kara sineklerin yemek masası üzerinde çiftleşmesi. hem pis bir hayvansın, hem çirkinsin, hem de yemek yediğim masada dişini pompişleyip çirkin yavrular yapmaya devam ediyorsun. o masada nimet var, nefret ediyorum senden kara sinek!
en nefret ettiğim şey dost bildiğim bir insanın Kalleşliği yada güvenimi boşa çıkarmasıdır. bunu takiben en nefret ettiğim şeyleri önemli konularda gözüne baka baka yalan söylenmesi, iftira edilmesi ve hakkımın yenmesi şeklinde sıralayabilirim.
Bugün kendimde nefret ettiğim bir şeyi farkettim. Anlık gelgit lerle çok ağır kararlar alıyormuşum. Almışım. Aldım. Bazı şeyler için geç oldu evet. Kırdım. Kırıldım. Döküldüm. Bundan sonra daha ağır ağır, daha yavaş olmaya karar verdim. Çünkü sonunda hiç güzel şeyler olmamış onu farkettim. Bende ahı kalanlar buyursun gelsin ödetsinler bedellerini. Artık temizlenmek istiyorum.
Bugün farklı birseyden nefret ettiğimi farkettim. Vicdan azabı. Hic birsey bu kadar ezmiyormus insanın içini. Bir insana yaptığınız kötülük ona zarar vermemiş olsa bile sizi yiyip bitirir ben ilk defa bunu yaşıyorum hemde hiç ugruna. Ama hakettim.
Sevgili Generalim Cevdet Bey! Pardon, Cevat Bey ve kadirşinas yalakaları!
Şunu iyi bilin ki; gösteriş budalası insanlardan, gösterişli laflardan, gösterişin kendisinden hiç hoşlanmam! Bu, bir… Kibirden, kendini beğenmişlikten, “Bütün bu dağları ben yarattım” havalarından, süslü kişiliklerden nefret ederim! Bu, iki… Yalakalardan, yalakalıktan, yalakaca edilmiş laflardan ve davranışlardan da nefret ederim! Bu, üç…
Dördüncüsü… Gerçeği, içtenliği ve samimiyeti çok severim. Ve Dostoyevski’nin dediği gibi; gerçeğin, her şeyin üstünde, zavallı egoların bile üstünde tutulmasını isterim. Arkadaşlığın, karşılıklı, açık sözlü ve yalansız olanı için canımı veririm! Evet buna bayılırım Sayın Generalim! Arkadaşlık, hassaslık ve incelik isteyen bir iştir; öyle kabalığa, özensizliğe, alaycılığa gelmez!
Daha ne söyleyecektim… Neyse, niye uzatıyorum ki? Yine de şerefinize Sayın Generalim! Güle güle gidin istanbul’a. O kahpe Bizans’ı bizim için fethedin! Oradan da sürün atınızı batıya, Viyana’ya. Nobel’di, Oscar’dı ne bulursanız getirin Ankara’ya! Şerefinize Sayın Generalim! Şerefinize!
-yeraltı
Şöyle bi alıntı yapasım geldi maruz görün.