. Yoksa 2 saat nasıl geçecekti yahu?
mükemmel bir film bekliyorsanız gitmeyebilirsiniz,ama film türk sineması için vasatın üzerindedir,haluk bilgineri ve haluk bilginerin annesini oynayan oyuncuyu googledan araştırdım suna selenmiş çok beğendim,filmi eleştirmek isterseniz çok şey bulunabilir ama 8-10 tl verdiğiniz bir film için bu paraya değecek sahneler de filmde mevcuttur.sadece 2 saat haluk bilgineri izlemek bile o paraya değer.
bide şu var,
insanları çok mu kategorize ediyorum bilemedim ama sinemaya 3 "tip" de insan gidiyormuş. Bu arttırabilinir. benim gittiğim salonda durum buydu.
full aksiyon sahneleri göreyim. Birileri ölsün,bombalar patlasın kan-ceset göreyim filmden çıkınca "wuhahha nasıl öldü lan o"
insanları. Haklı olarak vakit geçirmeye gelmişlerdir ve görebilecekleri en fazla aksiyonu görmek isterler.
Kimileri film sakin geçsin ailemle, sevgilimle, arkadaşlarımla tatlı vakit geçireyim. Mesela bu filmde gördüğüm 5 aylık bebeğiyle
sinemaya gelmiş fakat bebek uyumadığından dolayı filmi terk etmek zorunda kalan kadın ve ailesi gibi.
Birde sinemada sanat namına bir şeyler göreyim diyen bir tayfa var. Onları anlamak bazen zor olabiliyor ama güzel bir dünyaları var.
"Bu topraklardan besleneceksin evladım"
New York'da Beş Minare..
muhtemelen "Mahsun" bu piyasaya girmeden önce böyle bir öğüt aldı. Tüm türkiye'yi beyazperdeye yansıtma ve tüm izleyici kitlesini
bir arada tutmaya çalıştığından söylüyorum bunu. Daha önceki filmlerine de bakaraktan.
Muhtemelen de buu yüzden bu kadar iyi oyuncu kadroları çıkarabiliyor karşımıza. Her konuya ayrı bir uzman oyuncu. Fakat "başkomiser rıza"
burada müdür olarak çıkıyor karşımıza. "Üçkağıtçı Serdar" ise komiser.
Her neyse filme girişte karşılaştğımız Ali Sürmeli, cemaat, zikir sahneleri, ülkücü gençler, radikal dinciler bunlar arasında ki geçişler,patlayan bombalar
müthiş bir aksiyon bize filme hoşgeldiniz daha filmin başı diyerekten bizim beklentilerimizi tavan yaptırıyor. Hüseyin Avni'nin çakma sakalıyla
gidilen bir operasyon sahnesine geçiyoruz ama radikal dinciler anlıyor tabi bunların polis olduğunu.Bir yönetmen olarak
özünü geçirememiş olmasından dolayı böyle olduğunu düşünüyorum. Sonra operasyon başlıyor. Radikal dinciler ölmek zorunda ama polis kayba uğramazsa
mantıksızlık olur diyerekten sazanca ölüm planları görüyoruz. Fonda obama'nın konuşması. Başka bir yerde domuz bağıyla bağlanmış insanlar.
Tüm haber ajansları olay yerinde ama "cihan haber ajansı" yok bu da başka bir detay.
Amerika'da hocaefendiyi yakalıyorlar. Fakat "Ben altyazıları okuyamıyorum, filmimi takip etcem altyazıyımı" diyen tayfa da filmde kalsın diye, gereksiz bir
dublaj var. Gina Gershon oyunculuğunu tadamadım..
Sonra aksiyon düşüyor. Bizim iki cevval oğlanı amerikaya "Deccal"i almaya gönderiyorlar falan. Burada "Güneşi Gördüm" filmindekinin aynısı şehir tanıtım planları var.
Mahsun kendine ait bir tarz mı oluşturuyor? diye sorduruyor insana.
acar polisin yavşak yavşak girdiği ajanın odasında kürtçe kelimeler duymaya başlıyoruz. Amerika'nın islami terör paranoyasına bir kez daha tanık oluyoruz.
ve karşımızda "Hocaefendi" aslen bitlisli ama bir erzurum şivesi duyuyoruz.
