ağlamak için bir nedeni olmayan insanlarda bir kaç aya bir periyodik olarak görülebilir. doğaldır, gözyaşıdır bu birikir. içinizin dolu dolu olduğu böyle durumlarda ya duygusal bir film seyredilir ya slow parçalar dinlenir ya da hayal kurulup x öldürülür, y hasta edilir, z terk edilir... gözyaşınız sizi terk ettikten sonra zaten ortada bir sorun olmadığı için insan baya bi hafifler.
insanın kendi içinde biriktirmiş olduğu dertlerin bir anda dışarı boşaltmasıdır. Belki o an kendini çok çaresiz hissettiğinden dolayı sebepsiz yere ağlayabilir. Ama şuna emin olun hiçbir göz yaşı nedensiz değildir.
depresyon belirtileri arasındadır. ya da bünyenizde henüz keşfedilmemiş bir anksiyete bozukluğunuz mevcut olabilir. belki de ciddiye alınması gereken bir b12 ya da d vitamini eksikliğiniz olabilir. velhasıl kelam bünyenizi bedeninizi ruhunuzu kontrol ettiriniz.
Hani böyle bi göle taş atarsın ya. Taş suya düşer minik bir halka olur. Gölün kenarı böyle süt liman. Daha sonra o minik halka büyür, büyür, büyür. Gölün kenarına kadar gelir. Kocaman halka olur.
işte ruh halim o göl kenarı gibi. Çoğu acıyı metanetle karşılayabiliyorum sıcağı sıcağına. Ama içimde büyüyüp de ruhumun kenarına vurduğu zaman(olaydan o kadar çok zaman geçmiş oluyor ki acının nedenselliği kayboluyor neredeyse) işte o zaman ayakta duracak gücü bile bulamıyorum. Dizlerimin bağı çözülüyor, gözlerimin arkası karıncalanıyor. Sessiz sedasız ama hüngür hüngür ağlıyorum.
Tek oluyorum o an. Tek olmak demek aslında insanın benliğine yük pek çok gereksiz detayın olmadığı en güçlü hali. Belki de en zayıf halidir. Cevaplanması imkansız bir paradoks. Bilemedim.