nefret; ar. bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu. tiksinme, tiksinti. ürküp, kaçma.
zaman; bir iş veya oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit. bu sürenin belirli bir parçası. çağ, mevsim. biş iş için ayrılmış saatler, mesai. dönem, devir. bir süre ilgili durum ve şartlar. fiil kipi.
ivme; hareket eden nesnenin küçük bir zaman içinde hızında oluşan değişimin zamansal oranı.
nefret sözcüğü ilginç kelime. bir çok yakın, anlamdaş sözcüklere sahip ama tek kelimede zıddını ifade edemiyoruz. bu bağlamda bir kimseden nefret ediyorsak, nefretin zaman içinde oranı artabilir, ama bir başka duruma dönüşmesi pek mümkün değil. nefret duygusunun ortadan kalkması için ya nefret edilen kişinin ortadan kalkması gerekir, yada nefret edenin araya zaman ve mesafelerin girmesi sonucunda nefret edilen kişinin unutulması gerekir. bu nefretin varlıksal sönümlenmesi anlamına gelmez. nitekim ne kadar zaman geçse de her hatıra gelişte o kişi nefretle anılacaktır. yanlış anlaşılmaya dair nefret oluşumunu dikkate almamak gerekir, evet bir nefret duygusu oluşmuştur ama dayanaksızdır, dolayımla varlıksızdır. denebilir ki nefret çok yüksek, ekstrem bir duygudur, telafisi yoktur. bu bağlamda nefret kelimesini, nefret hissedişini çok iyi duyumsamak gerekir. zira nefret hissi, tam bir kırılmayı, uçurumlaşmayı ifade eder.
