Tüketim çılgınlığının ilişkilere sıçramasından sonra çiftlerin birbirini bok varmış gibi hızlıca tüketip diğerine geçme telaşını görünce hiç şaşırmadığım durum. Uzun süre daha yalnızız, böyle gider bu durum.
çağ yalnızlık çağı zaten kafaya takmayın. gerçekten kimseye ihtiyacınız yok. sürekli evlenin pişman olursunuz diyenlere aldırmayın yalan çünkü. bana da diyorlar ailen yanında olmasa evlenmeye niyet edersin diye. halbuki imkanım olsa ıssız bir yerde ömür boyu tek başıma yaşarım, yapı meselesi.
Tanrının kendini hatırlatma yöntemi diyorum ben buna. Çok iyi fikir değil mi? Gördün mü herkes gidici ben varım bir tek deme şekli. Üslup biraz sert ve korkutucu olsa da çalıştığını düşünmekteyim.
Tanrımmm seni seviyorum ama yalnız kaldığım için değil. Hep orda olduğunu bildiğim için. Amin.
Eee bizim de inanacak bir şeyimiz olmasın mı yani bu dünyada?
En son kimi içten bir şekilde dinledik mesela? Kendimizi ve egomuzu kenara bırakıp, birini anlamaya çalıştık. Hangimiz?
Hiç karşılıksız değer vermeyi öğrenebilecek kadar alçak gönüllü olduk mu acaba? Hep demedik mi, öğretmediler mi bize, 'sana değer vermeyene' diye başlayan cümleler.
Düşün, Goethe, genç werther'in acılarını yaşanmış bir hikayeyi kurgulayarak yazmış. Demiyor musun, ulan 1800lerde aşk ne başkaymış diye.
Yalnızız; çünkü tüketmeyi bilen insanlarız. Hemen, hiç beklemeden her şey olup, bitiversin diye kıvranıyoruz. Ne kadar fazla insanla birlikte olmuşsa kişi, ona saygı duyuyor; onu kutsuyor ve onun gibi olmaya çalışıyoruz.
Neticede ise kimsenin birbirine güvenmediği, aşkın bir kelime olarak hayatımızda yer ettiği bir dünyada var oluyoruz.