uyarlama film. konusu çok güzel, oyunculuklar harika hele carey mulligan.. ancak kötü senaryoya sahip. keira knightley yine tüm güzelliğiyle karşımızdaydı. gerçi bu kez carey mulligan daha bir tatlı göründü gözüme..
the million dollar hotel adlı filmin soundtrackinde yer alan bir u2 şarkısı ki u2 sevmeyen bünyeleri bile fena çarpar fazla dozda alınırsa, bağımlısı yapar.
you take a stranger by the hand
a man who doesn't understand
his wildest dreams
you walk across the dirty sand
and offer him an ocean
of what he's never seen
maybe i was blind
or i, i might have closed my eyes
maybe i was dumb
but what i forgot to say
if you didn't know
is never let me go
never let me go
you run from love and don't believe
unless it catches you by the heel
that even then, you struggle
from red i learned to cross the strand
your footprints still there in the sand
everything else, washed away
i may not be alone
oh i, i may have found my home
i may have lost my way
but what i forgot to say
if you didn't know
is never let me go
never let me go
çocukluklarından itibaren donör olmak üzere yetiştirilmiş üç çocuğun ölüme doğru giden yolculuğu. film aslında bu kişilerin de ruhlarının olduğunu ve onları birer inek gibi görmemek gerektiğini ağlatma seviyesinde durgun ve duygusal bir şekilde vermektedir. belki kitapta vardır diye belirterek yine de kafama takılan noktalara değiniyorum;
bu çocuklar klonlanmış ve hatta tasarlanmış. ruhları yok diye sürekli olarak ölene kadar hayati orgalarını alıyorlar. kathy h ve tommy madama gittiklerinde galeriyi sizin ruhunuz var mı anlayalım diye kurduk cevabını alıyorlar. peki bu arkadaşlar bu çocukların hareketlerinden hiç mi anlayamamışlar bir takım duyguları olduuklarını. madem meraklıydın resimden önce insanlara baksaydın ve bu çocukları o salak soruyu sana sorduklarında savunsaydın ?
doktorlar organları alırken; hayatını kaybeden donöre neden müdale etmiyorlar. hiç mi yemin etmemişler ?
tommy ruth ile bol bol sex yapıyor, hamile kalsaydı ne olurdu ?
bu klonların ruhlarının olduğu daha en başından belliydi; tommy gayet insani tepkiler veriyor ve gayet de haykırıyordu. duyarlı olduğunu anladığımız madame bunları gördü de hiç mi başkasına göstermedi ?
ruth çocukluğundan beri yine tüm insani duyguları taşıyordu kıskançlık, aşk, ihtiras, sex, v.s. , e o zaman hocaları amerika muhabetti yaptığında nasıl olur da kaçmayı, diğer insanlara haykırmayı düşünemedi ?
Ciddi anLamda dikkat ediLmesi gereken bir fiLm... Hem de her yönüyLe... KarakterLerden tutun da ağır ama etkiLi göndermeLerine kadar fiLm birçok yönüyLe dikkate aLınmaLı bence...
YaratıLan "kLon dünya"Larında karakterLere baktığımda gördüğüm tek şey minimize ediLmiş topLumdan başka birşey değiLdi.
3 arkadaşın birbiriyLe iLişkisindeki çeLişkiLer, okuLLarı, ortamLarı ve acı gerçekLerLe yüzLeşmek zorunda kaLdıkarı zamanLar...
Birçok karesinde; kLon da oLsaLar, nasıL topLumdaki insanLar gibi davrandıkLarını çoğu zaman pasif bazen de umursamaz oLdukLarını görüyoruz.
Bu pasifLikLeri "zombi toLum" oLarak tabir ettiğimiz yemek-çaLışmak ve uyumak üçgeninde yaşayan topLumLara gönderme değiL de nedir?
Burada karakterLerin önemi artıyor tabii..
Kathy ve sorunLu Tommy karakterLeri hep birşeyLer hisseden ama bunLarı diLLendiremeyen yani kendiLerine sunuLanı kabuL edip fazLası için savaşmayan karakterLer...
Yani pasif..
Aktif gördüğüm tek karakter Ruth...
ÖzeLLikLe finaLe yakın yaptığı konuşmada hangimiz empati kurmadık, onu anLamadık? HakLı demiyorum ama bi düşünün...
istediği şey için harekete geçtiği için de -yanLış da oLsa- içLerinde en gerçek karakter odur bence...
FiLmin böyLe gerçekçi yanLarının yanısıra bir de duygusaL ve dramatik boyutu var tabiki...
Tommy ve Ruth'un son sahneLeri beni fazLasıyLa etkiLedi...
Kathy'nin monoLogLarı ise fiLmin nokta atışLarı gibi.
Etkiyi artıran ama dozunu da aşmayan o monoLogLar fiLmi hem anLamLı kıLıyor hem de duygusuyLa insanın boğazına bir yumru gibi oturuyor.
EtkiLetici...
PerformansLar da öyLe Andrew GarfieLd son dönemin dikkat çeken isimLerinden.
Kendini ispatLama yoLunda emin adımLarLa iLerLiyor. Carey MuLLigan da hiç fena değiLdi.
O naif karakteri başka kim canLandırabiLirdi biLemiyorum.
Keira KnightLey ise zaten aLanında usta oyuncuLardan. Yine inandırıcıLığı had safhadaydı...
Çocuk oyuncuLarı da es geçmiyorum tabii, hepbi çok başarıLıydı...
Yani türünün güzeL örnekLerinden fiLm...
KLon hikayesi aLtında 3 karakteri izLiyoruz asLında.
Biraz biLim kurgu boLca dram var yani...
Ağır ama etkiLi bir fiLm...
Türünü sevene tavsiyedir.
--spoiler--
hastalara organ sağlaması için taşıyıcı olarak yaratılan insan klonlarının anlatıldığı dystopian bir kazuo ishiguro romanı. roman ingiltere'de geçmektedir. anlatıcı kathy h., kendisi ve çevresindekilerin, bir hapishane gibi bir yatılı okuldan mezun olup nasıl önce birer carer (yani hastabakıcı gibi bir şey) ve daha sonra donör olduğunu ve sonunda bütün organlarını bağışladıktan sonra öldüklerini, daha doğrusu görevlerini tamamladıklarını anlatıyor gibi görünse de romanın genelinde verilmek istenen yine o tipik klon da olsa, robot da olsa, replicant da olsa bunların bir şey hissedebildikleridir. bu yüzden kanımca çok iyi bir anlatış tarzı olsa da teması pek özgün değildir. daha önce philip k dick'in do androids dream of electric sheep ve ondan uyarlanan film olan blade runner'da, i robot'ta, ve hatta chuck palahniuk'un survivor'ında bile bir nebze aşina olduğumuz bir insan ve insan olmayan ayrımının çetrefilli tarafları sorgulanıyor gibi... tabii bu işin sadece bir boyutu. kitaba birçok farklı okumayla da yaklaşılabilir. okuma açısından baktığımızda ise oldukça sürükleyici ve her yeni detayla bol bol mnskm dediğimiz bir roman olarak karşımıza çıkıyor.
--spoiler--