nokta kadar bile önem vermemektir. karşıdaki insanın acınası durumudur bu ama sizin için, karşı pencerede uçuşan perdeden farkı yoktur artık. en güzeli de budur. yıpranmaz insan.
var görmediğini ifade etme şeklidir.
ne ağır bir durum, düşünene...
nefret edilen bu durumda daha iyi durumdadır.
şahsına bir duygu besleniyor, ne âlâ, bir şekilde sayılıyorsun, varlığın onaylanıyor demektir.
nefret bile edilmeyen; akla gelmeyen, "yok" olandır. ölüdür diyemiyorum çünkü ölen; iyi ise yası tutulurken, nefret edilen ise bayram yapılır. bu bayram yapma dahi varlığını onaylamadır.
sonuç, ölü dahi olamamak, esamesinin geçmemesidir.
bir başka deyişle, tınlanmamaktır. "tın"lanmamaktır; boş filan olsa "tın" diyecek de, boşbile değil...
bir insana verilebilecek en büyük ceza. değersizlendirmenin, aşağılamanın tam karşılığı. zira nefret ettikleriniz varlıklarını, etkilerini kabul ettiklerinizdir, zihninizde, içinizde yer kaplıyanlardır. ama artık nefret bile etmiyorsanız, o şahıs sizin benliğinizden tamamen çıkmıştır. sizin için artık kumsaldaki bir taş, camdan bakarken uzaktan geçen bir yabancı, tv kanallarını zaplarken arada görülen görüntüler kadar yoktur.
eski sevgiliye karşıysa hele, o kadar acıdır ki.
çünkü bilemezsiniz ne hissedeceğinizi.
bi yokluk, bi boşluktur artık yaşananlar.
hatırladığınızda boş boş bakarsınız etrafa.
sinir yoktur, acı yoktur.
aslında bunun sevinilecek bişey olmadığını anlarsınız bi süre sonra.
öyle bi boşluk olur ki içinizde, nefret bile edemediğinize ağlarsınız kimi geceler, nefrete muhtaç olursunuz...