"Dünyadaki en berbat soru bana kalırsa “neden” sorusudur. Tüm her şeyin değersizleştiği, soluklaştığı ve en önemli olayların basite indirgendiği bir karanlıktır. Bu karanlıktan çok az cevap çıkmaktadır. Çıkan cevapların önemi, insanın kendi bireysel tarihini ve toplumların tarihini değiştirmektedir."
Neden yaptın bunu?
Niye giydin ki o yeşili?
Hep, giyse ne kadar yakışır dediğim gibi.
Ne gerek vardı bu kadar karşı konulamaz olmana?
Beni karşında sersefil çaresiz bırakmana,
Her şeyin tekrar alevlenmesine değdi mi?
Cevapsız bir soru cümlesinden ibarettir. Tekrarlandığında can yakar. Bir süre sonra kişinin bünyesini etkisiz hale getirir. Etkisiz cevaplar içerebilenleri de mevcuttur onlarda yanıtlanamayan yeni sorular doğurur. Dramatik bir soru cümlesidir neden. Ne yapsan elinde kalır. Beyninde milyonlarca kez yankılanır. Boş odada çığlık atan bir simülasyon yaratır. Acı veren bir klişedir neden. Yeterince sormayanlar defalarca sonucunun değişebileceğini düşünür durur. Oysa nafile bir çabadır.
Açık yeşil renklerin arasından süzülen siyah ışık olabilir.
Hüzne sürüklendiğim bir salı sabahıydı. Buruşuk mavi bir gömlek üzerine siyah kravat ve lacivert bir yelek. Bundan daha hüzünlü ne olabilir? Minibüs beklerken yakılan eğri bir sigara ve dert ortağı bir zippo kokusu. Beklenilen ve boğacağını bildiğim bazı şeyleri formal olarak öğrenme zamanı gelmişti.
Cep telefonları da çok can yakmıştır hep. Ah şu text mesajları... birkaç mesaj okundu ve ne olup bittiği anlaşıldı. Zeki olmanın dezavantajı işte. Mutlu olmaya hakkı olmuyor insanın kafa çalışınca. Neyse, artık çekilmesi gereken bir fiş olduğunu fark ettim. Defalarca denenip de yapılamayan bir şeydi bu. şükür ki oldu. ne iyi oldu, ne kötü. Bu ikisinden de öteydi, doğruydu.
ve akılda kalan birkaç soru;
kim yanlış yapmıştı? Cevaplandı
Neyi yanlış yapmıştı? Cevaplandı.
Ne zaman yanlış yapmıştı? Cevaplandı.
Nerde yanlış yapmıştı? Cevaplandı.
nasıl yanlış yapmıştı? Cevaplandı.
cevaplar beni hep temize çıkarmıştı neyse ki.
ama son soru; neden?
Soğuk bir rüzgar esti. Haklı olmak mutlu olmaya yetmedi. Hep böyle oldu da, neden?
Mor mum ise erimek üzereydi. sönmeden son bir sigara daha yaktı yaşlı bir ruh. Neden böyleydi?
Nedenler anlaşıldığında, öldüğünü de anlıyorsun aslında.
bir sey planlamadigimiz sekilde gerceklestiginde sorulan sorudur. neden? cevabi bulunamadiginda beynimizin bizi rahatlatmak icin bir cevap uydurmak gibi bir ozelligi var.bazen akli yitirme noktasina ulasiriz.
nedenden cok olani kabul edip yerine yeni bisey koymaya odaklanmaliyiz. ic sesimizi dinlememiz gereken anlardan biridir.
bir insanın hayatının ta başından en sonuna kadar en çok üzecek, kıracak, içini sömürecek soru. yalnız kaldığında hele, neden ?
neden varız ?, neden doğduk ?, neden yaşıyoruz ?, neden o takımı tutuyoruz ?, neden cinsel tercihin öyle ?, neden böyle yaptılar ?,
neden terk edildim ?, neden mutluyum-mutsuzum ? neden ölüyosun, öldü ? neden benim gibi düşünmüyolar ? gibi gibi.
"Sevdim deyip de bir gün. Seni kandırırlarsa nolur sen onlara uyma." cümleleri ile sevilen kadına verilmiş en güzel nasihati barındıran enfes gece yolcuları parçası.