Haluk Bilginer'e tekrar hayran bırakacak bir oyunculuk. Her rolün adamı.
Bizimkiler türkiye'ye dönecekken havaalanı yolunda çıkan bir iki aksilik hooop "Hocaefendi" araçtan kaçırılıyor. Bizim polisler ayrı, amerikan ajanları ayrı onu aramaya başlıyor.
Bizim polisler "kendine has" yöntemlerle bir şekilde "hocaefendi" ye ulaşıyor. Hocaefendi de gelin beni tanıyın, "önyargılarınızdan kurtulun" mesajıyla bir süre misafir ediyor bizim polisleri.
Burada seyirciyi afallatma girişimleriyle karşılaşıyoruz. hocaefendinin hristiyan karısı, açık giyinebilen kızı, silver marketin sevişgen müdürü, ilk bakışda dindar bir adamla işi olmayacak karakterler. "Heeyt uleeeeeyn, önyargılarınızdan kurtulun" mesajları.
çok not tutmuşum ama üşendim yazmaya gidin izleyin zaten yorumlara bakaraktan hareket etmeyin sakın ha. kendiniz olun.
islamın iki yüzü çıkıyor filmde karşımıza, heh tamam işte filmin mesajını da aldım "her müslüman terörist değildir taam mı?"
derken filmin sonunda bir de "kan davası çok ayıp bir şeydir" mesajı alıyoruz. Ne oluyor lan? ne alaka? nereden nereye? oha amk vs.
beynimizde birsürü mesaj dönüyor. Güzel, kimi anlarda sıkıcı 1 saat 50 dakika kadar süren "vakit geçirebildiğimiz" bir film izliyoruz.
11 milyon dolar gibi bir bütçe'den bahsediliyor. Fakat bence daha fazla. Sağolsun destek olanlar. ATV'de son zamanlarda reklamlarını gördüğümüz "ukra grup" ve "özyurtlar inşaat" ve daha "nice"leri.
"Mahsun Kırmızıgül bir yönetmen olma yolunda ilerliyor". Evet buna katılırım ama artık hedef kitlesini belirlemesi gerekir gibi.
sıradan bir senaryo iskeleti üzerine kurulu ve sığ diyaloglardan öteye geçemeyen film tam bir hayal kırıklığıydı...
çünkü; filmin iskeletini anlamak için birkaç dakika yeterli oluyor.
film başlar başlamaz ilk sahnedeki arabanın patlayacağını ve masum çocukların öleceğini öngörebiliyorsunuz. daha sonra müslamanların aslında kötü olmadığını, hiçbir teröristin müslümanlıktan bahsedemeyeceğini, amerikalıların tüm müslümanları terörist ilan etmesinin yanlış olduğunu vs...
evet, bize aşina, biraz da duygusal anlamda kolayca etileyecek, "heh işte ulan" dedirtecek şeyler.
bu noktadan sonra bunları nasıl anlattığına, nasıl birleştireceğine ve bu konudaki derinliğine (konu hakkında araştırma, çarpıcı bilgiler, vay arkdaş olay aslında tv'lerden duyduğumuzdan daha derinmiş dedirtecek şeyler) odaklanıyorsunuz.
işte bu noktadan sonra film adeta "yok" oluyor...
filimdeki diyaloglardaki yavanlık bir "posta haberi" kalitesinde.
filmin ilk yarısı "hacıyı" yakalamakla geçiyor ve bu yarıda geçen dialoglar 5-6 cümle ile özetlenebilir:
-kocanızın neden suçlandığını bilmiyoruz... (fbi ajanı tekrarlayıp duruyor)
-hacı şeçlusun... (ama neden olduğunu adeta bir "sır" gibi hiç söylemiyor, sadece suçluyor fbi ve mahsun)
-hacı suçsuzdur, o günah işelemez...(sadece bu cevap defalarca tekrarlanıyor)
-hacı nerde? bu benim kartım, beni 7/24 arayabilirsiniz. (fbi ajanı filmin ilk yarısını oluşturan şüphelilere soru sorma işinde hiç ileri gitmiyor, diğerlerinin verdiği cevaplar bile değişmiyor)
-hacı sen hizbullahçı mısın, talibancı mısın, el kaideci misim; konuş? (hacı sorgularken bile bunun ötesine geçilmiyor. arkdaş bi extra bişey koy; tv'den duyduklarını aynen yazmış)
-bu teröristlerin finans kaynağı mutlaka* kesilmeli!(ya dimi dimi!..)
eğer filmin başında herkes hacıyı suçlarken; "hacı seni şu nedenden dolayı suçluyoruz deseler film bitiyordu.
