orta ikideyken bio bio şiiri sayesinde tanıdığım bildiğim, şili'li yazar ve şair. nazım hikmet adına barış ödülü almış ve biz, o'nun yanında şair bile olamayız diyerek nazım!a övgüler yağdırmıştır. sen daha burda bık bık konuş dur. yok necip fazıl ın nazım hikmet e verdiği ayar yok, necip fazıl ın nazım hikmet e mektubu diyerek. şili2deki adam kabul etmiş nazım'ın büyülüğünü. dünyaya nazım adına ayarı vermiş yazar.
Ama niçin benimle konuşmuyorsun artık
Boi Bio?
Ben söylüyorum şimdi
Senin diyeceklerini
Oysa ben konuşmayı
Senden öğrendim
Yağmur ve yaprakla karışık
Gece türkülerini
Senden öğrendim, Bio Bio
kimse bakmazdı bana çocukken
Günün doğuşunu senden öğrendim
Zorla toprağa gömülmüş gücün
Durgun çanlar gibi sessizliğini
Senden öğrendim, Bio Bio
Senden öğrendim evreni
Oysa sakız yaprakları
Kırık oklar,
Kırık, hüzünlü oklar
Bin yılda öğrettiler onu bana
Ama seni gördüm, Bio Bio
Kendini usulca denize bırakışını gördüm
Paramparça ağzını, göğüslerini
Kanlı bir öykü anlatarak
Büyük ve çiçekli
Gördüm seni, Bio Bio.
Şu sıralar hayatımı kulak memesi kıvamına getirip yüzümü güldüren bir tür ilaç. Antidepresan değil, uyuşturucu değil.. 2 duble sek votka kafası veriyor.
epilepsi (sara) hastalarına ve ortopedik kaza ve ameliyatlar ardından oluşan sinir hasarı ve felci geçiren hastalara nöroloji uzmanları tarafından verilen bir ilaç. doktor biraz sersemlik yapabilir der. ilaca başladıktan sonra 9 ay kesintisiz kullanmak gerekir. baş dönmesi, bulanık görme, vertigo gibi yan etkilerine rastladıktan sonra bir prospektüse bakarsınız aman tanrım tam bir sayfa yan etki. bir tek ölürsün dememişler.
Bir sürü insanın içinde kimim ben, biz kimiz,
karar kılamıyorum birinde:
kaybolmuşlar giysilerimin altında,
başka şehre taşınmışlar.
Tam sırası gelmişken
akıllı olduğumu göstermenin
ağzımdan alıyor sözü
içimdeki gizli aptal
Gün oluyor, uyukluyorum
seçkinler meclisinde,
tam cesaretimi toplarken
hiç tanımadığım bir korkak
sarıp sarmalıyor iskeletimi
bin tane ince önlemle
Alevler sarmışken görkemli konağı
ben çağırıyorum itfaiyeci yerine,
kundakçının biri fırlıyor sahneye,
o benim. Bir şey gelmiyor elimden.
Nasıl seçip ayırsam kendimi?
Nasıl bir araya getirsem?
Okuduğum bütün kitaplar
göklere çıkarıyor kahramanları
her zaman kendine güvenen:
ölüyorum kıskançlıktan;
rüzgarlı, kurşunlu filmlerde
kıskanıyorum kovboyları,
atları bile alkışlıyorum.
Ama ne zaman çağırsam atılgan yanımı
çıkıp geliyor gene eski tembelliğim,
bilmiyorum asla kimim ben,
kaç kişiyim, kaç kişi olacağım.
Bir çana dokunup da
çağırabilseydim gerçek kendimi,
gerekliysem çünkü kendime
yok olmamalıyım ben.
Çok uzaklardayım yazaken
döndüğümde çoktan gitmişim:
görmek isterdim aynı şey
geliyor mu başkalarının başına,
benim gibi daha çok var mı,
onlara da aynı şeyler mi oluyor;
bunu keşfettiğim zaman
öyle iyi belleyeceğim ki her şeyi
sorunlarımı açıklarken
coğrafyadan konuşacağım.