bu kelime esasında hayatı yaşamaya değer kılan iki kelimeden biridir.**eğer neden sorusunu sormasaydık, hayat hep tek düze,hep sıradan geçecekti. merak etmeyecek, yeni sonuçlara ulaşmayacaktık. bir olay için; neden sorusu görevini tamamladıktan sonra sıra nasıl sorusuna gelir, ve hayat çarkının dişlileri dönmeye başlar.
ilk olarak '73'te 45'lik olarak, sonraysa sırayla; nilüfer 74, on beş şarkı (1978) ve yeniden yetmişe (1998) albümlerinde yeralmış olan, ilk dönem nilüfer şarkılarından.
sözler için buyrun;
Seni yanımda buldum birden
Gözlerimi kaparken
Ellerin ellerimde yine bütün gece
Sevindim bu rüyaya bile
inanmıştım geldiğine
Dönmek için eski yıllara
Koştum sana
Sen belki yoktun
Uzaklarda yaşıyordun artık
Anladım ki çok pek çok geç kalmıştım
Ne yazık oldu kaybolan o yıllara ne yazık
Şimdi her yerde sonsuz bir karanlık
Belki sen de beni bulursun
Rüyalardan birinde
Ellerin ellerimde yine bütün gece
Belki sen de koşarsın bana
inanıp da rüyana
Ancak o gün anlarsın beni
Nasıl sevdim neden neden sevdim seni
Nasıl sevdim neden neden sevdim seni
Nasıl sevdim nasıl sevdim seni
soru soran bir kelime olup bilimin kafayı taktıgı kelime.
orn:
-neden o kutuya tekme attın şimdi ?
+caktırma icinde sigara varmıya diye baktım alıp icine mi baksaydım.
burda oldugu gibi neden kelimesi soru sormaktadır. *
hayatın keşmekeşinden bunalmış, sevdiği şehirlerden ve sevdiklerinden uzakta, anlaşılmaz rutinin sataşmasına ayakta kalarak cevap veren insanın sürekli sorduğu, içini kemiren soru.
amacının, soruyu soranın yaşına göre değiştiği soru kelimesi. çocukken meraktan dolayı kullanılır bu kelime; öğrenmek ister çocuk, alışmak ister yeni geldiği bu yabancı dünyaya. yaş ilerledikçe sorunun amacı değişir: meraktan çok isyan amacı taşır ya da hayattan yenilen bir tekmenin hesabı sorulur zavallıca. apansız giden bir sevgilin, mavi gözlü bir kızın arkasından söylendiğinde çok şık durur mesela. ya da çok sevdiğin birinin ölümü üzerine tanrıya sorulur. keşke hep çocuklar gibi acıya aklımız ermese, hep meraktan sorsak bu soruyu..
zaman kavramının doğurduğu, mutlak sessizliğin hakimiyet kurmasına ramak kala söylenen veya düşünülebilinen kelime. sonuç isteyen bünyenin pür dikkat dikizlediği olgu. gariptir. gariptir çünkü olmuş veya olacak olayların herhangi bir kısmına entegre edilebilir. kimi zaman başlangıç, kimi zaman ise biten olayların kavranmasına zemin hazırlayan, mimiklerin en güzel şekilde desteklediği kelime. gerçek anlamda mimiksel bir "neden?" sorusu, diyaloğun kurulduğu insanı ya anlattırdıkça anlattırır, ya da ölümüne susturur. işte bu yüzden vücut dilinin nedenidir. sonuca götüren sessiz bekleyiştir.
nerede:
nerede/nereye saldırı düzenlendi? amerika'da ikiz kulelere saldırı düzenlendi.
ne zaman:
saldırı ne zaman düzenlendi? 11 Eylül 2001.
nasıl:
saldırı nasıl düzenlendi? kaçırılan uçakların kamikaze dalışıyla.
kim:
saldırıyı kim düzenledi? el kaide / amerika kendini vurdu / israil / d şıkkı hepsi
neden, niçin ya da niye:
saldırı neden düzenlendi? ...
merak eden açıp baksın, 11 Eylül'le ilgili haberlerin hiçbirinde bu sorunun yanıtı bulunamaz. Genel olarak haberlerde bu sorunun yanıtını bulmak pek mümkün değildir.
Neden sorusu tehlikelidir çünkü...
beş harfe hayatı sığdırmaktır "neden". insan kendini memnun etmeyen her durumda sorar bu soruyu. bazen kendisine, bazen kendisi çizmesine rağmen değistiremeyeceği rotasına, bazen de patronların en fazla yetkiye sahip olanına.