özetle film; aşk filmleri kadar kokuşmuş bir iskelet üzerine oturmasa da, artık sıradan bir görünüm kazanmış islam-terörist ayrımı üzerine kurulu. filmi vasat kılan, iskeletinin sıradanlığını etkileyici diyaloglar, yaratıcı cevaplar, daha derin bilgi ve araştırma isteyen karmaşık ilişkileri gün yüzüne çıkaran olayları hiç barındırmamasından kaynaklanıyor...
filmi seğreden biri olarak sözlükteki yorumları okuduğumda gördümki herkez görüntü yönetmeni, senarist, yönetmen ve film eleştirmeni olmuş o değilde aklıma şöyle birşey geliyor siz ne yaptınız demek geliyor. yok böyle olmuş burası öyle olmaması lazımdı. filmi savunduğumdan veya iyi dediğimden değildir fakat bu kadar biliyor gibi davranmak için birşeyler yapmak ve öyle eleştirmek gerekir. milyon dolarlık film bir kalemde beş para etmez durumuna geliyor.
keşke biri bu yanlışlardan film yapsada bizde çok güzel, kalite bir film izlesek!
çok açsınızdır. önünüze muazzam bir yemek tabağı gelir. yemekler harika gözüküyordur. yemeği yemeye başlarsınız ve iki üç çataldan sonra tabakta hayvan gibi bir sinek olduğunu görürsünüz ve yemek artık o kadar lezzetli değildir sizin için. sinemadan çıktığımda bana bu duyguları yaşatan filmdir.
keşke sadece yönetseydin be mahsun kırmızıgül dedirtmiştir bu film bana. bir de mustafa sandal ne ayaktır? yazık etmişler canım filme.
hayır o tarikatların içine ülkücülüğü neden soktun şeklinde sorulması gerek filmdir. hala anlayabilmiş değilim.
gerçi bir önceki filmde ülkücülerin tepkisini çektiği için onlara yaranmak adına boyle birşey mı yaptın sen mahsun. yapma boyle senın geçmişini de geleceğini de biliyoruz. hadi anam sen git güneşi görmeye dur.
deli saçması bir film..ha tamam ön yargılı seyrettim o kabul ama keşke pişman olabilseydim..bana bir hayat dersi verseydi ''görmeden atıp tutmak'' adına..
mahsun kırmızıgül le ilgili fikrim net zaten uzun uzun yazmicam..bu adam birilerinden destek alıyor.üç filmde de alttan altta aynı şeyi savunuyor.ülke sorunlarını sanki ona kalmış gibi bu saçma filmleriyle didikliyor falan.ayrıca bok gibi de bir oyunculuğu var.
filme gelince tüm çıkarımlarım haluk bilginer in oyunculuğu dışındadır öncelikle bunu belirtmek isterim.kendisinin önünde saygıyla eğilirim.
yalnız öyle bir ayrıntı var ki bu film de sanki filmin ilk yarısını başka biri diğer yarsınını da yazıldığı gibi mahsun çekmiş gibi.amatörlük ve profosyonellik arasındaki 7 farkı çok rahat görebiliyorsunuz.başlangıcı ile sonu arasındaki bu alakasız bağlantı sadece güldürüyor..
ayrıca ve kesinlikle şuna katılıyorum ki fethullah gülen para vermiş çektirmiş bu filmi.
tipik mahsun filmidir. yine doğulu kimliğini ön plana çıkarmış. tamam anladık kimliğinle gurur duyuyorsun zaten lafımız yok buna ama ben film çeksem her filmi egeliyim diye egede mi bitiricem? sen onca para harca amerikalarda film çek hollywood yıldızlarını oynat haluk bilgineri oynat film yine doğuda sonlansın ne farkı var ilk iki filmden.
