uzak ve yakın tarihimizi incelediğimizde, mütemadiyen askeri kökene sahip liderlerin elinde yükselmiş bir devlet, millet ve toplum olduğumuz gerçeği ile karşı karşıya kalırız.
peki sivil inisiyatif, sivil hayatın getirdiği bunca özgürlük ve kendini geliştirme fırsatına rağmen neden kapalı bir disiplin içinde örgütlenmiş askeri teşkilatın yetiştirdiği bireylere liderlik anlamında erişememiştir.
günümüzde, popüler siyasiler ve yandaşları tarafından, katı bir disiplin ve bağnaz bir şartlanma olarak tarif edilen türk askeri yapılanması ve bu yapılanmanın yetiştirdiği lider kadro, acaba gerçekten bağnaz bir disiplinle, şuursuz ve geleceği göremeyen bir vizyonlamı donatılmış durumda.
bunu anlamanın basit bir yolu vardır.
türk silahlı kuvvetlerinin, üst komuta kademesini yetiştiren kara kuvvetleri nizamnamelerinde, askerin sahip olması gereken liderlik prensipleri net olarak belirtilmiştir.
yüzyıllardır bu milleti canı pahasına koruyan türk silahlı kuvvetlerinin asil evlatları, komutadan, sevk ve idareden yani liderlikten işte bu nizamname dahilinde şunları anlarlar;
'' teknik ve taktik bakımdan ehil olunuz.
kendinizi biliniz ve şahsi gelişim ve oluşum imkanlarınızı arayınız.
astlarınızı tanıyınız ve onların refah durumlarıyla alakadar olunuz.
olup bitenlerden astlarınızı bilgi sahibi kılınız.
astlarınıza örnek olunuz.
vazifenin anlaşılmasını, denetlenmesini ve yerine getirilmesini sağlayınız.
astlarınızı öncelikle bir tim olarak yetiştiriniz.
astlarınıza mesuliyet duygusu aşılayınız.
birliğinizi imkan ve kabiliyetine uygun olarak kullanınız.
fiil ve hareketlerinizde mesuliyetten kaçınmayınız ve içinde bulunduğunuz durumlardan, kendinize sorumluluk alınız.''
türk silahlı kuvvetleri kara kuvvetleri komutanlığı askerin liderlik prensipleri.
tarif edilen her şey göstermektedir ki günümüzde anlamsız bir hırçınlıkla özünde art niyet aradığımız, devletinin ve milletinin dünü, bugünü ve yarını konusunda kendisine vazifeler çıkarma, vazifelerini yerine getirme adına, canı pahasına sorumluluk alma, astlarını bu sorumluluk ve vazifeler konusunda bilgilendirme ve vazifeli kılma, sorumluluk ve vazifeleri konusunda, canı pahasına dahi olsa mesuliyeti reddetmeme durumu, lider olarak yetiştirilen bu vatan evlatlarının, görevlerine bağlılıklarını göstermektedir.
tarihleri, isimli isimsiz milyonlarca kahraman ve liderle dolu olan böylesine can siperane bir kurumun, devletinin ve milletinin geleceğinde etkin rol oynamayı düşünmesi, liderlik vasıflarına haiz bireyleri ile, devletinin ve milletinin içine düşebileceği bataklıkları kurutmaya çalışması kadar olağan bir hareket yoktur.
sivil siyasi geçmişimizin aktörlerinin bildik ve tanıdık oynak yanları hesaba katılırsa; oynaklıktan kasıt, vazifeden kaçma, mesuliyeti dahilinde vuku bulan olumsuzlukları reddetme halleridir; sağlam iradeyle, sorumlulukları dahilinde gerçekleşmiş olan her türlü olayı yiğitçe ve mertçe göğüsleyen ve bu olaylar nedeniyle devletleri ve milletleri tarafından kendilerine haklı ya da haksız olarak verilecek her cezayı asil bir şekilde kabullenen, adam gibi adam, lider gibi lider silahlı kuvvetler mensuplarına toplumumuzun fransız kalması, mertliklerinden dahi suçluluk hali çıkartması gayet doğaldır.
unutmayalım ki toplum olarak, türk silahlı kuvvetlerimizin en asil komutanlarından olan kurucu atamıza da oldukça yabancı bir haldeyiz.
atamıza söven, onu dinsizlikle, vatan hainliğiyle, ajanlıkla ve daha neler nelerle birlikte zikreden vatandaşlarımızın sayısı küçümsenmeyecek kadar fazladır.
bu da bizim toplum olarak, sinemizde binbir mücadeleyle ve bize rağmen yetişen asil evlatlarımıza olan yabancılığımızı, anlayışsızlığımızı gayet güzel resmetmektedir.
işte bu büyük ve acı resme rağmen, milleti ve devleti için, yeri geldiğinde milletinin tokadına rağmen mücadele eden aslanlarımız, sarsılmaz irade, disiplin ve vizyonlarıyla bize önderlik, liderlik etti, ediyor ve edecek.
herbirine saygı, şükran ve minnetlerimizi sunmak yerine, aziz hatıralarını çiğnemeyi tercih etmemiz, sadece bizim onlara layık olmadığımızı kanıtlar.
onlar, asil duruşlarıyla, vazife bilinçleriyle, önü alınmaz cesaretleriyle, sonsuz özverileriyle bu milletin en asil mevkilerini her zaman haketmişler, ediyorlar ve edeceklerdir.
