cemaata bulaşan yanıyor! son kurbanlar nedim şener ve ahmet şık. ergenekon soruşturmasının bir cemaat komplosu olduğu gerçeğini gözümüze sokan gelişmelerinin kahramanları. ülkede hukukun içine yuvalanmış hukuk dışı bir organizasyonun kontrolsüz gücünün azgınlaşmış faşizan uygulamaları, bu iki değerli gazetecinin de başını yiyecek gibi duruyor. bu gidişe dur diyecek kimse yok mu bu ülkede! kastteğim asker gelsin bunların defterini dürsün kolaycılığı değildir. beklentim; bu ülkede hangi görüşten olursa olsun hukuka inanan, işini yapmaya çalışan insanların muhalifliklerininden dolayı komplolara kurban gitmeyeceği bir ülkeye inanan yurttaşların sesini yükseltmesidir. bir an önce bu komplo şebekesi deşifre edilip tasfiye edilmelidir. yoksa bu ülkede akplilerin dahi güvenliği kalmayacaktır. hukuk birgün hepimize gerekli olacak.
artık yarışmaya çevirdiler ortalığı. kim gitsin tarzında. herşey apaçık ortada.
ama kimse sanmasın ki bu tutuklamalar onların şahsındadır.
yavaş yavaş sıra sana geliyor farkında değilsin.
3 mart 2011 son ergenekon göz altı dalgası ile evi aranmış, yeni kalp ameliyatı olan eşi yakınları tarafından götürülmüş ve araştırmacı gazeteci nedim şener sorgulanmak üzere istanbul emniyet müd.ne götürülmüştür.
korku imparatorluğunun toz bulutları üstüne çöken çok değerli gazeteci. şimdi sıra yılmaz özdil'de mi acaba?
edit: bizim sözlükte yeterli tepkiyi görememiş tutuklama, yazık.
içeri alınırken hırant için bağırması beni kıl etti arkadaş bir susun ya zaten olayın haksız olduğunu biliyoruz bari haklı durumdayken demagoji yapıp sıçma.
yukarda Allah var sevgili sözlük.. bu oyunlara alet olan polisler, bunları kurgulayan yöneticiler, maşa görevindeki yargı mensupları, paralı askerlik yapan basın yayın şakşakçıları yanarken altlarına odun atmak farzdır.
insanları sebepsiz yere evlerinden alanların vicdan denilen olguyla herhangi bir bağı olmadığını gösteren gazetecidir.
ahmet şık ve benzerleri familyası ile birlikte zamanında ergenekon tertibinin tacirliğini, şakşakçılığını yapmış, ergenekon'dan tutuklananları neredeyse terörist ilan edenlerden biri, "hrant sevici" gazetecidir.
fakat ne ironidir ki, şakşakçılıkları işe yaramamış keser ve sap dönmüş, günü gelmiş hesap dönmüştür. sıra bu radikal gazetesi ve ntv'nin holding solcularına gelmiştir. darbeciler, kemalistler, türkçü sosyalistler diye sürekli viyaklayan diğer neo sol tayfasına da sıra gelecek ve kendilerini bu cadı kazanının içinde bulacaklardır.
araştırmacı bir gazeteci olmasının yanında cesur bir aydın ve vicdan sahibi bir insandır. kalp hastası eşini arayan polis memurlarının 'eşiniz kaçtı mı?' sorusuna, yeni kalp ameliyatı olan eşi 'eşim kaçmaz' demiştir. kızını okula bıraktıktan sonra evine dönen nedim şener, polislerle karşılaşmış, eşi ile yaptığı son telefon konuşmasında derecenin yerini sormuştur. çünkü evini aramaya gelen memurlardan birinin ateşi vardır ve onun ateşini ölçmek için dereceye ihtiyaç duymuştur. bu bile nedim şener'in sahip olduğu vicdanı göstermeye yeterliyken, polis arabasına bindirilirken sarf ettiği sözler 'hrant için, adalet için' bir yürek haykırışıdır. çünkü kitabında hrant dink'i öldüren maşanın arkasını deşifre etmiş ve bu yüzden yüzlerce yıllık hapisle yargılanmıştır. bu ülkede aydın olmak zordur ve uğur mumcu'nun haykırışı asla unutulmamalıdır. 'vurulduk ey halkım, unutma bizi!'
hrant için adalet için diyenler, ferit ilsever ve emcet olcaytu'dan aşırma tezlerle kontrgerilla hakkında yazı yazanlar, ne yazık ki diğer dalga operasyonlarında tutuklananlar ve gazeteciler için deniz yıldırım, ufuk akkaya, tuncay özkan için aynı vicdanı göstermemişlerdir.
tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edilmiş gazeteci. daha neler göreceğiz bakalım. ileri demokrasinin bir çeşidi olsa gerek bunlar. çok ileri demokrasi hemde.