postmodernliği nirvanaya ulaştıran eylemdir.kocaman kupa bardağını nescafe,çay gibi bilimum tüketilen bir içecekle doldurur ve sıçmaya gider.sıçıp osururken bir taraftandan nescafesini yudumlamayı unutmaz.
en basit bakış açısıyla temizlik konusunda zayıf kişidir.ne kadar temiz olursa olsundur orası tuvalettir.yapılan araştırmalar tuvaletlerden etrafa saçılan suların 2 metre öteye kadar yayılabildiklerini ve diş fırçalarımızı korumamız gerektiğini söylerler.bu araştırmadan sonra tuvalette kahve içmek ile ilgili çok şey söylemeye gerek yok herhalde.***
ayrıca birde adab-ı maaşeret kuralları vardır ki unutulmamalıdır.
hatırlarsanız biz küçükken güdülendiğimiz bazı hassasiyetler vardı. nimete karşı olan saygı da bu öğretilerdendi. hani nimet kutsaldır ve nimete karşı tüm detaylarıyla saygı gösterilmesi/hürmet edilmesi gereklidir zira nimet bugün varsa yarın olmayabilecek bir unsurdur hayatmızda...
şimdelerde tuvalette kahve içmeye başlamış insanlar türemiş, tavsiyem odur ki; klozetin karşısındaki dolabın üzerine bir fırın kondurun, sonra alın krem şantiyi hazır pastalardan yapın, kahveyle iyi gider..."ama daha zıçacaktık" diyenler olursa, beklesinler az daha, kek-kahve ilen daha güzel oluyormuş.
yanına bir de sigara yakıp kendisini ehlikeyif sanan insandır.bir de uzun süre tuvaletteki icraatına devam etmesi gerekir ki ortamı hazırladığına değsin.
neskafenin sıçmayı kolaylaştırıcı etkisi sebebiyle böyle bir davranış içine giriyor olabilir.
ama şöyle de bir durum var ki, tuvalette klozet üstünde oturmayı uzatan eylemler (kahve içmek, kitap okumak, kabul günü yapmak filan), ayakların uyuşması sonucunu doğurur. varsa yoksa sıkıntı yani. ondan sonrası da bildiğimiz çirkin manzaralar.