köylerini yaktığınız insanların,ve her sene olaysız(küçük çaptaki olaylar elbette olmuştur)özgürlük ateşini yakıp üstünden atlayıp ''azadi''türküleri söyledikten sonra dağılan ama bu sene akepe ve şarlatanlarının dur lan bakalım bu sene yasaklıyalım ne olacak,eğer yasaklarsak ve gelmezlerse ahanda ahan ben o kürtlerin canına okurum gibi bir fantezi içersine girip sonrasını gördüğünde sıçtık lan keşke serbest bıraksakdık dedikleri olay. tekrar söylemekte fayda var,neden yasakladın? niçin yasakladın? tarihinemi uygun olsun dedin?ee o zaman tatil yap o günü kimsecikler gitmesin işe güçe o günde bayramlarını kutlar dağılırlar. mesela 1 mayısta taksimde türküler söylemek 2 yıldır serbest bir insan ağladımı lan? bir kez daha dem vurmak lazım köylerini yaktığınız insanlar vardı orda,hee şu var kimse bana aha bir terösit felan demesin bende yakmaya yıkmaya karşıyım hatta bazen lanet bile ederim fakat neden sorusunu sormak bizi doğru yola getireçeğini düşünuyorum. burdanda bir mesaj göndermek boynumuzun borcu oldu ''adam olun laynn'' iyi günler dilerim.
yıllarca ırkların siyasi destek amaçlı kötüye kullanıldığını her şahısa önce insan sonra kürt-türk muamelesi yapılması gerektiğini savunduk. yeri geldi kendi ailemizden olan insanlarla sadece "kürt" kökenli diye bir insanın haklarını elinden alamazsın diyerek karşı karşıya geldik. sonunda ne oldu; 18 mart pazar günü "kutlama" adı altında zeytinburnu / 74-C sokağı savaş alanına döndü. içinde 4 kişilik bir ailenin bulunduğu (ikisi küçük çocuk) bir araba hareket halindeyken taşlandı, camları indirildi. bir çok dükkan kullanılamaz halde, kepenkleri kapalı. konteynerler, güvenlik kabinleri ve yol ortasında lastikler yakıldı. bir çok evinde camları taşlanmış, tuzla buz. . . sabah işe giderken gördüğüm manzara şunu gösteriyor ki; bu güne kadar hep karşısında durduğumuz faşistlik, milliyetçilik, ırkçılık huzur içinde yaşamak için gerekli olgularmış. günümüz türkiye'sinde çanakkale şehitlerine saygı amaçlı ben evimin camına türk bayrağı astığım için taşlanıyorsam benim evime taş atan ölmeyi hak ediyor demektir.
pazar günü erken nevruz adı altında yapılan gösteriler bir türkiye ayıbıdır. okul gezimiz esnasında sırf otobüste küçük bir bayrak asılı diye camları kırmaları ve bir sürü arkadaşımın gününün içine edilmesi de onların ayıbıdır. yazık çokta hevesliydik geziye gidiyoz diye.
edit: bu bile eksileniyo. üzüldüm şimdi.
asırlardır tüm asya ve kafkasyada baharın gelişi ve eski türk takvimlerinde yılın başlangıcını kabul eden diğer adı ergenokan bayramı olan halis mulis türk bayramıdır ayrıca dünyanın en eski bayramlarından biridir. Tüm türklerin kutlaması gereken türk olmayan kendisini türk hissetmeyen ve bu yüzden anadoludan ve türk kültüründen ne çalsam kardır diyen bazı kapitalizmin çakma komünist köpekleri diye adlandırdığım hıyarağalarının çalmak için didindiği bayramdır ayrıca... Nevruzun renkleri yeşil kırmızı ve sarıdır tüm türkler bu renklerle çoşar bayramda çünkü bu renkler cümbüşlüdür bahardır ihtişamdır türklükte ama yine bu kapitalizmin çakma komünist köpekleri bu renkleride bizden çalıp yarak kafalılardan oluşan bir örgüte ve asla olmayan bir devlete bayrak yapmışlardır.
nevrow değildir nevruzdur ayrıca nevruz bayramı adını daha sonradan bu şekle almıştır daha önceleri ergenekon adı ile anılan bayram ilerleyen dönemlerde adını farsçadan almıştır. yani bazı mankafalar newroz nasıl türk bayramı adı bile kürtçe diyebilir hayır nevruz bildiğin iran dili yani farsçadır...
Tüm türklerin bahar bayramını kutlarım. Ne mutlu türküm diyene.
armutlu da (da) yapılacak olan newroz(nevruz) kutlamasıdır. saat 18:00 de yapılması planlanmakta ve ikibine yakın katılım beklenmektedir. sarıyer de oturan herkes davetlidir.
not: newroz(nevruz) türk bayramı değildir, newroz(nevruz) kürt bayramı değildir. newroz(nevruz) bahar bayramıdır.