ben izledim sadece haluk bilginer'in oyunculuğunu ve baştaki eve yapılan baskın sahnesini beyendim. Ayrıca mahsun'un jön triplerinide anlamadım filmdeki adam kasılmışta kasılmış
fetullah gülen ile mahsun kırmızı gül "hepimiz kardeşiz!" diye şarkı söyleseydi filmin sonunda hiç şaşırmazdım. haluk bilginer gibi hem muhetşem bir oyuncu hemde Atatürkçü olan bir adam neden bu filmde rol aldı anlayamıyorum daha doğrusu mantığım almıyor.
herkesin ön yargıyla gittiği gibi gitmediğimden mi nedir, çok beğendiğim film.
Ne var adam "sarı sarı" diye dans etmişse. Ne var adam " bu kız beni görmeli, bana kazak örmeli " demişse. Bunlar, onların iyi işler çıkaramayacağı anlamına gelmez. Zaten Haluk Bilginer, filmi izlemek için yeter de artar bile. O nasıl gözyaşı dökmektir. Resmen yüğim dağlandı!
Haluk Bilginer'in devleştiği filmdir...Haluk Bilginer Hoca tiplemesiyle Türk sinemasının en unutulmaz performanslarından bir tanesini ortaya koymuştur...Evet filmde mantık ve senaryo hataları vardır ama sırf o hoca tiplemesi için izlenir..
Koskoca hacı zavallı bir adam gibiyken fbi'nin elinden kaçırılıyor. sonra masumum vs diyor. karısının boynunda haç var kızı kilisede evleniyor. Hocayı sevdim bende yarın vaftiz olmaya güzel kayserimde hacılarda bir kiliseye gidiyorum.
bu filmdeki hücre evi baskınını beğenenler muhtemelen halen counter strike oynuyordur. çünkü, öyle bir baskın anca counter strike de yapılır yada bizim özel timimiz çok counter strike oynuyor bilemedim.
Haftalardır medya tarafından abartıldığını düşündüğüm film.Zira gidip izlendkiten sonra o kadar da ahım şahım ve şahane bir film olmadığı anlaşılacaktır.Filmin giriş bölümünde birkaç dakika süren aksiyonlu sahneler daha sonra yerini drama bırakıyor.Sanırım bir mesaj vermek amacıyla yazılmış.Ancak diyaloglar daha etkileyici olabilirdi.Olay zincirleri de ağır ağır ilerliyor.Nedense filmi izlerken Mahsun kırmızıgül'ü gördüğümde aklıma o sahilde bikaç sarışın kızla türkü söylerkenki hali aklıma geliyordu.Yani ne kadar başarılı işe imza atsa da o türkücü imajından sıyrılabilmiş değil.Bir çok ülkede gösterime girmesi en azından islamofobi ye sahip bazı kişiler tarafından o islam ve islami terör imgesinde bir değişikliğe yol açabilir belki.Filmin kamera çekimleri olarak oldukça etkileyici olduğunu da söyleyebiliriz.Oyuncu performansları zaten harikulade.Ama Haluk Bilginer'in muhteşem oyunculuğu olmasa film şuanki başarısından da çok uzak olurdu sanırım.Bir de gözüme takılan bir ayrıntı da ilk başta Ali sürmeli'nin tıpatıp Fethullah Gülen'in ses tonuyla konuşup ağlamasıydı.Fakat daha sonra filmde hiç gözükmedi.Burda anlatılmak istenen neydi acaba,anlamadım.Herşeye rağmen bu bütçeyle daha iyisi yapılmalıydı.Senaryo olarak vasat,çekim ve görüntü olarak iyi bir filmdi.Mahsun Kırmızıgül iyi bir senarist olmayabilir ama kesinlikle iyi bir yönetmen..
tipik bir yabancı aksiyon filmi gibi başlayıp beni heyecanlandıran sonunda da türk trajedi yapımı olduğu belli olan karışık ama hoşuma giden bir filmdir.