Peaky Blinders’ın bir repliğinin bunun nedenini çok iyi anlatabileceğini düşünüyorum. Hangi sahnede, hangi karaktetirin, hangi sebeple söylediğini anımsamıyorum bile; ama ‘Bazen kendi kafanın içi olabileceğin en kötü yerdir’ hissini yaşıyorum ya da “kendinden kaçabilirsin ama kurtulamazsın” cümlesini çivi gibi çakılmış beynime. Böyle zamanlarda beynimden nefret ediyorum, sağ lobunu aç sokak köpeklerine, sol lobunu bir deniz kıyısında martılara bırakıp siktirip gitmek istiyorum.
Uyku tutmuyor, uyumaya utanıyorum, uyumayı ayıp sayıyorum bu gece, biliyorum saçma ama böyle hissediyorum.
Baba kız tatile çıktılar dün gece... Topladılar valizlerini şen şakrak... otogara gidip, bindiler otobüse, ver elini ayvalık...
Bu sabah babanın ölüm haberini, kızın onlarca kırıkla, ezikle dolu yaralı bedenini duyduk...
Otobüs kaza yapmış...
Hiç bilmedikleri bir şehrin otoyolunda savruldu bedenleri caddeye...
Komşu deyip geçmeyin, canınız, yoldaşınız, aileniz oluyor zamanla...
Bu gece sabah olacak mı desenize! Heee olacak mı?!
Hoşlandığım kızın geçen ay, tatile kız arkadaşımla gideceğim demesi ve bir kaç gün önce planı aslında üç kişi yaptıklarını ve üçüncünün erkek olduğunu ve az önce aslında ortada ikinci bir kız olmadığını, tatile o şerefsizle gittiğini öğrendim. Uyuyamıyorum. Anasını sikiyim böyle hayatın.
Bir mesaj yazdım, ama göndermeli miyim bilmiyorum ve bu da beni geriyor. Gerginken uyuyamam.
Edit: günlerdir beni rahatsız ediyor, biraz da onu rahatsız etsin diyerekten gönderdim. Umarım sabah uyandığımda pişman olmam. Lütfen olmayayım çünkü.
Öğrenci evi, bütün gün temizlik yaptım. Sonrasında yemek, poğaça ve bir kutlama için pasta kuzenimde bizde kalıyor ve poğaçalar bitti canım çekti yapsana dedi 3 tepsi poğaça yaptım ve bir tepsiyi yedik sabah kahvaltıda bir şeyler hazirlamayacagim en azından bu beni sevindiriyor. Ve bu üzerimdeki yorgunluk beni uyutmuyor teşekkürler.