göründüğü kadar kolay olmayan cevap.
mutlu/huzurlu olmak için mi, yoksa acılarımızı ertelemek için mi?
doğduğumuzdan itibaren gittikçe parçalanıyoruz, çürüyoruz. yaşanan en minimal hayatlarda bile büyük acılar var.
ilahi sebeplere bağlanmadığı takdirde tatmin edici bir cevaba ulaşılamayacak olan sorudur.hayat öyle boştur ki ölüm gerçeğini kavradığın an ya da çok sevdiğin biri göçüp gittiği zaman bu soruyu tekrar tekrar sorar insan kendine...
sorunca insanın depresyona meyillendiği soru oluyor. Sormayın azizim böyle soruları kendinize.
Çok mantıksız aslında yaşamamız. Her gün aynı şey... Çalış, başar, kazan. eeee? nereye kadar? sonuç ne? ne oluyor yani bunları yapınca? iyi yaşamak veya kötü yaşamak, tüm mesele bu oluyor sanırım. Bunun dışında allah'ın her şeyi bildiğini düşünürsek, yaşamamız daha da manasız oluyor. mesela intihar edeceksiniz. Allah biliyor yapıp yapmayacağınızı. Mesela her canlı için doğum ve ölüm tarihi bellidir demiş. eee? intihar edenler bunu değiştiriyorlar mı allah'ın bilgisi dışında; yoksa allah biliyor muydu zaten? e madem biliyor, niye yaşıyoruz o zaman?
Kısır döngü bunlar. Sormayın kendinize böyle sorular...
her şey insana anlamsız geldiğinde insan "neden yaşıyoruz, hayatın anlamı ne" falan diye düşünüyor tabii. ama hayatın anlamsızlığını fark ettiğinde, hayatın da kocaman bir hiç olduğunun farkına vardığında, sarılacak bir ümidi kalmadığı için iyice bunalıma giriyor.
yapmayın bunu, sormayın böyle sorular, ergeni var sözlükte, sorunlusu var, var oğlu var işte..
(bkz: bıkmıştım zaten lan bu başlık bardağı taşıran son damlaydı artık)
(bkz: elveda zalim dünya) *
(bkz: toplu intihara yönlendiren yazar sonunda yakayı ele verdi)