Bir kaç gündür ülkede siyasette bir iyi niyet, uzlaşma zemini ve meydanlarda dostluk havası eserken bir gece ansızın geliveren nefret rüzgarları ülkeyi yeniden sardı.
önce başbakan'ın kışkırtmalara ve olası çatışmalara ortam vermemek adına karşılanmaması gerektiği kendi çevresinden bakanının ağzından açıklandı.
Ancak bu açıklamalara rağmen gördük ki daha başbakan'ın gelmesine saatler kala konuşma yapacağı otobüs alandaki yerini almıştı. Uzun zamanlardır ellerinde türk bayrağı ve atatürk posterleri görmediğimiz partililerin ellerini bayraklar ve Atatürk posterleri süslüyordu.
Sonra başbakan bu büyük kitleden aldığı heyecanı yine yüksek ses tonuyla etrafa saçtı. Konuşmasına bol bol selamlarla başlayan başbakan yine arkasına yüzde ellisini alarak rahatsızlıklarını haykıran kitleyi kategorize etti. "Bunlar" dedi, "siz bunlardan değilsiniz, di mi" dedi, "bunlar Türk Bayrağını yakacak kadar azgınlaştılar" dedi. ve bu volümü yüksek konuşmalar; "yol ver gidelim, taksimi ezelim" sloganlarıyla da sık sık kesildi.
başbakan yüzde ellisinden aldığı heyecanla kendini belli ki çok güçlü hissetti. Ancak kitleleri toplayıp gövde gösterisi yaparak diğerlerinin gözünü korkutma arzusu eminim ki kendi çevresinden mantıklı düşünenleri tedirgin ediyordur.
siyaset ülkeyi yönetme sanatı iken, ülkeyi yok etme savaşına dönüşmeden, toplumla oyuncak gibi oynayan kışkırtıcılara dur denmeli.
