insanlardan değil duygulardan, yaşatılanlardan nefret ediyorum kimi zaman ve Belli başlı şeyler vardır benim için de zaten.
Duyguların, yaşantının temeli de insanlar değil midir diyenler için, bazen o kişiyi seversiniz aslında; Kim bilir sevmek zorunda hissediyorsunuzdur çünkü tam olarak sevmek de değildir, açıklanamayacak bir histir bu. Ancak o kişi size yapabileceği birçok şeyi yapmıştır ve siz bir yandan sevemiyorsunuzdur da. Bu ikilem nefreti körükler çünkü nefret biraz da belirsizlikten doğar.
Bir noktadan sonra da yorar zaten. Artık kişiselleşip buna neden olan insanı/ insanları öldürmek istiyor insan çünkü kurtuluşun bu olduğunu yansıtıyor nefret. Bu bir saçmalık diyenler olacaktır, gerçek nefreti tatmamış da olabilirsiniz bu durumda çünkü nefret düşünmeyi engeller ve bu da düşüncesizliğin sonlarından biridir. Empatiyi de, sevgiyi de, pişmanlığı da, acıma duygusunu da, birçok şeyi de alır götürür bunun yanında.
Nefret her şeyi engelleyip kendinizce hazırladığınız çözüm sonunda alacağınız hazzı, rahatlamayı hatırlatır yalnızca size. Oysa öyle bir şey de yoktur ortada. Tamamen acı bırakır geride.
Çok güçlü ve yıkıcı bir his. Yalnızca sizi de yıkmaz, gerektiğini hissederse çevrenizdekileri de yıkar.
Sevgiden çok daha güçlü olan şeydir. Bunun yanında çok daha gerçek tabi. Dostoyevski'nin de dediği gibi
-Nefrete sevgiden daha fazla inanırım çünkü nefretin sahtesi olmaz.
Nefret başka duyguların evrimleşmiş halidir bence. Birine ya da bir duruma hissettiğin duyguların seni kötü etkileyecek şekilde ilerlediğinde gerçekleşen bir duygu.
Nefret bir insanı yıpratabilir. Nefretin bir çok nedeni olabilir. Bu ihanette olabilir ya da bir kıskançlık da. Geçmişte ne yaşanmışsa onu aklından atamayan insanlar her defasında nefretin sarmalında kör kütük dolaşır. Özgüvenli insanlar geçmişine sünger çekip kaliteli yaşamaya özen göstermeye çabalarlar. Sizde öyle yapın.