O eyleme katılan; milletin arabasına, dükkanına taş atan, istasyonları parçalayan, metrobüslere, tramvaylara zarar veren, nevruz bayramını anlamının, güzelliğinin dışında kullanan ne kadar kişi varsa kısa ve net katıksız orospu çocuğu ve vatan hainidir.
bu gün başlıcak olan kutlamalardır. ev arkadaşım polis olduğu için güvenlik sebebiyle sabahın 5 buçuğunda kalkıp kazlıçeşmeye yol almıştır. kaçta eve döneceği meçhuldur.
yüzyıllardır mezopotamya da özellikle kürt halkının kutladığı yeni yıl, kurtuluş ve efsanedir
Demirci Kawa efsanesi şöyledir:
Bundan çok eski zamanlar öncesinde, daha yeryüzünde kimsenin olmadığı dönemlerde Zervan isimli tanrının iki oğlu olmuştur. Birinin adı Hürmüzdür, bereket ve ışık saçan anlamına gelmektedir. Diğerininki ise Ehrimandır, kötülük ve kıtlık saçan anlamındadır. Ahura Mazdanın kutsadığı topraklarda Hürmüz hep iyinin ve uygarlığın temsilcisi, Ehriman da onun karşıtı olmuştur.
Hürmüz, dünyada kendisini temsil etmesi için Zerdüştü gönderir ve yüreğini sevgi ile doldurur. Zerdüşt ise buna karşılık oğullarını ve kızlarını Hürmüze hediye eder. Ehriman bu durumu kıskanır ve yüzyıllar boyunca sürecek olan iyilerle savaşına başlar. Tüm iyilere, Zerdüştün soyuna ve iyiliklere Medya (Kuzeybatı iran) coğrafyasındaki yaşamı çekilmez bir duruma getirir. Ehriman bazen gökten ateşler yağdırır bazen fırtınalar koparır ve iyiliğe ve iyilere hep zulm eder. En sonunda da içindeki nefreti ve kötülük zehrini zalim Kral Dehakın beynine akıtır ve onu bir bela olarak iran halkının üzerine salar. Dehakın bildiği tek şey kötülük etmektir. Zalim Dehak halkının kanını emerken beynindeki zehir bir ura dönüşür ve onu ölümcül bir hastalığın pençesine düşürür. Dehak acılar içinde kıvranırak yataklara düşer ve hastalığına bir türlü çare bulanamaz. Dönemin doktorları acılarının dinmesi ve yarasının kapanması ve hastalaığıjnın iyileşmesi için yaraya genç ve çocukların beyinlerinin sürülmesini önerirler. Böylece iran coğrafyasında aylarca hatta yıllarca süren bir katliam başlar; her gün zorla anne babalarındna alınan iki gencin kafası kesilip beyinleri merhem olarak Dehakın yarasına sürülür. Halk çaresiz ve güçsüz düşmüştür. Gençler katledilirken sıra bir gün daha önce bu şekilde 17 oğlunu kaybetmiş olan Kawa adındaki demircinin en küçük oğluna gelmiştir.
Hergün gençler Dehak'ın askerleri tarafından başlari kesilmek üzere götürülürken Kawa'nın aklına başkaldırı fikri gelir ve bu konuyu etrafında güvendiği birkaç kişiye açıklar. Demirci dükkâninda demirden savaş malzemeleri olarak Gürz-ü Kember, Kér gibi araçlar yapar ve bir taraftan da baskaldırı için etrafındakileri eğitir .Bu hareket yavaş yavaş yayılmaya başlar. Mart ayının 20'sini 21 'ine baglayan gece zalim Dehak'a karşı direniş başlar. O gece kralın sarayı direnişçiler tarafından ele geçirilir. Aynı zamanda bu direniş Dehak'ın egemenliğindeki bütün topraklarda devam eder. Direnişçiler kendi aralarinda dağlar da ateş yakarak haberleşmekteydiler. Direniş bittiginde Kawa'nın halk harekâtı Dehak'ı ve yönetimini devirir. Sevinçle dağlara koşan halk bu ateşlerin etrafında oynamaya başlar.
