nescafe. tuhaf bir içecek... şöyle ki; benim tüm kişiliğimi su üzerine çıkarıyor bu sıvı. nasıl mı? anlatayım. bu içeceği içmeye başladığımda kendimi bir havalara sokmalar falan seziyorum, 10 saniyede bir yudumlamalar ve bakışlarımdaki absürt anlamlılık çabaları... sonra ne oluyor bilmiyorum... hayatın akışına kendimi bırakıyor olsam gerek ki; nescafe'yi unutuyor ve onu soğumaya mecbur bırakıyorum. ve evet; o dönüşüm gerçekleşiyor. az önce entelektüel bir girişle nescafe'sini yudumlayan ben, klişe bir soğumanın da etkisiyle nescafe'nin diğer yarısını bir öküzün yalaktan su içmesi gibi içiyorum. nasıl kişiliksiz bir insan olduğumu görebilmek için nescafe'den yararlanma çabaları da denilebilir bunun için. aslında daha içten ve acıklı hikayem de var. mesela dün gece... bir arabanın tekeriyle üstündeki kaportasının -tam tarif edemedim- arasına sıkışmış bir kedi yavrusu ciyak ciyak bağırıyordu. miyav miya v demem gerekirdi fakat ciyak ciyak daha acıklı. neyse. ilk önce ayakkabımı ona uzatıp; saçma bir yardım davranışı sergiledim. kedi ayakkabımdan tutup dışarıya mı çıkacaktı? yoo. niye yaptım ben de bilmiyorum. daha sonra eğildim ve ona baktım. sadece gözleri parlıyordu fakat onu çıkaracak kadar cesaretli değildim; tırmalar ve kuduz olurum korkusu. biliyorum çok cahilce... ama davranmadım işte. sonra belki kendi çıkar diyerek oradan ayrılmaya karar verdim. tam yukarı doğru çıkıyorken fikrim geldi. acaba bir kağıda 'tekerleğinizde kedi var, dikkat edin!' gibisinden bir yazı yazıp arabanın camına mı yapıştırsaydım diye düşündüm. düşünürken kediden uzaklaşmaya devam ettim. bugün aynı yoldan geçerken o arabayı göremedim. tek bir metre gidişinde bile kedi ölecekti. fakat beni kişiliksiz yapan; kedinin şu an yaşıyor olup olmaması değil. bu tamamen kendimle alakalı. tıpkı inançlar gibi. önemli olan; bir maymunun tanrı olup olmaması değil, senin ona inanıp inanmaman... ha bu arada; nescafe 2'si 1 arada'ya 3 şeker atınca 3'ü 1 arada gibi oluyor. ama önemli olan nescafe'nin ne olduğu değil, senin ona kaç şeker atıp atmadığın...
bir kahve türü değildir, bir kahve markasıdır. nestle' nin çözünebilir kahvesinin markasıdır nescafe. tür olarak ise çözünebilir kahvedir, demleme gerektirmez.
daha önce demlenen kahvenin kurutulup paketlenmesi prensibiyle yapılır, dolayısıyla kahve değil kahvemsidir.
hayatımda çay'ın yerini almasa da önemli bir konumu olan, sınav zamanlarında, derin düşüncelerde beni sigara ile birlikte kendime getiren kahve markası.
hazır kahve deyince aklıma bu geliyor hep... nescafe istiyorum diyorum, nescafe yok, filtre kahve yanında tatlandırıcı krema her neyse diyorlar. tamam ondan işte diyorum. halbu ki farklı şeyler evet ama işte alışkanlık.