yaptıklarından mütevellit iyi bir kişilik olarak anılmaz.
hatta 40lı yıllarla 2000li yılları birebir mukayese eden akplilerin, yobazların, kürt faşitlerinin zevkle saldırdığı bir nevi abalıdır da!
âşık veysel atatürk'e yazmış olduğu şiiri okumak için yol arkadaşı ve eşeğiyle birlikte ankara'nın yolunu tutar. aylarca süren yolculuk sonunda şehre varan âşık veysel o zamanın valisi nevzat tandoğan tarafından kılık kıyafeti nedeniyle şehre alınmaz. üstüne üstlük zabıtalar tarafından sazı kırılır.
ayrıca nevzat tandoğan "ulan öküz anadolulu; sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? milliyetçilik lazımsa bunu biz yaparız. komünizm gerekirse onu da biz getiririz. sizin iki vazifeniz var: birincisi çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. ikincisi askere çağırdığımızda askere gelmek" sözününde sahibidir.
valiliği ve belediye başkanlığı döneminde jansen planı'nın içinden geçerek ankara'yı katletmiş olan kemalist zat. insanların ne giyeceklerine, hatta hangi yoldan yürüyeceklerine karar verme hakkını kendinde görmüştür. iyi bilmezdik.
nevzat tandoğan "malatya'da dağ başında yollar yapmışım. jansen bana şehir içinde sokak yapmayı mı öğretecek?" diye atarlanır. dahası atarlanmakla kalmaz, atatürk'ün gözüne girmek için, atatürk'ün sürekli gidip geldiği bulvarı jansen planında öngörülenin aksine süsleyip püsler; hem de büyük paralar harcayarak. dahası ankaralıların can güvenliğini de hiçe sayar. belediye jansen planının kavşak prensiplerini nerede tatbik etmemişse, orada kazalar olmuştur ve senelerden beri bir trafik memuru beklemektedir. yalnız bu yuvarlağın olduğu yerde hiçbir kaza olmamıştır ve hiçbir polis memuru beklememiştir.
profesör hermann jansen, 'tuhaf zat bu valiniz tandoğan, evinde iki ampulü yanmasa bir elektrikçi çağırır. tesisata el sürmez. çünkü elektrikte ölüm vardır. ölüm olmadığı için benim planıma durmadan karışıyor. halbuki şehircilik, elektrik tesisçiliğinden çok daha ince bir sanattır' diye söylenirmiş.