bir tiyatro oyununu canlı izlemiş biri olarak kendimi şanslı sayıyorum. hiç izleyemecek olanlar çok şey kaçıracak. sözlüğe baktım da pek entry girilmemiş daha ölmeden unutulmuş gibi.
allah rahmet eylesin beni güldürmeyi başarmış değerli insan.
ilk olarak 25 yıl önce çevre tiyatrosunda karşıma palyaço kılığında, sonraları cibali karakolu'nda polis rolünde, numune hastanesinde basurlu hasta olarak çıkmıştı. çok küfür ederdi rahmetli, "elektrik bizim köye girmeden önce benim götüme girdi" cümlesi üstadın en güldüğüm sahnesiydi. sayesinde göz yaşıyla gülmeyi gördük. inşallah allah ta onu güldürsün, mekanı cennet olsun.
tiyatronun duayenlerinden biridir. sevilesi bir adamındır. sanat adına bir çok başarılı iş yapmıştır ancak kişiliği ile de unutulmayacak insanlardandır.
benim için çok ayrı bir yeri vardı. rahmetli olduğunu öğrendiğimde çok üzüldüm. o benim sadece hemşerim değildi, dedemi hiç göremedim ben, dedem diye onu bilirdim. öz dedem gibi de severdim. babam sürekli hayat hikayesini anlatırdı. her ne kadar küçüklüğümde gitsem de iyi hatırlarım; onu da ailesini de kilis de çok severler. akrabalarıyla birlikte yaşardı. her zaman herkesin bir arada olmasını isterdi. bir insan ona verilen süre içinde, dünyaya neler katmışsa o kadar insandır. o, bir insanın yaşadığı süresince, yaşadığı dünyaya neler katabileceğinin bir kanıtı. nur içinde yat büyük usta. hayatıma kattığın o kadar çok şey var ki... allah senden razı olsun. ben hakkımı helal ettim sende et...
sen severdin bu türküyü...
Ömrü boyunca bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar tiyatroya gitmiş insanların, sahne sanatı nedir ne değildir bilmeyenlerin beğenmediği sanatçı.
Aksine değerli bir oyuncudur, ince göndermeler yapmayı becerebilen bir insandır, gündelik küfürlü konuşma tarzı vardır. Kendisine ters gelen herşeyi irdeler ve yanlış gördüklerini esprili şekilde açıklamaya çalışan insandı.
hayatından ne gibi anılar saklıdır kim bilir. ancak hayatında kendisini en kötü hissetiği en çok sinir bastığı anın şu olduğunu tahmin etmek zor değil.
o, mizahın kapkara haykıran ağzı ile "bu ülkenin espirisi, koca koca adamlar üç fidana kıydığında bitti." demişti.
her komedyen gibi insanları güldürerek düşündürmeye çalışan, buna karşılık çoğu zaman 'komik', hatta kimi zamanlar 'gülünç' olarak dahi nitelendirilen önemli bir komedi ustamızı, abimizi kaybettik.
bir paparazi muhabirinin "her gelişimizde sizi tiyatroda görüyoruz. özel yaşamınıza ne derece vakit ayırıyorsunuz? ne bileyim, ayda kaç kez restorana gidersiniz mesela? yakın dostlarınızla bir eğlence yerine ya da ailenizle tatile hangi aralıklarla gidebiliyorsunuz?" sorusuna,
"kahkaha ile doyuyor, alkışlarla yaşıyorum."
şeklinde yanıt vermişti.
onu en iyi anlayanlar ve en çok sevenler çocuklar oldular hep; ne mutlu ona!
George S. Patton'un dediği gibi ''Ölenlerin ardından yas tutmak aptalcadır. Onun yerine, böyle insanlar yaşadı diye şükretmeliyiz.'' iyi ki bu topraklar üzerinde bir hayat sürdün ve seni tanıdık büyük usta. huzur içinde uyu...
Küçüklüğünüzde tiyatrolarını defalarca izlemenize rağmen her izleyişnizde aynı esprileriyle sizi kahkahaya boğan tiyatro sanatçısı. Vefat etmiştir, başımız sağ olsun.
vafatının 40. günü olan büyük usta.
Son yazdığı şiirinde; "Hayatımda ilk defa katıla katıla gülüyorum; çünkü, kırkım dolmadan unutulacağımı biliyorum." diyor. rahat uyu, ruhun şâd olsun.
O şiir;
Biliyorum,
Caminin avlusunda toplanan kalabalık bana değil,
Gelen ünlüleri görmek için..
"Aaa, o da burda, şu da burda." deyip,
Beni musalla taşında unutanları görüyorum..
Hayatımda ilk defa katıla katıla gülüyorum;
Çünkü, kırkım dolmadan unutulacağımı biliyorum..
Yaşlı bir selvi ağacının gölgesinde oturup,
Yılların yorgunluğunu çıkarıyorum..
Birden önümden sırasıyla Nisa'lar, Tolga'lar, Sadri'ler
Daha birçok sanatçılar geçiyor,
Selam veriyorum, hiçbiri görmüyor,
Sesleniyorum: 'Anne, ben buradayım, Baba, ben buradayım.'
Sesleniyorum ama kimse duymuyor..