Bir diğer söylentiye göre de Kawa, 20 Mart'ı 21 Mart'a bağlayan gece sabaha kadar demir ocağının başında sabahlar ve oğlunu zalim Dehakın katlinden kurtarmak için çareler düşünürken imdadına göğün yedinci katındaki iyiliğin temsilcisi Hürmüz, Ninowa'lı Kawa'nın yüreğini sevgi ve umutla doldurur ve bileğine güç, aklına ışık verir. Ona Zalim Dehak'tan kurtuluşun yolunu öğretir. 21 Mart sabahı, gün doğduğunda, Kawa oğlunu kendi eliyle Dehaka teslim etmek ister ve zulmün ve kötülüğün kalesi olan Dehak'ın sarayına girer. Oğlunu zalim Dehakın huzuruna çıkarırken yanında getirdiği çekicini Dehakın kafasına vurur. Dehakın ölü bedeni Demirci Kawanın önüne düştüğü anda kötülüğün alevi Ninowada söner. Kısa sürede bütün Ninowa ve bölge halkı isyan eder ve ateşler yakarak saraya yürürler. Zulme karşı isyanı başlatan Kawa, demir ocağında çalışırken giydiği yeşil, sarı, kırmızı önlüğünü isyanın bayrağı[kaynak belirtilmeli], ocağındaki ateşi ise özgürlük meşalesi yapar. Ninowa cayır cayır yanarken meşaleler elden ele dolaşır, dağ başlarında ateşler yakılır ve kurtuluş coşkusu günlerce devam eder. Zalim Dehaktan kurtulan halklar 21 Martı özgürlüğün, kurtuluşun ve halkların bayramı olarak kutlar. Demirci Kawa; başkaldırı kahramanı, Nevruz ise; direniş ve başkaldırı günü olarak tarihe geçer
bir grup orospu evladı yüzünden türk bayramı olan nevruz ülkemizdeki değerini kaybetmişdir. içine sıçmadıkları bir bayramımız kalmıştı onunda içine çok güzel bir şekilde sıçtılar. hepsinin allah belasını versin.
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Türk Dünyasının her köşesinde ortak bir kültür mirası olarak yaşatılan ve Türk Milletinin sembol geleneklerinden biri olan Nevruz Bayramını büyük bir şölenle kutlayacak.
20 Mart 2013 Çarşamba günü saat 18.30da Ankara Etimesgut Festival Alanında başlayacak kutlamada Mustafa Yıldızdoğan ve Ahmet Şafak sahne alacak.
Nevruz Bayramının Türk tarihi açısından önemini konusunda görüşlerini dile getiren Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Olcay Kılavuz Nevruz yalnızca bir mevsim dönümünden ibaret olmayıp Türk Milletinin yorgunluğunu ve umutsuzluğunun ortadan kalktığı bir gün olup adeta dirilişin sembolüdür.Nevruz yalnızca bir mevsim dönümü değil Türklüğün şahlandığı,tazelendiği,birlik ve beraberliğin güçlendiği,yürekleri vatan ve millet sevgisiyle çarpanların birbirlerine kenetlendiği tarihi miraslardan biridir .Ülkücü milliyetçi hareket olarak günümüzde yaşadığımız ağır kültürel erozoyona ve yabancılaşmaya rağmen kimliğimizi yansıtan,Türkün varlığını ve birliğini bütün dünyaya gösteren geleneklerimize ve göreneklerimize sahip çıkmalıyız,çıkacağız.Tarihi ve kültürel geleneklerimizin en güzel örneklerinden birini yansıtan Nevruz Bayramını istismar edenlere,siyaset malzemesi olarak kullananlara aldırmadan geçmişte olduğu gibi bugünde büyük bir coşku ve heyecanla kutlayacağız.Bu sebeple Çarşamba günü büyük bir şölen kapsamında Nevruz Bayramı etkinliği düzenleyeceğiz.Vatanımıza kast eden aramıza nifak tohumları serpmeye çalışan,böyle ulvi bir günü bile kaos malzemesi olarak kullanmaya çalışanlara karşı tek yumruk olduğumuzu göstermek için tüm halkımızı Çarşamba günü Ankarada şölen havasında kutlayacağımız Nevruz Bayramına davet ediyoruz.ifadelerini kullandı.
sözde kutlama olan aslında başkentin göbeğinde terör estiren kutlamalarıdır(!). etrafın taşlanmasıyla meydana gelen maddi hasara, dersten çıkan öğrencilerin binada mahsur kalmasına, atılan gaz bombalarından bi sürü alakasız insanın etkilenmesine neden olmuştur ve daha bir çok şey...
insan sormadan edemez "bu neyin kutlamasıdır? nası kutlamadır?"
örümcek kafalılık dedikleri de bu olsa gerek olay çıkarıp etrafı taşlayarak hak kazanacağını zannetmek, milli servete zarar vermek...
bir kahpe kurşuna kurban gitsek bizi koruyacak bir devletin olmadığını gün gibi ortaya çıkaran kutlama(!)lardır.
yalan haber yapan medyanın da ağzına sıçayım, çekirdek çitler gibi olaya bakmak zorunda bırakılan polisi put gibi bekletenlerin de ağzına sıçayım!
okuyor muyuz n'apıyoruz ben anlamadım valla!
bunu açıklayabilecek var mı acaba?
orada bi kuşun yesek hesabını kim verecekti? atılan kaldırım taşları rahatlıkla insanı öldürebilecek güce sahip; biri yaralansa-ölse kime hesap sorulacaktı acaba?
kutlamalarla birlikte ortaya çıkan görüntülerde Türklerle Kürtlerin değil de, Kürtlerle Kürtlerin kucaklaşması var hep. ilginç bir toplumsal barış teorisi.
