önce şunu söyleyip film hakkında yorumlarıma geçeyim. kimse yapılan bir filmi beğenmek zorunda değil. kişinin tercihi ve zevki ile alakalı bir durum olduğu için kimi beğenir kimi beğenmez. fakat beğenmeme sebeplerini söylerken saçma sapan gerekçelere bağlamamak lazım. dublaj kısmına laf atanlar çok komiksiniz. kim dedi dublajla izle diye, adam alt yazılı da yapmış git onu izle.
gelelim filme;
ben beğendim. öyle on numara bir film diyemem ama asla izlenmemesi gereken bir film de olmamış. bazı sahnelerde eksiklikler olduğu gibi bazı sahneler ise gayet iyiydi.
haluk bilginer'i çok severim onun hakkında bir şey söylemeye gerek yok. zaten konuşulması gereken kişi bence mahsun kırmızıgül. bu adamın şarkı söylediği zamanları hepimiz biliyoruz. tam bir faciaydı. kulak tırmalayıcı bir ses, kötü şarkılar, kötü bir yorum vs. sonra bir anda ne olduğuysa kendisini beyaz perdede görmeye başladık. beyaz melek, güneşi gördüm ve son olarak bu film.. yaptığı üç filmi de sinemada izledim. ilk filmine büyük önyargılarla giderken, ikincide biraz beklentili, üçüncüde biraz umutlu gittim. açıkçası hepsinde de çıktıktan sonra ben bu adamı takdir ettim. çok iyi filmler yaptığı için değil, kendisinden asla beklenmeyecek şeyler yaptığı, bunları yapmaya cesaret ettiği için takdir ettim. eksikler, klişeler, yanlışlar vs bunlar olabilir ama ben çok daha iyi olacağına inanıyorum. bu ülkede recep ivedik gibi bir filme şans veriliyorsa, bu filmlere de şans verilmeli. demek istediğim, izleyin bir şey kaybetmezsiniz.
şunu da eklemek istiyorum; her savcının namuslu olduğu garantisini kim verebilir ki? bence güzel bir ayrım olmuş.
an itibariyle izlemiş olduğum film ve birkaç izlenimi paylaşmak istiyorum izlemeyenler izlenimlerimi okumadan geçsinler:
--spoiler--
- ilk baştaki arabanın patlatılması ciddi anlamda uğur mumcu'yu anımsattı bana. o sahnedeki efekt yaratıcıydı gerçekten.
- teröristlerle girilen çatışmada kendimi Rainbow six:raven shield oynarken hayal ediverdim birden. oda kapısının girişinde mevzini alıyorsun kapıyı açıp içeri girdiğin anda güm! yan tarafa çöreklenmiş bir terörist indiriveriyor seni. ciddi bir şekilde oyun sahnelerini aratmayacak bir kurgu vardı. heyecanlandıran sahnelerdendi .
- Mustafa sandal'ın performansı güzeldi ama mahsun'un ki hiç güzel değildi kusura bakmasınlar. o ne öyle ya. robocop gibi ortalarda gezinip durmakla olur mu bu iş? tamam anladım yazan yöneten sensin, madem sensin biraz action kat olaya. bütün film boyunca odun gibi bir performansı vardı.
- haluk bilginer'in gerçekte kimi temsil ettiğini ben çözemedim, gerçekte birini temsil etmiyorda olabilir tabi. ama denildiği gibi feto ise k*çımla gülerim abi. kimse bu kadar masum olamaz.
- film duygu yüklüydü ama yaklaşım tarzları her zaman farklıdır tabi. ben filmi izlerken aklımda hep şu ana fikirler vardı: terör kötüdür, bu şeriatçılar yüzünden oluyor herşey falan filan. bunlara yoğunlaştığım için filmin bazı yerlerindeki verilmek istenen mesajı kaçırmış olabilirim, affola.
-- spoiler--
velhasıl diyorum ki, gidin bir önyargıya kapılmadan izleyin sonra fikirlerinizi sağlam bir kalıba oturtun. izlemekle ölmezsiniz ya.
başarılı bir film. girişi de finali de diğer türk filmlerinden bir hayli güzeldi ama ortadaki durağanlık olmamış biraz kopukluk vardı. yine de izlenmesini tavsiye ederim.
ülkücü ayininde "komınzme ve sosyalızme karşı savaşıcağımza" diye bir cümle geçen..ve bu ayının gösterılme sebebını anlamadığım...
ali sürmelinin niye oynadığını anlamadığım..zikr gösterisinden sonra zart dıye karşımza polis mezunuyetı gösteren ama sebebını onunda(mahsun) anlamadığına inandığım,haluk bilginerden "nefret" etmemı sağlayan. ve neden oynadığın anlamadığım...başında mahsun kırmızıgül filmi yazmasına rağmen niye 10 lira veripte izledğimi anlamadığım hatta nden sonuna kadar izledğimi de anlamadığım...
kısacası anlamadiğim bir film..
kabul edmek gerekır kı bir ara korkmuştum "eyvah mahsun yönetmen mi oldu ne " diye ama kuruntularım boşunaymış..mahsun bildiğin mahsunmuş...oh be..
nasıl olduğunun bir önemi yoktur. film gerek vizyona giriş zamanlaması, gerekse gişe öncesi yapılan inanılmaz abartılı reklam/pompayla zaten mahsun'a istediği gişeyi yapma şansı verecektir. o da kazandığı paralarla yeni "güneydoğu cahil bırakıldı" temalı filmlerini çekmeye devam edecektir.
film, aynen mahsun'un son şarkıları gibi, seyredilir; ama iz bırakmaz. popülaritesi için meşhurlarla donatılmış; ama hikayede, ineği sağarken fazla zorlamış, biraz daha zorlasa inek ölürmüş. filmin sonundaki sürprizi, çağan ırmak'ın
babam ve oğlum, ıssız adam'daki gibi, daha doğal ve apansız yapması gerekirdi; bu arada bundan sonraki film'lerinde
eminim, daha başarılı olacaktır.
(bkz: olmamış hacı)*
-- spoilerımsı--
ısıtıp ısıtıp beyaz perdeye sunulan yine töre cinayeti. lan koptum filmin sonunda daha ne olsun?*
-- spoilerımsı---
izlenebilir olmasına rağmen tereddütleriniz varsa izlememeyi tercih ederseniz çok birşey kaçırmayacağınız film.
filmin konusu, oyuncu kadrosu müthiş ama sinemayla biraz içli dışlıysanız filmi tahmin etmek hiç o kadar da zor değil. hacı ne ayaktır, fırat ile ne bağlantısı vardır, hatta filmin ilk sahnesinden son sahnesine kadar az sonra ne olacağını tahmin edilebiliyor filmin içerisinde.
mahsun senaryo ve yönetmenlik olarak birşeyler yapmaya çabalamış ama oyunculuk konusunda pek birşey söyleyemeyeceğim. ne de olsa "alem buysa gral benim" gibi dizilerde yetişti bu adam. zaten toplasan on cümle anca kurdu filmin başından sonuna. musti de iddaalı ilk filmi olmasına rağmen fazla sırıtmamış.
bir de aklıma takılan birkaç nokta var sözlük. ulan madem deccal bu kadar kolaydaydı, neden almadınız adamı içeriye.
deccal da biri birşeyler söylese de aydınlansam diye bakıyormuş. okuyup yorumlamak hiç aklıma gelmemiş. hacı birkaç kelime konuşuverdi adamın karşısında, adamın tipi değişti anasını.
ayrıca izleyecekseniz kesinlikle türkçe dublajlı gitmeyin. altyazılı olanını tercih edin. yazık olur.