insanın hayattan beklentilerini alarak yanında götüren can sıkıntısıdır. amk yatsan yatılmaz, film izlesen geçmez, vize haftası zaten ders çalışsan hiç olmaz.
nedensiz olmayan sıkıntıdır. herşeyin bir sebebi var şeklinde düşünüldüğü vakit bu sıkıntının da nedensiz olmadığı düşünülebilir. asıl sorun farkına varamamak işte bu da ayrı bir can sıkıntısı veriyor insana. al sana iki can sıkıntısı birden.
nedensiz can sıkıntısı yoktur o içindekileri dışa vuramayıp hiç bir şey yokmuş gibi davranmakta olduğun için nedensiz can sıkıntısı nedensiz mutsuzluk diye adlandırılıyor.
rahatın batmasından kaynaklanıyor olabilir.
düşün; yemeği yedin, sigaranı içtin, bir kaç duble attın, seviştin, duş aldın, poker oynadın, kazandın ve hala sıkılıyorsun.
aslında nedensiz değildir. bi nedeni vardır ama bilinmez. canını sıkanda odur. benim canım şuan neden sıkılıyor anlamıyorum. lanet olsun. çok canım sıkılıyor.
insanın sonsuz boşluğa düşmesi durumu. maneviyattan, sosyallikten, okumaktan uzak sadece sanal eğlencelerle geçirilen bir ömür ve nihayetinde düşülen o boşluk. boşluğa düşmek istemezsen düşmezsin. her şey senin elinde...
hayvanları sev, git sabahın köründe taze poğaça ve birkaç gazete al, allah'a ya da neye inanıyorsan ona şükret, sahip olduğun şeyler için birilerine teşekkür et, insanları sevmek zorunda değilsin, onları sadece anla. ama ilk önce kendini anla. laf götünden anlama. duygusal bir ilişkin yoksa git birilerine aşık ol, acı çek ama sonra boşluğa düşme. hayat yarışı içinde ol. yarış dediysem hayatın akışı işte. zaten ömrün bitince sana haber verirler. arkana bir pamuk hobaa...