aslında nedensiz değildir o iç sıkıntısı. yılların birikiminden dolayı hortlamıştır. kalbin hızlı hızlı atması,ağlama ve bağırma ihtiyacı belirtileridir. rahatlamak için ya ağlamak yada önüne gelen herşeye vurmak gerekebilir.
bir sürü küçük olayın zamanında üstünü örtmeniz ve bir anda bi şekilde hortlamasıyla başlayan hisler silsilesidir. boğazınız düğümlenir, nefes alamadığınızı hissedersiniz, çıkış yolu ararsınız ama aradıkca da daha da çok bu durumun içine sapnanırsınız. çok can sıkıcıdır.
nedensiz bir sekilde icize oturan birseylerin varligini hissetmektir. sanki kotu birseyler oluyordur ve siz bu olan seyleri sadece bu ic sikintisi ile hissediyorsunuzdur. uyutmaz, nefes alirken bile sanki o nefesi binlerce filtreden gecirip icinize cekersiniz. gicik bir nefestir. huzursuzlandirir. gidermek icin derin bir nefes alip birakmak istersiniz, ve ya hemen uyumak. lakin ne nefes aldirir kolayca ne uyutur. ne gariptir ki bu nedensiz ic sikintilarindan sonra hep kotu seyler olur. bu yuzdendir ki hayra yorulmaz. ve gecenin bir yarisi sizi oyle bir rehin almistir ki bu durum, uyumak icin yattiginiz yataginizdan kalkip entry kaydedersiniz. baskalari ile paylasip laneti onlara bulastirmak gibi bir bencillik yaparsiniz.
- içim sıkılıyor.
- cok portakal yedin ondandir.
- nasil yani.
- için disin sıkmalık portakal oldu, şimdi bünye onlari portakal suyu oldu.
- deli misin dahi misin yoksa gerzek misin çözemedim muttalip.
- nescafe ucu birden gibiyim.
en kötüsü dür sıkıntıların , zamansız çöreklenir yüreğinize , gündüz vakti karabasan çökmüş gibi olusunuz üstünüze . gereksizce neden aramaya çalışırsınız üstüne yıkmak istersiniz sorumluluğunu bir kişiye. oysa geldiği gibi aniden gider sadece korkusu kalır az bile olsa içinizde ya yine gelirse diye...
derin derin nefes aldırır.. olucak kötü şeylerin emaresi olarak yorumlanır.. geçmesi için şeker tüketilir..yok eğer geçmiyorsa sonu antidepresanlara kadar varır..
aslında nedensiz olmayan sıkıntıdır. muhtemelen derinlere atılıp unutulmaya çalışılan bir problemin yada genel bir hoşnutsuzluğun dışa vurumudur.*
fena bir histir. kolay kolay geçmez. minimuma inen konsantrasyon düzeyi insanın kafasını hiç bir işe verememesine neden olur. hissedlen anlamsız huzursuzluk nedeniyle insan oturduğu yerde duramaz, yaptığı hiç bir şeyden zevk almaz. yeri gelir nefes almakta bile güçlük çeker.*
insanda ağlama, sağa sola sataşma hissi uyandıran durumdur. insan bunalır, daralı şekilden şekile sokar. sanki göğsünün içine bir el girer ve kalbini sıkarmış gibi insanı daraltır. yalnız kalmış gibi bir his uyandırır. kendini koskoca bir sıfır gibi hissettir. bir anlığına sadece yalnız kalabileceği bir yer olsun ister. ıssız bir ada veya kimsenin olmadığı bir mekan. herkes ve herşey gözünüze batar. bağırmak istersiniz bağıramazsınız, hele birde çalışıyorsanız o gün bitmez herkes sanki üzerinize geliyormuş gibi hissedersiniz. lanet olasıca sıkıntı gitmek bilmez. daraltır, bunaltır. o anda hiç kimseniz olmadığını düşünürsünüz. o anlarda insan birini bekler, elinden tutacak kendini dinleyecek, destekde bulunacak. psikolojisi bozuk olan insanlarda bu sıkıntı bir yerleşirse hayatının *mına kor. ** **
zaman zaman tüm insanlarda olabilen bir durum...
kurtulmak istediğimde genelde kendimi mutfakta bulurm.
bazende bu durumdan kurtulmak için polyanacılıgım tutar.
tarifsiz bir iç sıkıntısının ağır isi
çıkıyor hücrelerden dışarı
buluşuyor havada
sigara dumanıyla
buruşuyor yüzüm
gözlerim kısılıyor
titreyen ellerimden korkan kuşlar
konmuyorlar serçe parmağıma
hayat idame ettirmekten başka
hiçbir işe yaramıyor nefes
yukarda bir gökyüzü var
benden ona ne
bina girişinde hemen bir simitçi
benden ona ne
zihnimi yoran ey sıkıntı
senden bana ne!
uzaklardaki sürüsünden ayrılıp
kendi yolundan gitmiş bir koyun
bitiverse şimdi caddenin tam ortasında
ona çobanlık yapmadan
kaval çalsam sadece
geçmez yine de bu sıkıntı
geçmez.
önündeki şey aynıysa bir çift gözün
açıkken ve kapalıyken
tehlike çanları çalıyordur.
bu, bu demek.
evet.
kulaklarım yerinde ama bak çok şükür
uğultuları duyuyorum her bir an
yaz ve kış ve tüm baharlar top peşinde koşturan bir çocuk vardı. acıktığını hava karardıktan sonra hatırlardı. kötülük yoktu hiç içinde. iyi de arkadaşları vardı. kavgaya tutuşurdu ara sıra. tabi ya. sümüksüz yarasız kansız ve kavgasız çocukların olamayacağı zamanlardı. top peşinde koşardı. terlerdi.düşerdi. kanardı. yaralanırdı. bir gol attı mı hiçbir şey hatırlamazdı.
o çocuğu
karşına diksem şu an
tarifsiz iç sıkıntısı,
verirdi ağzının payını.
ben yorgunum ama...
a)şimdi git nolur!
b)siktir git lan!!
şu an yaşadığımı iddia ettiğim şey.
aslında çoğu zamandan da çok, sebebi vardır. insan yüksek sesle dile getiremez. sadece bu.
içimden söyledim mesela ben. ama sadece içimden. öteki herhangi birinin bilmeye ihtiyacı yok. bilmesin.