nevrotik sayiklamalar

    23.
  1. Yalancı, korkak , cesaretsiz , yaşamdan kaçan çocuk. Sorun ne farkında değilim. Dehşetin. Felaket bir oturmamışlık ve sıkıntıyla yaşıyorum. Huzur. Hayatı sıkıp boğuveresim geliyor. Kusmak istiyorum hayatı. Yaşayan herşey ölü sanki ve ben bir katilim. Kurban görmek istemiyorum ben de kurbanım. Hem katilim hem kurbanım. Yaşamak içime vuruyor. Sinsi bir nefret var içimde neye, kime, neden. Hiçbir şeye. Hiçliği boğmak istiyorum bir kurban daha yaratmış olurum, kendimi ben öldürsem aynı anda hem kurbanı hem katili oynayamam aynı elden çıkan. Ne kadar yoksunum. çaresiz bir piçim şimdi. Kimse bana yaklaşmasın, zehirim yayılmasın , sadece kendime akıtayım zehirimi. günler uzun ve hala hiç bitmeyecekmiş gibi...
    8 ...
  2. 2.
  3. - göller donunca ördekler nereye gider?
    - gölleri bilmiyorum ama Tanıklığıma bulaşmış bütün bulvarlar şimdi ağlamayı öğreniyor benden ve biliyorlar ki; ya aşka ya da sana ihanet edeceğim.
    - beni neden susarken böldün?
    - sen sus'a dur; ben Düşleri satmalara yatacağım utanmadan.
    - geberesice bir aşka tutuklandım değil mi?
    - Aşka inanmak kendini sevmektir yüzündeki ünlemi bozmadan Bilmez misin?
    Sana aşkın iki kişilik bir yalan olduğunu öğretmediler mi?
    - severken köpekleşiyorum, it gözü ısırığı işlemiyor da...
    - Neden her seferinde kanıyorsun öyleyse?
    - biliyo musun bugün güllerden sarı.
    - günlerden gül öyleyse... yada gül/me... sana verecek bir "git"im var hazırda. Kaşlarındaki öfkeye damlayamayacak kadar tüketmiş kendini yağmurların. Yaşıt kederlerimiz aramızda duran ayrılığı yoklayıp duruyor. Sen de kalabalıklaşmayı yavaş yavaş unutuyorum. evet... bugün güllerden sarı.
    7 ...
  4. 41.
  5. içgüdüsel olan seçimlerle, bilinçli seçimleri ayırt etmek gibi sezgisel bir duyarlılığa sahip olabilen ender insanlar vardır, kıskandığım, evet itiraf ediyorum ne kadar arınmış sansam da kendimi kıskandıklarım var. sevgiliyi, arkadaşı, anneyi, babayı değil de ruh durumlarını. yastığa kafayı koyduğu anda uyuyabilenler, dibe vurmadan tırmanabilenler, bazı yaşanmışlıkları oyuncağından sıkılmış çocuk gibi bir kenara fırlatıp olmamış, yaşanmamış sayabilenler. Düşüncelerin yarış atı gibi koşturmasına gerek yok, yataktasın uyu artık, düşünecek çok zamanın var, sakın kalkıp yakma o sigarayı, dibe vurman gerekmiyor işte bırak acı ele geçirmesin onun bari hakkını verme, gidiyor işte be deli, zorlaştırma, münasebetsiz bir ayrıntı olma hayatında. Ölümü hiç anlayamadım, şiirler kitaplar okudum, anlayamadım, anlaşılması gerekmiyor işte, anlamadan da yaşayabilirim. bilmek en yaşamsal ihtiyacım ve en çok acıtanı belki de. Pembe yalanları dahi sevmiyorsun salak, pembe işte, pamuk gibi, anlama kendiliğinden. Kendine oyun oynamaya kalktığın anda yakalanıyorsun. beş yaşındayken gizli oda olduğuna inandırmıştın kendini de duvarda düğme bulacağım, bisiklete kavuşacağım diyerek evin tüm duvarlarına dokunmuştun hani, sen işte hala aynı çocuksun, olmayacak hayaller kuran, tek oyuncağının o gizli odada olabileceğine inanan beş yaşında bir çocuk, senden ne beklenirdi ki zaten. hala kıskanıyorsun işte, hala üçgüdüselle güdüseli harmanlıyorsun ortaya da limonu az salata çıkıyor, yavan kalıyorsun. off çok sıcak
    7 ...
  6. 5.
  7. * *
    enkâzı kanırtılmış kırık yüzümü döktüm uçurum diplerine.
    ceplerimi yoklamaya ellerim yok.
    şakak mı dayanır bu intihar iklimine.
    seni intihar ediyorlar mı hala eğitilmiş köpekler?

    bu vitrin salyalarına kanarım
    bak
    kan/serdim

    satır aralarımı satırlamayın... can kaybımdan öldüm...

    budala! esrârım dilini dikenli tellere doladı. konuşsa önce kendi kanayacak!

    bu gece yüreğimden sağ çıkarsa, ölen ben olacağım!
    7 ...
  8. 1.
  9. kişide düşle gerçek arası say eden dengesiz ve amosfer tarzı sayıklama biçimi...

    Az daha doğduğumuz öyküde ayaküstü ölüverecektik. Anamızdan emdiğimiz acılar burnumuzdan gelecekti az daha. Dipsizliğin de dibi tutarmış sandık sanma oyunlarımızda. Meğer suskunluğumun dibi karaymış, ben kuyu sanmışım...
    Beni susarken bölme.
    6 ...
  10. 9.
  11. * *
    sesimi susmayı denesen geberirdin
    tavana kadar düzdüm cesetleri
    irinli yaralar emdim
    dudağımda regl bir kadının suyu
    beni bu gece dudaklarımdan diker misin birbirine
    suskun bir boşalmaya öykünme
    sesimi susmayı denesen geberirdin
    5 ...
  12. 3.
  13. * *
    terim sızmıyor celladımdan. kaskatı bir cesedi yedim yokluğunda. karıncalar kusuyorum gecelere. bana bir suskunluk versin hades... kulak yırtan bir çığlık tizliğinde...

    som/baharıma dokunma!
    5 ...
  14. 6.
  15. * *
    her sevda yeni bir "keşke"ye yer açıyor yürekte.
    itten bozma her sırtlan artığı ısırığı, yara sanıyor kendini dil'de...
    sevişgen ruhlar düzüşümü patladı patlayacak satılık kalpler şarkısında.
    kulağımda yalpa yapan o cümlenin iğfalindeyim hala...
    "içimdeki boşluğa düş ben tutarım seni"
    5 ...
  16. 7.
  17. * *
    bu kez kış geldim. üşümeler üşüşmüş usuma.
    karla karışık düşmüşüm jilet güzeli şiirlerime...
    sıfatını uçuruma ittiğimin dölüne jelatin suskusu düş'müş.
    buz tutmuş ölü sevicilerin ellerinden geç/tim.
    kış geldim güz gittim dere tepe düz(üş) bittim.
    4 ...
  18. 8.
  19. * *
    canımda it çizgili senfoni düşleri... kaldırım sanıp da basma kalıp(ıma) iğfal edilmiş düşler coğrafyasında...
    köpeklere yalatacak avuç içlerin de yok! çakı bozuntularıyla kazınmış üçte ikisi.
    sinirime iyi gelen fahişe düşlerisin... tenime ten değmemiş yalanına taş bas hadi.
    bu suskuları gırtlağıma lağım suyu mu sandın ahmak!
    kal gelmiş sana, git girmişken birine.

    gidişin durun birbirinize...
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük