bak sana bir şey itiraf edeyim. zamanında lütfen, allahım orada ol, var ol, yalnız kalmak istemiyorum diye hıçkırarak ağlamış bir insanım ben. evet yaptım bunu. 20 yaşındaydım.
inan bana çok denedim, çok istedim tanrı var olsun, çok istedim bize sonsuz merhamet eden, bizi seven ve hep yanımızda olan bir liman olsun. evet bunu çok istedim.
ama yok. felsefe mezunuyum ve tüm kitapları didik didik etmiş biriyim, inanamadım ben tanrıya, yok bir tanrı. kuranı oku, din felsefesi oku, tanrı yanılgısı'nı oku. olsaydı keşke ama yok. yapılacak bir şey yok.
ben dindar bir ailenin içinde büyüdüm. belki ağzım pek laf yapmayacak ama hikayem şu:
20 yaşındayım. konuşmaya başladığımdan beri dinin içerisindeyim. girmediğim vakıf dernek yada tekke kalmadı. ( bursa sınırları içerisinde) hepsinde olmasa da bir çoğunda (bunların içinde gülen cemaati de var) ön yargı ve tersleme ile karşılandım. bu tür çocukları niye getiriyorsunuz diye de arkadaşlarıma kızdıkları da oldu. bu tur yapılar ve insanlar var evet. ben allahı sorgulamaktan çok kaderi sorguladım. imam hatip mezunuyum ve sınıflar arasında ismim ateiste kadar da çıktı sırf bu merakım yuzunden. ailem bana birtakım dini baskılar uygulayınca etki-tepki gereği inat gittim ve birçok aykırı şey yaptım. alkol sigara sevgili barlar vs. 20 yaşına geldim. inancım gereği ara sıra çok bunaldığımda (yoga misali ) abdest alıp namaz kıldığımda rahatlıyordum. ama çok sık yapmazdım. son bir aydır dinle alakası olmayan iki arkadaşım bana sorular sordu. cevaplayamadığım bir soru için kurana baktım. rahman ve vakıa surelirini okudum. eğer ki insanın içinde bir istek varsa cevabını ve yolunu zaten buluyor. namaza başladım allaha şukur.
gelgelelim dinimiz bir mit değildir. diğer birçok din gibi de akla ve mantığa uymaz. nasıl bir kızı sevdiğini yada sevişme isteğini kanıtlayamıyorsan dine olan bağlılığını ve inansıcını da kanıtlayamazsın.
tek ricam ön yargıdan önce anlamaya çalışın araştırın ondan sonra aklınız alır almaz mantığınız uyar ya da uymaz hiç bir insanı ilgilendirmez. saygılarımla..
kendi kararlarını verebilecek güçte olan birinin ben yönetilmesi gerektiğine bile inanmıyorum.
ayrıca bir erdemin ahlaki olması için direk vicdani olması gerekir. yani şunu yaparsam biri görür ve bana ceza verir diye düşünüp o eylemden vazgeçmek toplumsal çıkar için uygun olsa da bireysel ahlak için hiçbir anlam ifade etmez.
zaten her ne kadar insanlar farklı farlı inanış veya inançsızlık benimsemiş olsa da karakterinden dolayı yapacağı şeyler değişmemektedir.
çünkü iyilik kadar kötülük de insanın gerekliliğidir ve din sadece bunu gizler asla çözmez çünkü bir eylemi dini gereklilik altında yaparsın bu sefer ve dinlerde kötülüğü besleyecek yanlar vardır.
ayrıca duygusal olarak bir tanrıya ihtiyaç duymak sürekli ideal bir şeylerin var olduğunu veya var olacağını düşünüp kendini tatmin etmektir. bu haz verebilir veya birilerini doyurabilir ama bu asla gerçek bir çözüm değildir. sonuçta ben buz gibi havada bir ufoyu hayal ediyorsam ve bu beni mutlu ediyorsa bu sadece kendini kandırmak oluyor ne dışarısı sıcak ne de ben üşümüyor değilim.
mantıki sebeplere gelecek olursak zaten gerek yok tanrının akla dair hiçbir yanı olduğunu veya inancın bir tür zeka belirtisi olduğunu düşünmüyorum.
toplumsal olarak ise yasaların kendini doğmalardan değil tartışılarak ilerleryen gerçekten alması taraftarıyım sonuçta insanlar değişiyor ve değişimin olduğu yerde sabit yasalara bağlı kalmak sadece bu değişime karşı direnmek olur.
yani özetle vicdanen bir dine, duygusal olarak bir tanrıya beyin olarak bir yalana ihtiyaç duymuyorum.