mutluluk ele avuca sığmaz
küçük bir çocuk
büyürken öğrenir sevmeyi
sen benim mutluluğumsun
büyüyeceğim seninle
Anadoludayım
elim yüreğimde haberini bekliyorum
Ekim ayı baharının duygularıyla.
Çukurovadan, Mezopotamyaya,
Kapadokya dan, Bian a
yüreğimde sıcaklığın ısıtır beni.
Yollardayım,
Yaşamak istediğim bu zamanda
Olgun sevginin tohumlarıyız .
Sevgiyle yetişen, yeşeren oluruz
En zor anlarda dahi gerersek göğsümüzü
Dağlardayım,
Dar yollardan, çam kokusunu çekerken içime
Ne yol dar
ne de uzun gelir bana
Seviyorum seni;
Kimi kurak toprakların arasından
kimi sert yağız dağların yamaçlarından
kimi güzel Erciyes, Nemrut dağından
kimi Akdenizin sıcak havasından
kimi Konya ovasının ıssız soğuk yolundan
kimiyse en lezzetli tatların duraklarından
Zeugmadan, Antakyadan, Adanadan.
Ya teninde titreyen ellerim
Ya dudaklarım ne yapsın
Severken Anadolu gibi güzelliklerle
sınırsız,
çıkarsız,
karşılıklı.
Anadoludayım,
durdum yolun kenarında
sağımda bir dağ,
tüm duyguların içinde bakir bir dağ ve yüreğim saklı,
solumda kızıla çalan, kurak, otsu, verimsiz, yarınsız, topraklar sıralı
arkamda geçmişin uzun yolu ardımda kalmış,
önümde ise uzun bir yol yeni heyecan ve aşk dolu bir sevda.
Geleceğim olur musun özlem dolu bu yolda?
Bu uzun yolda gelir misin?
Yalnızca sen,
yüreğin,
gülümsemen ile
Yarına
Anadolu gibi;
kaybettiğini bağrına basan
azı bilen, çoğu veren, paylaşan
tarihinde gizemi saklı,
toprağında bereket
Şairlere hasret
sevenlere özlem