ey şûh-ı kerem-pişe dîl-i zâr senindir
yok minnetin asla
ey kân-ı güher anda ne kim var senindir
pinhân u hüveydâ
sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz
baş üzre yerin var
gül goncasısın gûşe-i destâr senindir
gel ey gül-i rana
neylersen edip bir-iki gün bâr-ı cefâya
sabreyle de sonra
peymâne senin hâne senin yâr senindir
ey dil tek ü tenhâ
bir bûse-i cân bahşına ver nakd-i hayatı
ger kail olursa
senden yanadır söz yine bazar senindir
ey âşık-ı şeydâ
çeşmân-ı siyeh mest-i sitem kakülü pür-hâm
ebrûları pür-çîn
benzer ki bu dîldâr-ı cefâkâr senindir
biçâre nedîmâ..
bu şehr-i Sitanbul ki bi-misl ü behadır
bir sengine yek-pare Acem mülkü fedadır...*
bu paha biçilmez istanbul şehri ki dünyada bir benzeri daha yoktur. oranın bir tek taşına, iran diyarı (veya bütün ecnebi ülkeleri) baştan başa feda olsunlar...
patrona halil isyanı sırasında şairlerin katledildiği haberini alan nedim, korkudan tir tir titremeye başlar. sonra bir arkadaşı ile aralarında gelişen diyalog ölümüne sebep olur.
adam- duydun mu? isyan saraya taşmış. birazdan saraydaki tüm şairleri kesiceklermiş!
nedim- ananı sikiyim!!
bu diyalogdan sonra nedim korkudan koşmaya başlar ve sarayın damına çıkar. sonra damdan dama atlayıp kaçmaya çalışırken düşer ve ölür.
yamulmuyorsam, iskender pala' nın leyla ve mecnun hikayesinden başlayarak divan edebiyatı ve divan şiiri üzerine genel bir bakış attığı 'babil'de ölüm istanbul'da aşk' adlı kitabında nedim'in oğlancı olduğu rivayet edilir.
kaderi kef'le yazılan şair. osmanlıca da kaf ile yazılan kader kelimseini kef ile yazılırsa keder olur. şair ince görmüş.*
benim kaderim kaf ile değil kef ile yazılmış
kader değil de keder midir
âh hüzün
câna cânândan dokunan...maksudun cilvesi
rahmeti...âh hüzün
derd gibi gelip de hâne-yi gönülde sultan oluşun
sükûtu tac, tefekkürü taht edişin
gevezenin power fm deki sabah show unda, hervdaim dunyanın çeşitli yerlerinden ,haberveriyorum diye bize yutturdugunu sanan muhabirimsi gayimsi kişilik.
bedensel aşkı anlatan ilk şairdir.
realist özellıklere sahiptir.
dönemin mesnevi yazmayan sayılı şairlerin arasındadır. *
heceyle türkü yazmıştır.
mahallileşme akımından etkilenmiştir.
istanbul, lale devri, şarkı, şuhane deyince akla gelen isim olmalıdır.
gazelleri de ünlüdür.
güllü diba geydin amma korkarım azar ider
nazenim saye-i har-ı gül-i diba seni
modern türkçeye çevirisi: nazlım, gül desenli ipekten yapılmış kumaş giydin ama, korkarım o kumaşıtaki güllerin dikenlerinin gölgesi seni incitir diye.
bu kadar ince hayaller kurmuş, kendine bir ekol oluşturmuş türk edebiyatının yeri doldurulmaz şairidir. nedim tarzı sadece nedime nasip olmuş, onu izleyenler hep onun gölgesinde kalmıştır.
Nedim 1680 yılında istanbul'da doğdu. Fatih Sultan Mehmed döneminde yaşayan eski bir aileden geldiği söylenir. Babası Mehmed Efendidir. Dedesi Musluhiddin Efendi, Sultan ibrahim devri kazaskerlerindendir. Nasıl bir öğrenim gördüğü kesinlikle bilinmiyor. Fakat bazı kaynakların bildirdiğine göre Şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi'nin başkanlık ettiği kurul önünde sınavdan geçerek, hariç müderrisliği payesini aldı. Bir süre sonra Mahmudpaşa mahkemesinde naiplikle görevlendirildi.
Sadrazam Ali Paşa ve Nevşehirli ibrahim Paşa tarafından korundu. Nevşehirli ibrahim Paşa, şiirlerini çok sevdiği Nedim'i muhasipliğe seçti. Daha sonra ise kütüphanesinde hafızı kütüb görevine getirdi. Bütün zevk ve eğlence meclislerinde sadrazamın ve bazı devlet büyüklerinin nedimi oldu. Ramazan aylarında, Sadrazam ibrahim Paşa huzurunda verilen tefsir derslerine katıldı. Sadrazam ibrahim Paşa aracılığı ile Sultan Üçüncü Ahmed'in bulunduğu toplantılara katılmaya başladı. Şiirleri Sultan Üçüncü Ahmed tarafından beğenildi. Bu arada Mollakırımı medresesi (1727), Sadiefendi medresesi (1728) ve aynı yıl Nişancipaşayıatik medresesi müderrisliklerine tayin edildi. Son görevi Sekbanalibey medresesi müderrisliğiydi (1730). ibrahim Paşa'nın giriştiği, doğu dillerinden tercümeler, çalışmasına katıldı. Müneccimbaşı Derviş Ahmed Dede'nin Sahaifü'l Ahbar (Haberlerin Sayfaları), Bedrüddin Avni'nin ikdü'l Cuman (inci Dizisi) adlı eserlerini Türkçe'ye çeviren kurulda çalıştı.
içki düşkünlüğü yüzünden irtiaş (titreme) hastalığı ve ileri vahime (korku) hastalığı çeken Nedim'in, Patrona Halil isyanı sırasında bir buhran geçirerek öldüğü ileri sürülür. Müstakimzade'nin, isyanda kaçarken Beşiktaş'daki evinin damından düşerek öldüğünü belirten ifadesi ispatlanmış değildir.
Şiirinde genellikle zevki ve aşkı işleyen Nedim, din ve tasavvufla pek ilgilenmedi. Padişah sadrazam ve diğer devlet büyüklerine kasideler sundu, çeşitli vesilelerle tarihler düşürdü. Aşk ve şarap kavramlarının sık sık geçtiği gazeller ve şarkılar yazdı.