Şimdi damlamayın türk düşmanı diye. Kimseye düşman olduğumuz yok.
Ama uyutuluyorsunuz gerçekten.
Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında adı geçen Nevruz, iran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Günümüz iran'ında, her ne kadar islami bir kökeni olmasa da bir şenlik olarak kutlanır.
Nevruz geleneğinin tarihin en son Buzul Çağı'nın bitmesinden hemen önceki günlere yani 15.000 yıl öncesine kadar uzanır. Efsanevi Pers Kralı Cemşid, Indo-Iranlıların avcılıktan hayvacılığa ve yerleşik yaşama geçişini temsil eder. O çağlarda mevsimler insanoğlunun hayatında günümüzdekinden daha yaşamsal bir önem arz ediyordu ve yaşamla ilgili her şey dört mevsim ile çok yakından ilgiliydi. Zor geçmiş bir kışın ardından gelen bahar, tabiat ananın çiçekler, yeşillenenen bitkiler uykusundan uyanması ve sığırların yavrulaması, insanoğlu için büyük bir fırsat ve bolluğun canlanması demekti. işte böyle bir dönemde bu Nevruz kutlamalarını başlatanın Kral Cemşiddir.
tespit yaptığını zanneden bir yarı cahilin derinliği olmayan bir bilgiyi buraya taşımasından ibarettir...
Gerçekte bu inanç çok daha eskiye hatta sümerlere kadar dayanır..
Sümerin aşk tanrıçası inanna Çoban tanrısı Dumuzi ile evlenir. Bir süre sonra tanrıça, kız kardeşi yeraltı tanrıçası Ereşkigali ziyarete gider. Yeraltına giden, kurala göre yeryüzüne çıkamaz. Tanrıça bunun kendisine uygulanacağını düşünemez ama yine her ihtimale karşı vezirine eğer üç gün içinde dönemeyecek olursa tanrılar meclisine gidip kendisini kurtarmaları için yalvarmasını söyler.
Geçekten tanrıça geri dönmeyince veziri söyleneni yapar ve bilgelik tanrısı Enkinin yardımı ile yeraltından çıkabilir, fakat tanrıçanın, yerine birini bırakması gerek. Tanrıça ve yerine birini götürmek üzere gelen yeraltı cinleriyle, yerine gönderecek kimseyi bulmak için çıktıkları yeryüzünde dolaşmaya başlarlar. Tanrıçanın kaybolmasından bütün tanrılar çok üzgündür, kimseyi kıyamaz vermeye tanrıça. Kocasının bulunduğu yere geldiklerinde, Dumuzinin karısının yokluğundan hiç etkilenmemiş olarak tahtında yan gelip oturduğunu gören tanrıça, büyük bir kızgınlıkla alın götürün bunu der.
Cinler yaka paça, vura döve tanrıyı götürürler yeraltına. Tanrı oradan çıkmak için bir hayli uğraşır ama bir türlü başaramaz. En sonunda Dumuzinin kız kardeşi rüya tanrıçası tanrılar meclisine giderek kardeşi yerine yarım yıl yer altında kalmayı kabul eder ve böylece Dumuzi yarım yıl için yeryüzüne çıkar ve karısı ile birleşir. Bu birleşmeden yeryüzüne büyük bolluk gelir. Tahıllar büyür, hayvanlar yumurtlar, doğurur.
Bu tam baharın başladığı gün ve gecenin aynı uzunlukta olduğu günlere rastlar. Bu birleşmeyi zamanın kralı ile bir baş rahibeyi evlendirerek büyük şenliklerle kutlar Sümerliler. Bu şenlikte Sümer ozanları, müzisyenleri tanrının ağzından tanrıçaya, tanrıçanın ağzından tanrıya, onların yerine kral ve rahibenin birbirlerine çeşitli sazlar eşliğinde açık saçık şiirler, şarkılar söylemişler. Bu törenlerin Filistine geçerek kral Süleyman zamanında kutlandığını, onun zamanında yazılan Sümer şiirlerine benzer şiirleri, Tevrat Neşidler Neşidesi Bab 2:5-6 de bulmamızdan anlıyoruz:
Kuru üzümle bana kuvvet verin, elma ile canlandırın!
Çünkü aşk hastasıyım ben,
Sol eli başımın altında olsun,
Sağ eli beni kucaklasın!
Sümerde:
Sevgilim kalbimin adamı,
Sağ elini kadınlık organıma koydun,
Sol elin başımı okşadı,
Ağzımı ağzına dayadın,
Dudaklarımı başına bastırdın.
işte Dumuzinin yer altından çıkışı, tanrıça inanna ile birleşmesi, bunun sonucu ortalığa bereket gelmesi, bütün Asya halkları arasında yeni bir gün Nevruz olarak kutlanmış. Bu bir taraftan yeniden doğuşu, diğer taraftan bolluğu bereketi simgeliyor.
Anadoluda kırlarda, Tahtakuşlar köyünde mezarlıkta kutlanan Hıdırellez şenlikleri de buna dayanıyor. Hızır ile ilyas peygemberin birleşmesi olarak algılanan bu gecede iki yıldızın birleşmesi beklenir. Bu iki yıldız Dumuziyi simgeleyen çoban yıldızı ile Tanrıça inannayı simgeleyen Venüs yıldızıdır.
Bu şenlikler Avrupaya geçerek Anglosaksonlar arasında ilkbahar tanrıçası Estor bayramı olarak kutlanmış. Estor= iştar= inanna. olarak Sümer bereket kültünün sürdüğünü görüyoruz. Saksonlarda bu tanrıçanın simgesi tavşan. Bu yüzden tavşan kutsal sayıldığı için bazı çevrelerde hala eti yenmiyor. +325 de iznikde toplanan konsülde Asyadan gelen Türklerin getirdiği ve Hıristiyan olan halklar tarafından sürdürülen bu geleneği kaldıramıyorlar. Onun yerine Dumuzinin yeraltından çıkması isanın yeraltından çıkması na döndürülerek Easter, Ostern Bayramı olarak boyalı yumurtalarla kutlanmaya başlanıyor. Dumuzi adı takvimimizde Temmuz, Türkmenistanda yaz ayları Tomuz adı olarak sürüyor.
ortak bir tarihi olan insanların birbirlerinin değer ve geleneklerini benimsediğini anlayabilmiş Türktür. Pers bayramı olması ile değil kültürel bir olay olması, yaşatılması gereken bir gelenek olması ile ilgilenir.
nevruzun ilk görüldüğü yer sümerlilerdir ve tarihe çıkışları m.ö. 4000dir.sümerlilerin türklükle ilişkisini araştırmak günümüzdede zor olmamalı.(güzel sallamışsında,sikinden sallamışsın.)